"Irak'ta lidersiz bir isyan"

Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Arpa:- "Arap baharı yaşayan ülkelerin aksine Irak'ta başlayan sokak hareketlerinin lidersiz devam ettiğini, siyasi söylemlerden çok iş, aş ve hizmet eksenli taleplerin ön plana çıktığını söyley
"Irak'ta lidersiz bir isyan"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Arpa, Arap baharı yaşayan ülkelerin aksine Irak'ta başlayan sokak hareketlerinin lidersiz devam ettiğini, siyasi söylemlerden çok "iş, aş ve hizmet" eksenli taleplerin ön plana çıktığını belirterek, "Irak'ta göstericileri bir araya getiren yegane saik yolsuzluklara bulaştığı iddia edilen siyasi aktörlere duyulan tepkidir." dedi.

Arap ülkelerinde 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, demokrasi, özgürlük ve insan hakları talepleriyle toplumsal bir isyana dönüşen Arap baharını ortaya çıkaran nedenlerin bir çoğu halen güncelliğini koruyor. Mısır, Ürdün, Irak, ve Lübnan'da yeniden başlayan halk hareketlerinde ise siyasi taleplerden çok yolsuzluk ve yoksulluk gibi temel motivasyonlar ön plana çıkmış görünüyor.

Orta Doğu'da ortaya çıkan hareketleri ve değişen sokak dinamiklerini Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Doğu ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Enver Arpa, AA muhabirine değerlendirdi.

Prof. Dr. Arpa, günümüz iletişim teknolojisi sayesinde dünyayı yakından takip etme fırsatı bulan, gelişmiş toplumlarla kendisini mukayese eden "Arap sokağı"nın, kendisine reva görülen her türlü sömürüye isyan etmeye başladığını söyledi.

Yoksulluk ve sefalete mahkum edilen Arap halklarının imtiyazlı zümreye duyduğu öfkeyle sokağa çıkmasının Arap baharı sürecini hazırladığını hatırlatan Prof. Dr. Arpa, "Mısır, Sudan ve Cezayir gibi ülkelerde halihazırda yaşanmakta olan süreç tam anlamıyla bu öfkenin sokağa taşmasından ibarettir. Yaşananların çeşitli dış sebepleri de bulunmakla birlikte bu gösterilerin temel muharriki bu zümre üzerinden yaşanan yolsuzlukların, iltimasların despot anlayışın halk nezdinde yarattığı öfkedir. Tunus kısmen dışarıda tutulduğunda, Arap baharı Arap halkları nezdinde arzulanan bir değişimi yaratmadı ama Arap toplumları da bu taleplerinden kolay kolay vazgeçmeyecek." diye konuştu.

Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Suriye Sudan, Cezayir ve Lübnan'ın ardından bu kez Irak'ta da halkın yönetimi protesto etmek üzere öfkeyle sokağa çıktığını anlatan Prof. Dr. Arpa, bu eylemler sırasında yaşanan kayıplarla ilgili bilgi verdi.

- "Petrol zengini Irak günden güne kötüye gidiyor"

Prof. Dr. Arpa, genellikle mezhep ve ideolojik nedenlerle iç çatışmaların yaşandığı Irak'ta bu kez çok farklı kesimden insanların tek bir amaç için sokaklara çıktığını aktardı.

Saddam Hüseyin'in, 16 yıl önce tahttan indirilmesinden sonra iktidara ABD'nin desteklediği Şii bir yapının getirildiğini bu yapının ise ülkede mezhep temelli çatışmaların temelini hazırladığını savunan Arpa, "2003 yılında mezhebi ve etnik bir yapılanmaya dayalı Şii yönetimleri, ülkeyi selamete çıkaracak bir hizmet politikası geliştiremediler. Şii yönetimlerin adaletsiz gelir dağılımını giderecek adımlar atmadıkları yaygın bir kanaattir. Dolayısıyla Saddam döneminde Sünni kesimin imtiyazlı sınıfının elinde bulunan ülke kaynakları bu kez sadece el değiştirmiş ve Şii kesimin imtiyazlı zümresinin eline geçmiştir." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Arpa, Irak halkının özellikle Şii kesimi Saddam'ın değişmesiyle birlikte ülkenin zenginliklerinden daha fazla yararlanma, hak ettiği payı alma umuduna kapıldığını dile getirerek, şunları söyledi:

"Ancak gelişmeler bu yönde olmamış ve yine iktidar etrafında oluşan bir zümre ülkenin kaynaklarını sömürmeye devam etmiştir. Zengin petrol yataklarına sahip olan ülkede durum değişmemiş ve halkın önemli bir kesimi yine zor şartlarda yaşam sürmeye devam etmiştir. Yolsuzluk, iltimas, adam kayırmalar had safhaya ulaşınca Irak halkı Sünnisi, Şiisi, Kürdü, Arap'ı ve Türkmen'i ile sokağa çıkmıştır.

Irak devleti, dünya petrol rezervlerinin önemli bir bölümüne sahiptir. 37 milyon nüfusu bulunan Irak'ın 2019 yılı bütçesi 112 milyar dolara ulaşmıştır. Tüm bu zengin petrol yataklarına ve devasa bütçesine karşın Iraklı gençlerin büyük bir bölümü işsiz ve herhangi bir gelirden yoksundur. Ülkenin altyapısı, kurumsal yapısı perişan vaziyettedir. Belediyecilik hizmetleri yok denilebilecek bir durumdadır. Ülke sahip olduğu bu mali imkanlarıyla gelişeceği yerde günden güne geriye gitmektedir."

- "Irak'ta eylemler lidersiz devam ediyor"

Prof. Dr. Arpa, Irak'ta yönetimin halen enerji ve su sorununa bir çözüm üretmediğini ve bu durumun büyük umutlar besleyen halkta derin bir öfkenin ortaya çıkmasına yol açtığını anlattı.

Arap baharı yaşanan ülkelerin aksine Irak'ta gösterilerin lidersiz devam ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. Arpa, şöyle konuştu:

"Arap baharı yaşayan ülkelerin aksine Irak'ta başlayan sokak hareketlerinin lidersiz devam ettiğini, siyasi söylemlerden çok iş, aş ve hizmet eksenli taleplerin ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Yolsuzluklar yapıldığı söylemi tüm kesimler arasında yaygın bir şekilde dillendirilmektedir. Ancak tüm şayialara rağmen henüz kimse bu konuda bir hesaba çekilmemiştir. Bu tutumun faturası ise büyük oranda siyaset kurumuna çıkarılmıştır. Siyaset kurumunun bu konuda herhangi bir adım atmaması Şiisiyle Sünnisiyle tüm kesimleri sokağa dökmüştür. Gösteriler özellikle Şiilerin hakim olduğu Necef, Diyvaniyye, Zi'kar, Meysan gibi güney illerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır.

Diğer bazı ülkelerde yaşandığı gibi Irak'taki bu gösteriler de henüz belli bir liderliğe sahip değil. Göstericileri bir araya getiren yegane saik yolsuzluklara bulaştığı iddia edilen siyasi aktörlere duyulan tepkidir. Yönetimde pay sahibi olan siyasi partilerin bu gösterilere karşı sessiz kalmaları dikkat çekicidir. Gösterilerin en yaygın sloganı ülke servetinin adaletsiz dağılımıyla ilgilidir."

- "Irak'taki ABD varlığı tehlikeyle karşı karşıya"

Prof. Dr. Enver Arpa, Irak hükümetinin, gösterileri terör ve dış güçlerin tezgahı olarak tanımlayarak etkisizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya çalıştığını fakat bunda başarılı olamadığını belirtti.

Başbakan Abdulmehdi'nin kabine değişikliğine gitme ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılama vaadinde bulunarak olayları yatıştırmaya çalıştığına da değinen Prof. Dr. Arpa, şunları kaydetti:

"Abdulmehdi, olayların şiddetlenmesinin önüne geçemedi. Irak'ta yaşanan süreci dış güçlerden bağımsız değerlendirmek elbette doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Irak gibi sahip olduğu kaynaklarıyla jeostratejik konumuyla önem arz eden bir ülkenin bu coğrafya üzerinde çeşitli hesapları bulunan dış güçler tarafından gözardı edileceğini düşünmek elbette isabetli olmayacaktır. Başta Amerika ve İran olmak üzere çeşitli bölgesel ve küresel aktörlerin, burada yaşanan süreci yakından takip edecekleri, hatta manipüle ederek kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışacakları muhakkaktır.

Amerika'nın Orta Doğu planlarında Irak kilit role sahip ülkelerden biridir. Obama döneminde, bölgede yükselen ve Amerika-İsrail çıkarlarına tehlike oluşturduğu düşünülen Sünni İslam anlayışını frenlemek üzere Şii İran'ın öne çıkarıldığı bilinmektedir. Bu çerçevede İran'a yakınlığıyla bilinen Şiilerin kontrolündeki Irak hükümetinin de önemli bir destek gördüğü kabul edilmektedir. Ancak Trump'ın başkanlığa gelmesiyle birlikte Amerika'nın İran ve Şii politikasında önemli değişiklikler yaşanmaya başlamıştır."

Prof. Dr. Arpa, İran üzerinde uluslararası bir baskı oluşturmaya çalışan Trump yönetiminin Irak'tan da İran politikasını revize etmesini istediğini ancak çoğu Şii ağırlıklı Irak hükümetinin buna yanaşmadığını ve son dönemlerde Amerika politikasıyla önemli oranda çeliştiğini ifade etti.

Irak'taki ABD varlığının tehlikeyle karşı karşıya geldiğine dikkati çeken Prof. Dr. Arpa, şu değerlendirmede bulundu:

"Bağdat içerisinde oluşturulan yüksek güvenlikli bölgede bulunan Amerika elçiliği son günlerde çeşitli saldırı girişimlerine maruz kalmıştır. Bu durumdan rahatsızlık duyan Trump'ın Amerika ekseninden uzaklaşmaya başlayan Abdulmehdi hükümetini gözden çıkarmış olması ihtimal dahilinde görülmektedir.

Bölgedeki çekişmenin taraflarından biri de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan'ın öncülük ettiği Körfez koalisyonudur. Suudi yönetimi Irak'ı İran'dan uzaklaştırmak için çeşitli atraksiyonlar geliştirmektedir. Ancak bu çabanın gözle görülür bir sonuç elde edemediği müşahede edilmektedir. Körfez koalisyonunun da Irak hükümetine gözdağı vermeye ve el altından olayları yönlendirmeye çalıştığı değerlendirilmektedir."

- "Abdulmehdi'nin istifası ülkeyi kaosa sürükler"

Protesto eylemlerini şiddet kullanarak bastırmaya çalışan Abdulmehdi hükümetinin Şii kesim üzerinde etkili olan Sistani ve Mukteda es-Sadr'a rağmen iktidarda kalma şansının çok düşük olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Arpa, şunları söyledi:

"Sistani ve Mukteda es-Sadr'ın tutumu Abdulmehdi hükümetin akıbetini belirlemede belirleyici olacaktır. Özellikle Sistani'nin tutumu gösterileri sona erdirme veya hükümeti istifaya zorlama etkisine sahip olacaktır. Abdulmehdi'nin istifa etmesi ülkeyi bir kaosa sürükleme tehlikesi barındırmaktadır. Çok parçalı olan Irak siyasetinin kendi arasında bir uzlaşmaya varması zor olacaktır.

Ülkenin çok taraflı etnik ve mezhebi bir yapıya sahip olması önemli bir güvenlik kaygısı yaratmaktadır. Kuzey Irak'ta özerk bir bölge oluşturan Kürt unsurun çıkabilecek bir iç kargaşada bağımsızlık yönünde adım atması ülkeyi yeni bir iç savaşa sürükleme tehlikesi barındırmaktadır. Sünni Arapların çıkacak bir karışıklıkta takınacakları tavır da ülkenin geleceği açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla Irak'ta yaşanacak bir karmaşa tüm bölgeyi etkileme potansiyeline sahiptir."


Kaynak: