"Irak halkı, talepleri yerine gelene kadar vazgeçmeyecektir"

ORSAM Irak Araştırmaları Uzmanı Dr. Watheq Al-Sadoon:- "Irak'ta ekim ayı başında başlayan protestolar bir süre sonra sakinleşecektir ama rüşvete karşı önlem alınmadıkça, ülke kaynakları adil bir şekilde halk için kullanılmadıkça, istihdam ve hizmet sektör
"Irak halkı, talepleri yerine gelene kadar vazgeçmeyecektir"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Araştırmaları Uzmanı Dr. Watheq Al-Sadoon, Irak'ta ekim ayı başında başlayan protestoların bir süre sonra sakinleşebileceğini belirterek, "Rüşvete karşı önlem alınmadıkça, ülke kaynakları adil bir şekilde halk için kullanılmadıkça, istihdam ve hizmet sektöründe düzeltme yapılmadıkça Irak halkı taleplerinden ve eylemlerinden vazgeçmeyecektir." dedi.

Başkent Bağdat ve Irak'ın güneyindeki iller, 1 Ekim'den bu yana ülkedeki yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle düzenlenen gösterilere sahne oluyor.

Dış politika analistleri, gösterilerin, hükümetin önlem çabalarına rağmen kısa sürede bitmeyecek gibi göründüğünü, halkın, talepleri yerine gelene kadar protestolarına devam edeceğini ileri sürüyor.

Irak'taki son gelişmeleri AA muhabirine değerlendiren ORSAM Irak Araştırmaları Uzmanı Dr. Watheq Al-Sadoon, Irak'ta 1 Ekim'den beri devam eden protestoların kökenini de bilmenin önemine vurgu yaptı.

Ülkedeki kronik krizin temelinin ABD'nin 2003'teki işgaliyle atıldığını belirten Al-Sadoon, işgalden sonra kurulan bozuk siyasi sistemlerin, yapısal sorunları da beraberinde getirdiğini ifade etti.

Al-Sadoon, "ABD, işgalden sonra mezhepçi bir yaklaşım sergiledi. Irak'ı çok unsurlu bir ülke olarak görmedi. Dolayısıyla Irak'ta Amerikalılar tüm katmanları temsil edecek, tüm bu mezheplerin önde gelenlerini birleşik Irak'ın bir parçası olarak değil de kendi toplumlarının temsilcileri olarak inisiyatif almaları konusunda teşvik etti. Bu şartlar altında politikacıların yeterliliklerinden çok kendi toplumlarını etkileyip etkileyemedikleri önemliydi." diye konuştu.

- Mezhepsel kutuplaşma ve çatışma

İşgal sonrasında Irak'ta siyasi yapılanmanın tamamen mezhepsel kutuplaşma ve çatışmalara odaklandığını anlatan Dr. Al-Sadoon, şöyle konuştu:

"Savaş ve işgalden çıkmış Irak'ta siyaset, mezhep kavgaları üzerinden şekillenmeye başlayınca ekonomi de gerileme başladı. Bu süreçte ekonomik kalkınma durdu, hizmet sektörü ise gittikçe kötüleşti. 2003 yılında mezhebi ve etnik bir yapılanmaya dayalı olarak geliştirilen bu yönetim tarzında başa gelen hükümetler, ülke çıkarlarını ön plana çıkaran bir hizmet politikası geliştiremedikleri gibi adaletsiz gelir dağılımını giderecek adımları da atmadılar.

Irak halkına, refahına yönelik tüm hizmetler durmuşken ülkenin ekonomisini, siyasetini ve idaresini büyük oranda elinde tutan siyasi elitler kendi varlıklarını sürdürmek için ülkenin tüm kaynaklarını kendi aralarında bölüştüler. Bu imtiyazlı kesim ülkenin kaynaklarını ve imkanlarını kendi refahları için kullanırken halkın önemli bir bölümü yoksulluk ve işsizlikle karşı karşıya kaldı. Rüşvet, işsizlik, aksayan sosyal hizmetler, yıllardır devam eden zayıf sosyal yaşam ve en önemlisi politik düzendeki kutuplaşma."

- "Protestocuların bir lideri, temsilcisi yok"

Dr. Al-Sadoon, Irak'ta yaşam standardının her geçen gün kötüleşmesinden dolayı halkın imtiyazlı sınıfa karşı sokağa döküldüğünü savunarak, Irak halkının bir nevi isyan bayrağını çektiğini vurguladı.

Protestoların Irak'ın birçok bölgesinde artarak devam ettiğini söyleyen Dr. Al-Sadoon, "Protestocuları yönlendiren ne bir dini lider ne de bir temsilci var. Irak'taki olayın en karakteristik özelliği arkalarında herhangi politik ve dini bir unsurun olmayışı. Halkın talepleri oldukça net. İstedikleri şey reformların bir an önce gerçekleştirilmesi, siyasi sınıf ve ayrıştırmaların kaldırılması." diye konuştu.

Protestocuların, Irak'ta kontrolünü ve nüfuzunu kaybetmek istemeyen bazı İran yanlısı politik güçler ve milisler tarafından şiddete maruz kaldığını belirten Dr. Al-Sadoon, şunları kaydetti:

"İran'a bağlı bazı gruplar şiddet olaylarını tırmandırarak 104'ün üzerinde insanın ölümüne, 6 binden fazla insanın yaralanmasına neden oldu. Ayrıca güvenlik güçleri de çok sayıda kayıp verdi. Irak'ta başlayan protestolar nereye evrilir tam bilmiyoruz.

Bu protestolar bir süre sonra sakinleşebilir ama Irak halkı ülkede hem ekonomide hem de siyasi yapıda radikal bir değişim olmadan durmayacaktır. Kısacası rüşvete karşı önlem alınmadıkça, ülke kaynakları adil bir şekilde halk için kullanılmadıkça, istihdam ve hizmet sektöründe düzeltme yapılmadıkça Irak halkı taleplerinden ve eylemlerinden vazgeçmeyecek."

Irak'taki hükümetin son dönemlerde ABD politikası ile çeliştiğini dolayısıyla ABD'nin mevcut siyasi yapıdaki herhangi bir değişikliğe sıcak bakabileceğine de dikkati çeken Dr. Al-Sadoon, "Çünkü Irak'ta iktidarda olanlar İran'a ABD'den daha yakın duruyor. ABD'nin önceliği elbette Irak'ta siyasi ve ekonomik düzeninin iyileşmesi ya da oradaki insanların yaşam standardının iyileşmesi değil. Yani önceliği Irak değil, Irak'taki varlığı ve ekonomik menfaatleri. ABD, Irak'taki birliklerinin güvenliğini sağlamaya çalışacaktır, bu nedenle olası bir siyasi değişime de sıcak bakabilir." değerlendirmesini yaptı.


Kaynak: