Kaddafi ölmese ne olurdu?

Libya'nın devrik lideri Kaddafi'nin ölümünün üzerinden tam 3 yıl geçti. İki hükümetle yönetilen ve kaos çıtası her geçen gün yükselen 'Yeni Libya', 'devrim' hayallerinin çok gerisinde kaldı, adeta 40 yıl geriye gitti.
Kaddafi ölmese ne olurdu?

Libya'yı 42 yıl boyunca yöneten Muammer Kaddafi, bundan 3 yıl önce, 20 Ekim 2011 tarihinde öldürüldü. Kaddafi'ye dair hafızalarda kalan son görüntüler, kana bulanmış halde muhalifler tarafından bir kamyona itilmesi ve çürüyene kadar gösterilen cansız bedeni oldu. Ölümün nasıl ve kimlerin eliyle gerçekleştiği hala gizemini korurken, birçoğu Kaddafi'nin bunu hak ettiğini savundu: Petrol zengini Libya'nın başındaki diktatördü. Askeri darbe ile işbaşına geldi. Muhaliflerine göz açtırmayan Albay Kaddafi, petrol zengini çöl ülkesinde tam 42 yıl boyunca kontrolü elinde tutmayı başardı. 'Arap Baharı' Libya'yı kasıp kavururken düşmanlarına çıkıştı, onlara 'fareler' dedi ve halkından pek çok insanı öldürdü. Kaddafi'nin ölümü kimilerine göre bir dönüm noktasıydı. Ancak aradan geçen 3 yıl, 'Yeni Libya'ya dair beklentilerin de karşılanmadığını gösterdi.

BAŞ DÖNDÜREN KAOS

Ekim 2014'te Libya her zamankinden daha da kötü durumda. Kafa karıştırıcı bir kaos ortamında, Arap milliyetçiler ve bölgesel silahlı gruplar arasındaki çatışmalar dinmek bilmiyor. İki farklı hükümetle temsil edilmeye çalışan ülke, zaman zaman Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin kendi topraklarında askeri müdahalede bulunması karşısında da direniş gösteremiyor. Böyle bir durumda 'Kaddafi ölmeseydi ne olurdu' sorusu kafaları meşgul ediyor.

YARGILANSAYDI...

2011'den bu yana kargaşadan kurtulmayan Libya'ya dair gecikmiş senaryoları sıralamak mümkün. 'Kaddafi yargı önüne çıksaydı, Uluslararası Ceza Mahkemesi veya başka bir yerde de olsa, Kaddafi rejiminden sonra Libya'nın huzur ve barışa ulaşma olasılığı' sağlanabilirdi miydi? Libya'da yaşayan İrlandalı gazeteci Mary Fitzgerald'a göre, pek çok Libyalı, Kaddafi'nin mahkemede adaletle yüzleşmesini görmek istiyordu. Libya'nın şu anki parçalanmış hali göz önünde bulundurulursa Kaddafi'nin yargılanışı, bölünmüş güçlerin bir olması için bir fırsat dahi sunabilirdi.

Bingazi'ye ordu kontrolü

2011 yılından bu yana otorite boşluğunun yaşandığı Libya'nın Bingazi kentinde çıkan çatışmalar sonucunda ölü sayısının gittikçe yükseldiği bildiriliyor. Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre Bingazi'deki hükümet yanlısı gruplara karşı 'onur savaşı' başlattığını duyuran emekli General Halife Hafter'e sadık hava kuvvetlerinin son hava saldırılarında, aralarında sivillerin de bulunduğu 9 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Son 5 günde hayatını kaybedenlerin sayısı 75'e ulaşmış oldu. El Arabiya televizyonu, Libya ordusunun, Bingazi kentinin tüm giriş ve çıkışlarını kontrol altına aldığını bildirdi.

Ülke ikiye bölündü

Kuzey Afrika'nın en büyük petrol üreticisi Libya'da tehlikeli bir bölünme yaşıyor. Ülke şu anda ayrı ordusu, başbakanı ve parlamentosu olan iki hükümete sahip. Bir tarafta, ülkenin batısında, başkent Trablus ve diğer şehirlerde kontrolü devralan Ömer el-Hasi başkanlığındaki 'Ulusal Kurtuluş Hükümeti'. Diğer tarafta ise ülkenin doğusunda İslam karşıtı politikacılar tarafından desteklenen Abdullah es-Sini liderliğindeki Tobruk hükümeti. Uluslararası tanınırlığı olan hükümet Tobruk'ta bir otelden faaliyet gösteriyor. Ülkede büyüme ve petrol ihracatı istikrarsızlık sebebiyle durmuş durumda.

Darbeci Hafter başrolde

Libya'nın zaten kırılgan olan dinamiklerini alt üst eden olaylar, Kaddafi'ye de darbe girişiminde bulunan Tuğgeneral Halife Hafter'in dönüşüyle hız kazandı. Geçtiğimiz mayıs ayında Hafter'in Zintan merkezli milis gruplarla ortaklaşa başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata merkezli devrimci gruplarla ortak hareket eden merkezi yönetim tarafından engellenmiş, ülkedeki silahlı güçler Trablus merkezli MGK'nın desteklediği Fecr Kuvvetleri ile Tobruk'taki Temsilciler Meclisi'nin desteklediği Hafter'e bağlı milisler şeklinde ikiye bölünmüştü.

KİM KİMİ DESTEKLİYOR

ABD'den yardım aldığı iddia edilen Hafter'e bağlı güçler şu anda Libya'nın en büyük ikinci kenti olan Bingazi'nin kontrolünü ele geçirmek için Ensarul Şeria örgütüyle çatışıyor. Hafter'in ABD'den lojistik ve hava desteği aldığı öne sürülüyor. Bunun sebebi olarak da Hafter'in Batılı sermayeye açık, 'laik bir Libya' geleceği sunması gösteriliyor. Trablus hükümeti, darbe girişimini Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri yönetimlerinin desteklediğini ileri sürerken, Hafter'i destekleyen Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, Fecr Kuvvetleri'ni Sudan ve Katar'ın desteklediğini iddia ediyor.

Yapılandırma yok

Brookings Enstitüsü'nün Ortadoğu Politika Merkezi Direktörü Tamara Cofman Wittes, 'Kargaşa sonrası bir ortamda sansasyonel bir duruşma, toplumsal hesaplaşma ve iyileşme için bir şans olabilir. Ama ayrıca yerel duruma ve nasıl yapıldığına bağlı olarak daha fazla kin ve kutuplaşma da katabilir' demişti Libya'nın son durumunu değerlendirirken. 'Kaddafi öldüğünde Libya'nın gerçekten huzur ve istikrara temiz bir geçiş şansı vardı' diyen Chivvis'e göre gerçek sorun, Libya'nın yeniden yapılandırılmasından kaçınılmasında yatıyor. Mayıs 2011'de hava saldırılarına başlayan NATO, 'Libya'ya müdahalede amacın Kaddafi'nin ölmesi olmadığını' savunsa da 'Kaddafi'yi indirmeye can atan' Batı hükümetlerinin Libya liderinin ölümünden sonra ülkenin istikrar kazanması için yardım eli uzatmaması dikkat çekiyor.