"İtalya-Türkiye ilişkileri hükümetlerin siyasi yöneliminden etkilenmez"

İtalya'da farklı kesimlerden uzmanlar, genel seçimin sonucunun Türkiye ile iyi ilişkileri etkilemeyeceğini ancak muhtemel bir merkez sağ hükümetinin Müslümanlar ve göçmenlere yönelik daha sert politikalar benimseyebileceğini düşünüyor- İtalya'nın eski Ank
"İtalya-Türkiye ilişkileri hükümetlerin siyasi yöneliminden etkilenmez"

ROMA (AA) - ECENUR ÇOLAK - İtalya'da uzmanlar, pazar günü yapılacak genel seçimin sonucunun Türkiye ile iyi ilişkileri etkilemeyeceğini ancak anketlerde öne çıkan merkez sağın tek başına iktidara gelmesi halinde Müslümanlar ve göçmenlere yönelik daha sert politikalar uygulayabileceğini düşünülüyor.

İtalya'nın eski Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili ve Türk Hava Kurumu Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Valeria Giannotta, İtalyan seçimlerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Marsili, İtalyan siyasetinde merkez sol, merkez sağ ve 5 Yıldız Hareketi (M5S) olmak üzere üç ana blok bulunduğunu belirterek İtalyan seçim yasasına göre, tek başına iktidar olabilmek için parlamentoda çoğunluğu elde etmek gerektiğine dikkati çekti.

M5S veya merkez sol ittifakının oy tahminlerine bakıldığında iktidara gelmelerinin pek mümkün görünmediğine işaret eden Marsili, merkez sol ittifakının son 5 yıldır hükümette olmasına rağmen iktidarın büyük ortağı Demokrat Partinin (PD) son dönemde popülerliğini kaybettiğini hatırlattı.

Geriye merkez sağ ittifakı ihtimalinin kaldığını ifade eden Marsili, "Merkez sağ ittifakı, seçimleri kazanacağını düşünüyor, muhtemelen kazanacaklar da." dedi.

Marsili, eski Başbakan Silvio Berlusconi'nin Forza Italia, Matteo Salvini'nin Lig, Giorgia Meloni'nin İtalya'nın Kardeşleri ve Raffaele Fitto'nun Biz İtalya'yla partilerinden oluşan merkez sağ ittifakının seçimlerde oyların yaklaşık yüzde 40'ını alabileceğini ancak bunun parlamentodaki çoğunluğu elde edecekleri anlamına gelmediğini vurguladı.

Büyükelçi Marsili, seçimlerde hiçbir tarafın tek başına iktidar olamaması ihtimaline ilişkin şöyle konuştu:

"Eğer (seçimlerde birinci sırada gelmesi beklenen merkez sağ ittifakı) parlamentoda çoğunluğu elde edemezlerse ne olacağına dair iki ihtimal var. Şu an hem merkez sağ hem de Demokrat Parti, kimse hükümet kurmak için gerekli çoğunluğa ulaşamazsa tekrar seçime gidileceğini söylüyor. Seçime giden üç ana blok da birbirleriyle koalisyon kurmayacaklarını belirtiyorlar. Ancak seçim sürecinde söylenenlerle yapılanlar farklı olabiliyor. Çünkü tekrar seçime gitmek hem zor hem de yine birinin tek başına iktidar olacağının garantisi yok. Bu yüzden merkez sağın en büyük partisi Forza Italia ve merkez solun en büyük partisi Demokrat Parti, merkez sağ-merkez sol koalisyonu kurmayı deneyebilir. Ancak bu iki parti de yüzde 40'a ulaşamıyor bu yüzden bir partiye daha ihtiyaçları var. O partinin de hangisi olacağı büyük bir soru işareti."

- "Türkiye ile ilişkiler konusunda endişelenmek gerektiğini düşünmüyorum"

Kararsız seçmenlerin bir kısmının "oylarını kazanma ihtimali en çok olana verme" eğilimi de gösterebileceğine işaret eden Marsili, bu nedenle merkez sağ ittifakının tek başına iktidar olma ihtimalinin de azımsanmaması gerektiğini dile getirdi.

Marsili, "Aşırı sağcı Lig ve İtalya'nın Kardeşleri partilerinin İslamiyet, Türkiye ve göç karşıtı söylemleri dikkate alındığında bu partilerin içinde bulunduğu bir İtalyan hükümetinin politikalarının ne derecede etkileneceği" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Salvini ve Meloni'nin Türkiye'ye karşı olumsuz bir tutum içinde olduğu ortada. Ama Lig, her zaman Türkiye'ye karşı bu tavır içindeydi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) girmesini istemiyorlar. İtalya'nın Kardeşleri de keza aynı şekilde. Burada önemli olan nokta şu, merkez sağ ittifakındaki en büyük parti hep Berlusconi'nin Forza Italia'sı oldu, bu seçimlerde de çok büyük ihtimalle öyle olacak. Dolayısıyla bu durumda başbakan da Forza Italia'nın adayı, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani olacak ki kendisi hem Avrupa'yı hem de Türkiye'yi destekleyen biri.

Forza Italia ve Berlusconi de her zaman Türkiye'yi destekleyen bir tavır takınmıştır. Berlusconi, benim büyükelçilik yaptığım dönemde tam 7 kere Türkiye'ye ziyarette bulunmuştu. Ayrıca, Berlusconi başbakanken ve Türkiye'yi de bu kadar desteklerken, Lig partisi de Meloni de (İtalya'nın Kardeşleri) yine hükümetteydi. Daha önceden merkez sağ hükümetinin nasıl bir şey olduğunu gördük, bu yüzden Türkiye ile ilişkiler konusunda endişelenmek gerektiğini düşünmüyorum."

- "İslam'a karşı daha sert bir tutum takınılacaktır"

Marsili, bu partilerin İslamiyet karşıtı söylemlerine ilişkin olarak da "Salvini, bizzat kendisi başbakan olsa bile seçim kampanyasında söylediği her şeyi yapacağını düşünmüyorum. Ama tabii camiler ve İslami merkezlere yönelik daha sıkı bir kontrol getirmek isteyecektir. Yani muhtemel bir merkez sağ ittifakı iktidarında İslam'a karşı şu ankinden daha sert bir tutum takınılacağını söyleyebiliriz. Ama İtalya'da Müslümanlar yaşıyor ve İtalya'ya entegre olmuş durumdalar. Herhangi bir ciddi sorun olacağını sanmıyorum." diye konuştu.

Marsili, İtalya'da topluma çok iyi entegre olmuş yaklaşık 5 milyon göçmen bulunduğunu belirtti.

Son yıllarda ülkeye yasa dışı olarak yaklaşık 500-600 bin göçmen geldiğine işaret eden Marsili, "İtalya'daki birçok kişi, ülkeye illegal şekilde gelen göçmenlerin varlığından memnun değil. Çünkü bu insanlar için burada iş yok, sokaklardalar. Bazen güvenlikle ilgili sorun teşkil ediyorlar. Bu yüzden de her geçen gün daha fazla İtalyan, bu göçün durmasını ve gelenlerin geri yollanmasını istiyor." dedi.

Şu an merkez sağın bu kadar güçlü olmasının bir sebebinin de illegal göçe karşı çıkması olduğunu belirten Marsili, "Muhtemel bir hükümette de merkez sağ, illegal göçmenleri geri göndermeye ve yenilerinin gelmesini engellemeye çalışabilir." şeklinde konuştu.

- "İtalya-Türkiye ilişkileri hükümetlerin siyasi yöneliminden etkilenmez"

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Valeria Giannotta de seçimlerde tek bir partinin tek başına iktidar olmasının mümkün görünmediğini söyledi.

İtalya'da geçen yıl onaylanan "Rosatellum" adlı seçim kanunun bölünmeyi azaltıp koalisyonlara avantaj sağlamayı hedefleyen bir sistemi bulunduğunu ifade eden Giannotta, bu kanunla gidilen seçimlerin de "büyük koalisyon hükümetiyle" sonuçlanmasının beklendiğini dile getirdi.

M5S'nin "düzen karşıtı bir hareket" olarak diğer gruplarla her türlü koalisyona karşı olduğunun altını çizen Giannotta, bu sebeple de "güçsüz bir büyük koalisyon" hükümetinin en olası sonuç olduğunu kaydetti. Giannotta, "belirsizlik ve istikrarsızlığın" etkileri de düşünüldüğünde, yakın gelecekte İtalya'da tekrar seçimlere gidilmesi ihtimalinin de bulunduğuna dikkati çekti.

Merkez sağ ittifakının seçim kampanyasını çoğunlukla göç meselesi üzerinden yürüttüğünü anlatan Giannotta, göç krizinin direk etkilediği ülkelerden İtalya'nın yurt içinde de hem yoğun göç akışının sebep olduğu "kamu stresiyle" hem de finansal ve ekonomik sorunlarla mücadele ettiğine işaret etti. Giannotta, bu nedenle sağcı partiler, M5S, aşırı sağcılar ve popülist hareketlerin göçe net bir şekilde karşı çıktığını aktardı.

Giannotta, "Lig, tamamen göçmenlere ve Müslümanlara karşı değil. Esasen illegal göç ve bağlantılı olarak siyasi iltica tanıma konusunda daha sert prosedürler uygulamayı amaçlıyor. İtalya'nın Kardeşleri çok daha aşırı sağ merkezli olsa da onun da bütün gündemi belirleyecek kadar oy desteği yok." dedi.

Seçimlerin ardından İtalya'nın yürütmesi muhtemel göçmen politikası ve Türkiye'yle ilişkilere değinen Giannotta, şunları kaydetti:

"Göçmen kriziyle ilgili, şu ana kadar bu konudaki sorumluluklarından kaçan AB'li ortaklarımıza karşı yaklaşımımız değişecektir. Diğer taraftan, Türkiye'yle ilişkiler konusunda herhangi büyük bir değişiklik beklemiyorum. İki ülkenin ilişkilerinin köklü bir tarihi var ve sadece arkadaşlıktan çok daha öte konumda. İtalya-Türkiye ilişkileri hükümetlerin siyasi yöneliminden etkilenmeyecek şekilde kurulmuştur. Ayrıca en son Berlusconi döneminde de ikili ilişkilerin en iyi dönemini yaşadığını unutmayalım."

İtalya'nın AB'nin kurucu üyelerinden olduğunu hatırlatan Giannotta, özellikle ekonomik sıkıntıların yaşandığı şu dönemde seçimlerin ardından "daha güçlü ve olumlu" bir AB politikasının beklenmesi gerektiğini ifade etti.

Kaynak: