İmamlık mı, marangoz olmak mı daha makbul?

Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu, tarihimizden ilgin fetvaları yazdı. İşte Afyoncu'nun o yazısı:
İmamlık mı, marangoz olmak mı daha makbul?

Osmanlı döneminde halk her türlü konuyu şeyhülislama veya müftülere sorardı. Şeyhülislamlar bir sanat sahibi olmanın önemi, defalarca hacca gitmektense, fakir ve yetimlere yardım edilmesi gibi birçok konuda fetva vermişlerdir

Fetva denince, aklımıza padişahların savaş için aldıkları fetvalar gelir. Ancak yalnız padişah değil herkes fetva makamına başvururdu. "Pırasa yenilir mi?", "Sakala kına sürülebilir mi?", "Bayıldım, orucum bozuldu mu?" gibi binlerce konu müftülere sorulmuştur.

HÜKÜM YERİNE GEÇMEZ
Fetva bir meselenin dini-hukuki durumuna açıklık getirirdi. Dini bir konudaki görüş olan, fetva hüküm yerine geçmez. Bir konuda hükmü kadı, yani hakim verirdi. Fetva yetkili bir müftüden alınabileceği gibi Osmanlı İmparatorluğu'nda en büyük dini yetkili olan şeyhülislamdan da alınabilirdi. Fetva almak için soru soran kişi durumu "mesele" adı altında müstear isimle yazılı olarak fetva makamına arzederdi. Fetvalarda erkekler için Zeyd, Amr, kadınlar için ise Hind, Zeynep gibi temsili isimler kullanılırdı. Fetvalarda genellikle soru kısmı teferruatlı olur, cevap ise "olur, olmaz, caizdir, değildir" gibi birkaç kelimeden oluşurdu. Fetvanın sonunda, müftünün adı bulunurdu.

1413 FETVA
Yavuz Sultan döneminin meşhur şeyhülislamı Şeyhülislâm Ali Efendi, fetva isteyenlerin sorularını yazdıkları kâğıtları koyabilmeleri için evinin penceresinden devamlı olarak zenbil denilen bir sepet sarkıtırdı. Soru sahipleri cevaplarını da zenbille alırlardı. Şeyhülislam bu yüzden "Zenbilli Müftü" olarak adlandırılmıştı. Şeyhülislamların bir günde verdiği fetva sayısı bini geçebilirdi. Kanunî Sultan Süleyman'ın meşhur şeyhülislâmı Ebussuud Efendi, bir gün sabah namazından ikindi namazına kadar, adamlarıyla birlikte ne kadar fetva yazdıklarını hesapladığında, o gün 1413 fetva verdiği çıkmıştı.

ŞEYHÜLİSLAM FETVALARI
Tarihimizde önemli bir yeri olan şeyhülislam fetvalarının bir kısmı yeni harflerle yayınlanmıştır. Ertuğrul Düzdağ, Pehlul Düzenli, Necati Demirtaş Ebussuud Efendi'nin fetvalarını; Ahmed İnanır İbn Kemal'in fetvalarını; İbrahim Ural ve Necati Demirtaş Çatalcalı Ali Efendi'nin fetvalarını; Süleyman Kaya- Betül Algın-Zeynep Trabzonlu-Asuman Erkan Feyzullah Efendi'nin fetvalarını, Süleyman Kaya vd. ile Cahit Kayra Yenişehirli Abdullah Efendi'nin fetvalarını; Süleyman Kaya-Betül Algın-Ayşe Nagehan Çelikçi-Emine Kaval Neticetü'l-Fetavâ'yı, İsmail Cebeci ise Ceride-i İlmiye fetvalarını, Pehlul Düzenli "Gayrimüslimlere Dair Fetvaları" yayınlamışlardır. Ayrıca Necati Demirtaş'ın iki ciltlik "Açıklamalı Osmanlı Fetvaları" isimli önemli bir eseri de vardır.

HER KONUDA FETVA
Kanuni Sultan Süleyman ve oğlu İkinci Selim dönemlerinde şeyhülislâmlık yapan Ebussuud Efendi ile 17. yüzyılın ikinci yarısında şeyhülislâmlık makamında bulunan Çatalcalı Ali Efendi'nin fetvalarından bazı ilginç örnekler aşağıdadır:

Soru: Zengin birisi olan Zeyd bir defa hac görevini yerine getirdikten sonra, bir defa daha hacca gitmek isterse, tekrar hac etmek mi iyidir, yoksa gitmemesi mi daha iyidir?
Cevap: Gayet muzdarip fakirlere ve çok zor durumda olan yetim analarına yardım etmek daha iyidir.

Soru: Bir camiye imam olmakla, marangozluk yapmaktan hangisi makbuldür?
Cevap: Namazı terk etmeden bir sanat sahibi olmak Allah katında daha makbuldür.


Soru: İlim sahibi olan Zeyd, Amr'ın kızı Hind'e talip olup, evlenmek için ikitaraf arasında anlaşma olsa, nikâhtan önce Amr kızını Zeyd'e vermeyip zengin Bekir'e verebilir mi?
Cevap: İlim sahibi birisinin yerine başkasını tercih etme, Müslüman'a yakışmaz.
 

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ