Hazel Pekacar

Hazel Pekacar

İletişim mi Kodlamalar mı 1

İletişim mi Kodlamalar mı 1

       Kelimelerin büyüsüne inanırım. Aynı kelimenin farklı algı noktalarına mesela. Her algılanışın karşıdaki kişinin deneyimlerine ve geçmişine bağlı olarak nasıl anlamlar yüklediğine bakarım. Anlaşmazlık denilen kavramın aslında kurduğumuz cümlelerin karşılama şeklimiz olduğunu anlatmaya çalışırım. Dinlerken empati ve sempatiyi saf dışı bırakarak aslında nasılda beyindeki yükler ve enerjilerle karşılık vermek için susulduğuna inanırım. İnsan zihni ayrı bir kainat aslında.  Orası en az kainat kadar dolu zengin ve varlıklarla kuşanmış. Nöronlar, sinirler, deneyimler, travmalar, bilinçdışı, buzdağı derken aslında çok değil biraz araştırınca bu birbirine sıkı sıkıya bağlı donanımı görünce, beynimizin yapısını çözmek istiyorsunuz. Verdiğimiz cevaplar, insanlara tutum ve davranışlarınız daha bu bilinçaltı denen mekanizmanın kararı olduğunu görüyorsunuz. Nerden geldik şimdi buraya bir bakalım, kelimeler deyince su gibi akıyor cümleler. Başta dediğim gibi kelimeler büyü gibi sizi nereye götüreceği belli olmuyor.

       İnsan sorgulamaya kendi bünyesinde hissettği bir duygunun etkisinden sonra başlar. Ona kadar hayat boyu yaşanılan hiç bir şey size anlam ifade etmez.  Anlam dediğimiz şey olaylara ve duygulara atfettiğimiz değerdir. Bilinçdışımız doğduğumuz günden bu yana boş levhayı dolduran bir kalem gibidir. Bugün ağzımızdan çıkan her şey her tavır bizde kadim olan birçok deneyimin yansımasıdır. Bazen insanların verdiği cevaplar karşısına çoğumuz ben ne dedim şimdi? sorusunu kendinize sormuşsunuzdur. Kendinizi her zaman için iletişim yönünden suçlamayın ve sorgulamayın. Bu çoğu zaman karşımızdaki bireyin olaylara ve durumlara karşı takındığı, bilinçaltından gelen kipleri, durumlara uygulama biçimi ile alakalı bir durumdur.

      Bunun yanında yüzlerce farklı ırk, dil, cins, mezhep, inançlar insanların kendi yarattığı totemler varken ve hepsini bir kenara bırakıp sadece her bireye özgü kişisel deneyimlemelerin oluşturduğu ve onların ihtiyacını karşıladığı tutumlar varken nasıl olurda aynı düşünmeyi mümkün kılabiliriz? Meselenin formülünü çözüp sadece ana temanın bizi ortak bir paydada buluşturması önemli iken paylarımızın aynı olmasını isteyerek aslında sadece kendi potansiyelimize ve bereketimize ket vurmak istediğimizin farkında bile değiliz.

      İnsanoğlu nasıl bir varlık? Okyanusun içinden bir kova su çekmek istiyor. Ama bilmiyor ki okyanusun suyu içilmez. Zaten o okyanusun taşıdığı zihnin, potansiyelin ta kendisi. Heyecanlanmıyoruz, bir insan konuşmaya başladığında onun zihnindeki bilgiyi nasıl değirmen gibi öğüttüğünü, nasıl harmanlayıp sunacağını, topluma bize ne katacağına dair heyecanlanmadan yaşıyoruz. Gruplama, kategorileştirme heveslisiyiz. Öbek öbek, grup grup insanları, inançları, fikirleri “-ciler” olarak ayırıyoruz. Evrensel değerleri temele almadan tuğla attık binamıza ve boya yapmaya çalışıyoruz.

      Yaratılış özü, dürüstlük, erdemlik, adalet, ve merhamet duygularını atmadan üstüne yorumlar ve akımlar inşa ettik. Adım adım gelerek sonunda zihinsel evrimini tamamlamamış bireyler çıktı ortaya. Eksik amaç bizi bizden etti. Maslow’un hiyerarşilerini atlaya atlaya çıktık merdivenleri sonunda özsüz kalık. Evrenin enerjisini unuttuk mesela. Çağrışımın çağrışımı çektiğini unuttuk. Telepatiyi.. Savaşlar bitsin diye diye savaşı çektik. Sadece barış diye haykırsaydık insanlığın zihnine barışı kodlayacaktık  belki. Evren ona ihtiyacımız olduğunu düşünüp onu getirecekti belkide. “ Ama niyetimiz o değildi ki !” Evren senin niyetini bilmez. O sadece komutlarla çalışır. “Neden o zaman hiçbir istediğin olmuyor mu “ dedin. Demek ki gerçekten inanmamışsın. İnanç+komut keskin bir formüldür. Evrende hata yoktur. Hata sendedir. ! Hadi şimdi kalk ve mayandaki malzemeleri hatırla. Sen verdikçe çoğalansın, sen yardımseversin, sen anlayışlısın, adaletli ve etik bir insansın. Sen barışa, iyiliğe ve sevgiye odaklı programlandın. Yapamıyorsan taklitle başla. Unutma taklit tahkike götürür. Velhasıl kelam, sen bunları bir başına değil, çoğunu sendeki kodlamalarla yönetiyorsun. Önce kendi zihnine kodladığın şeyleri fark edebilir, sonra da bunlari degistirebilirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hazel Pekacar Arşivi
SON YAZILAR