Esra Doğan

Esra Doğan

İslam Birliği için teşkilatlanmak

İslam Birliği için teşkilatlanmak

Geçtiğimiz hafta elli yedi Müslüman ülkenin üye olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, her ülkenin üst düzey yetkililerinin katılımıyla gerçekleşen “Adalet ve Barış için Birlik ve Dayanışma” temalı toplantısına Türkiye ev sahipliği yaptı.

Teşkilat 1969 yılında İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’yı yakması sebebiyle kurulmuştur. Biraz araştırayım derken karşıma çıkan şey, bu yakım olduğunda İsrail devletinin başında bir kadın başbakan olmasıdır. Kadınların vicdanı daha hassastır; ama bir Yahudi kadın için bu tez çürüyebiliyor demek. Kendisi diyor ki:

"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki biz dilediğimizi yapabiliriz, zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir."

İşte bu teşkilatın bugün sağlam adımlarla ilerlemesi, uyuyan ümmeti uyandırma gayreti ve sekteye uğrayan ümmet bilincini tekrar kuvvetlendirme azmiyle mümkündür. Sayın Cumhurbaşkanımızın; artık herkesin elini taşın altına koyma zorunluluğu olduğunu ve Müslüman ülkelerarası işbirliğinin daha da kuvvetlendirilmesi gerektiğini vurgulaması önemli noktalar arasındaydı.

İslam ülkeleri olarak birlik olamamamızın en büyük sebebinin “mezhepçilik fitnesi” olduğuna değinen Cumhurbaşkanımız, mezhebî kimliklerin değil, Müslüman kimliğinin ön plana çıkmasına dikkat çekti.

Zirve’nin teması olan “Adalet ve Barış” kavramlarının içinin doldurulmasında acele edilmesini istedi. Dünya Müslümanlarının şu an içinde bulunduğu durum, adalet ve barışın tesis edilememesinde değil midir?

Mezhepçilik yaparak kendi mezhebimize mensup olanlar dışındakileri hep ötelemiyor muyuz? Adaletsizlik yaparak barışı tesis edemeyeceğinizi görmemiz gerekir. Barış, birbirimizi kabulle başlayacaktır; İslam çatısı altında ümmet kardeşliği kurarak ve Müslüman kimliğimizle var olarak…

Yarım saatlik konuşmanın her bir cümlesi nokta atışı niteliğindeydi. Hazirûn, karşısında dünyaya hükmeden ve meydan okuyan bir lider olduğunu bilerek pür dikkat dinledi. Gördükleri bu azim, birlikteliğimizi ve kardeşliğimizi katmerlendirecektir.

En önemli mesaj terörle mücadele üzerineydi. Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkelerde terör saldırıları olunca önemsemeyip aynı durum kendi başlarına gelince veryansın eden “beş”ten, barışa dair bir malzeme çıkmaz elbet.

Nitekim “Adaletsizlik üzerine kurulu bir sistemin küresel adalete katkı sağlayabilmesi mümkün değildir.” Müslümanlara düşman kesilenler, eski düzen devam etmeye çalışıyor; lakin artık düzen eski düzen değil, Müslümanlar artık atıl değil.

Vur kafasına al ekmeğini devri kapandı. Kardeşlik vuku buldu, düşman ne edeceğinin derdine düştü. Dünya üzerinde kurdukları planları devreye soktular. Kendi zihniyetlerine sahip kişilerden dışında kimseyi tanımazlar.

Ülkelerine giden misafirlere davranışları, nasıl bir yapıya sahip olduklarını sergilemektedir. Kardeşlik, birlik, beraberlik korkusu, onları, nasıl 1969 Mescid-i Aksa yandığı gün uyutmadıysa, öyle bir kardeşlik, birlik oluşturalım ki, uykusuz bir ömür sürsünler.

Zirveyle ilgili değinilecek o kadar çok konu var ki… Asıl değinmek istediğim, Cumhurbaşkanımızın ümmetin geleceği olan gençler ve insanlığın ve Müslümanların yarısını oluşturan kadınlar için dile getirdiği sözler. Yalnız bunun için müstakil bir yazı gerektiğinden, bir sonraki yazıya…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Doğan Arşivi
SON YAZILAR