İspanya, siyasi belirsizlik ve ekonomik kaygılar gölgesinde erken seçime gidiyor

İspanya, siyasi belirsizlik ve ekonomik kaygılar gölgesinde erken seçime gidiyor

İspanya'nın siyasi tarihinde ilk kez gideceği 26 Haziran'daki erken genel seçimler öncesinde siyasi belirsizlik ve ekonomik kaygılar ön plana çıkıyor.

Geçtiğimiz yıl 20 Aralık'ta yapılan genel seçimler sonrasında hiçbir siyasi partinin tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde edememesi ve siyasi liderlerin hükümet kurmak için müzakere etmek yerine erken seçim yolunu tercih etmelerinden dolayı İspanyollar yeniden sandık başına gidecek. Ancak bu zamana kadar yayınlanan tüm anketlere bakıldığında 26 Haziran seçiminde sürpriz bir sonuç beklenmiyor. 

Ülkede, geçtiğimiz seçimde olduğu gibi, şu anda iktidarda olan sağ görüşlü Halk Partisi'nin (PP) tekrardan seçimlerden ilk parti olarak çıkması, ama çoğunluğu elde edemeyeceğinden dolayı bir koalisyonun zorunlu olacağı görüşü hakim.

PP'nin tek çıkar yol olarak gösterdiği, kendi liderliğinde, Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve liberal görüşlü Ciudadanos'u içine alan "büyük koalisyon" önerisine PSOE hiçbir şekilde sıcak bakmıyor.

İkinci bir seçenek olarak ortaya atılan, PSOE ve radikal sol görüşlü Unidos Podemos arasındaki bir sol koalisyon önerisi de iktidar paylaşımı konusunda tarafların sahip olduğu ciddi görüş ayrılıklarından dolayı "yapıcı bir çözüm" olarak gösterilmiyor.

Ülkedeki bu siyasi belirsizliğin yanı sıra İspanyolları endişelendiren sorunların başında ise ekonomik kaygılar ve yüzde 20 düzeyindeki işsizlik geliyor. Ülkedeki en büyük sosyal araştırma kurumlarından CIS'in geçtiğimiz mayıs ayı itibarıyla yayınladığı anket sonuçlarına göre İspanyolların yüzde 68'i ülkenin genel ekonomik durumunu "çok kötü veya kötü" olarak değerlendiriyor.

İspanya'nın ekonomisini "çok iyi veya iyi" görenlerin oranı ise sadece yüzde 3'te kalıyor. Geleceklerine ilişkin iyimser olmadıkları gözlenen İspanyolların yüzde 39,9'u "aynı", yüzde 19,8'i ise "daha kötü" bir ekonomik duruma sahip olacağını düşünüyor. İspanyollara göre ülkenin öncelikli sorunları "işsizlik, ekonomik sorunlar, yolsuzluklar ve siyasi partilerin ülkenin ihtiyacı olan politikaları üretememesi" olarak sıralanıyor.

Öte yandan seçimde yarışacak 4 başbakan adayının İspanyolların gözündeki değerinin ise "vasatı" geçemediği görülüyor. CIS'in anketinde, 0-10 arası puanlandırmaya göre yapılan değerlendirmede PP lideri Mariano Rajoy 2,89, Unidos Podemos seçim ittifakının lideri Pablo Iglesias 3,16, PSOE lideri Pedro Sanchez 3,74 ve Ciudadanos lideri Albert Rivera ise 3,99 puan aldı.

- "Liderlerin bir an önce bir çözüm üretip geleceğe bakmaları gerekiyor"

Anadolu Ajansı muhabirinin yaptığı sokak röportajlarında da İspanyolların siyasetçilerden beklentilerinin daha fazla olduğu görüldü.

İspanya'daki yeni dönemin 4 büyük partinin liderlerinin pazarlık yapmayı öğrenmesi gerektiğini ortaya koyduğunu savunan Francisco Jose Martin, "İspanyollar bu politik durumdan yoruldular. Liderlerin bir an önce bir çözüm üretip geleceğe bakmaları gerekiyor." şeklinde konuştu.

Diğer bir İspanyol vatandaşı Gonzalo Higaldo da, "Aralık ayındaki sonuçlar hiçbir partiyi memnun etmediği gibi partiler ortak kararlar da alamadılar ve hükümet kurulamadı. İnsanlar bu durumdan hoşnut değil ve her geçen gün politik işleyişe olan inançlarını kaybediyorlar." ifadelerini kullandı. 

Emma Sierra adlı İspanyol kadın seçmen de genel seçimler öncesindeki görüşlerini şu şekilde paylaştı:

"İspanya'daki politik durumu gerçek bir devrim olarak görüyorum. Ama ne var ki, biz hala ne istediğimizi bilmiyoruz. Bu da geleceği net olarak görmemize engel oluyor. Bence tecrübesiz olsalar bile gençlere politika dünyasında daha fazla şans tanınmalı. Sonuç olarak ben gelecekte de güvenli ve mutlu bir İspanya görmek isterim. Biraz zor bir süreçteyiz ama kesinlikle Venezuela'nın şu anki durumuna düşmek istemem." 

İspanya'da, geçtiğimiz 20 Aralık'ta yapılan genel seçimlerden sonra hükümetin kurulamamasından dolayı 26 Haziran'da erken seçime gidilme kararı alınmıştı.

Hiçbir siyasi partinin tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde edemediği 20 Aralık seçimleri sonrasında İspanya Kralı 6. Felipe ülke demokrasi tarihinde bir ilke imza atarak siyasi parti liderleriyle ayrı ayrı 3 tur görüşme yapmak zorunda kalmıştı.

Kral 6. Felipe ilk olarak, seçimlerden birinci parti çıkması sebebiyle PP lideri ve mevcut Başbakan Mariano Rajoy'u hükümeti kurmakla görevlendirmiş ama Rajoy kendisine destek veren hiçbir parti bulamadığından bu görevi kabul etmemişti.

İkinci tur görüşmeleri sonrasında hükümeti kurma görevi ikinci büyük parti olan Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) lideri Pedro Sanchez'e verilmişti. Sanchez, Ciudadanos ile anlaşsa da 1 Başbakan Yardımcılığı ve 6 bakanlık ile Katalonya'da bağımsızlık yanlısı bir referandum yapılması ön şartlarını getiren Podemos ile anlaşamayınca hükümeti kurma girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Üçüncü tur görüşmelerde de siyasi partilerin hükümeti kurma olasılıkları olmadığını ve hepsinin erken seçime gitmek istediğini gören Kral 6. Felipe, meclisi feshederek ülkenin erken seçime gideceğini açıklamıştı.

Böylece İspanya demokrasi tarihinde ilk defa hükümet kurulamadığı için erken genel seçime gitmek zorunda kaldı.