Sezai Keskin

Sezai Keskin

KADINLAR ÇALIŞMASIN (1)

KADINLAR ÇALIŞMASIN (1)

"Evlerinizde oturun." (Sure-i Ahzab, 33)

Yukarıdaki başlığa bakıp da ‘’memlekette amma kara cahil varmış’’ diyen çıkar mı? Hemi de çok…Peki beni de tanıyıp da ‘’40 tane ülke görmüş, uzun seneler Amerika ve İngiltere’de yaşamış ama hala yobaz kalmış’’ diyen çıkar mı? Say say bitmez... ‘’Biz kendisini aydın, entel, dantel bilirdik meğerse örümcek kafalı yobazın biriymiş’’ diyen, kum tanesi kadar... Bana zır deli, örümcek kafalı, gerici diyenler olabilir. Yılın geri zekalısı, aptalı ödülünü de layık görebilirler. Bunların hiçbiri önemli değil. Nasıl ki; bazıları "anneler çalışmalı, çalışın üretin" diyerek çalışma mesajı verebiliyorsa, çalışmayan anneleri sanki üretmeyen kategorisinde imiş gibi değerlendiriyor ve fikrini söylemiş oluyorsa bu satırların yazarı da "anneler çalışmamalı" derken de fikrini söylemesi mümkün olabilmeli; böylece ülke demokrasisine renk ve desen katsın. Nasıl ‘’Kadın çalışmalı, çalışmayan kadın tüketim kölesi ya da depresyonun pençesinde kıvranıyor’’ diyenler varsa, ideal olanı kadının ‘’çalışmamasıdır.’’ diyen ateşli taraftarlardanız. Zaten kadının eşine ve çocuğuna hizmeti de nafile ibadet hükmündedir.

 Aşk eri koca Sultan Yunus Emre’ye sordular:
 - ‘’Sana deli diyorlar’’
O da cevap verdi:
 - ‘’Rabbim bana kulum desin de varsın alem deli desin.’’
 Gayemiz çalışan annelere kendini kötü hissettirmek değil, herkese tercihlerinde saygı duyduğumuzu, burada daha çok tüm samimiyetimizle çocuklarımızın mutluluğu ve istikbalini göz önünde tuttuğumuzu belirtmeliyiz. Ne siz yanlış okudunuz, ne biz yanlış yazdık. ‘’Kadınlar çalışmasın!’’ dedik. Ama neden? Evvela kadınlar çalışsın ya da çalışmasın gibi bir toptancılık yerine bir mümin olarak önce ebedi hayatımız sonra dünya hayatımız için kar-zarar ilişkisine bakıp karar vermek gerek diye düşünüyoruz. Kadının çalışmasının kendine, ailesine ve topluma faydası ya da zararı nedir? Getirdikleri ve götürdükleri nelerdir? Mevzuya ısınmaya buradan başlayalım. Önce çalışan kadınları gruplara ayıralım.

1. Hayat şartlarının ağır olması sebebiyle istemese de ihtiyaçtan çalışmak zorunda kalanlar. Kim bunlar? Ailesinin maddi sıkıntısı yüzünden çalışmak zorunda olan genç kızlar, eşinin kazancı ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen evli kadınlar, eşinden ayrılmış çalışmak zorunda olanlar.


2. Kadın doğum doktoru, ebe- hemşire, anaokulu öğretmeni, psikolog, dini ilimler alanında onlara ihtiyaç olunduğu için çalışanlar.


3. Maddi ihtiyacı olmadığı halde çeşitli sebeplerle keyfi çalışanlar.
 

a) “O kadar okudum, çalışayım da boşa gitmesin.” diye düşünen kendini çalışmak zorunda hisseden üniversite mezunları.
 

b) Toplum içinde değer görme isteği olan mevki, makam, statü için çalışanlar.
Toplum kariyer yaparken evlilikleri biten paralı, yalnız ve mutsuz kadınlarla dolu.

 

c) Boşanırsam ortada kalırım kaygısı ile çalışan garibanlar. Böyle düşünenlerin başına düşündükleri genellikle gelir.
 

d) Ev işlerini sevmeyip dışarıda çalışmayı daha rahat bulduğu için çalışanlar.
 

e) “Senin için dünyanın masrafını ettik, çalış da boşa gitmesin.” diye düşünen, maaşı

geçimlerine yettiği halde lüks hayat uğruna haydut erkeklerin çalışması için baskı yaptığı kadınlar.

f) Kocadan para istemek zorunda kalmamak, daha rahat harcama yapmak için çalışanlar. Çalışan ya da çalışmaya niyetli bir kadın şu soruyu kendine sormalıdır? Çalışmam gerekiyor mu?
İhtiyaç mı lüks için mi çalışıyorum?” Meseleye doğru pencereden bakmak üzerine yoğunlaşmadıkça; kapının tokmağına odaklanmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Kapıyı açalım ve içerisini görelim.

Devam edecek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi
SON YAZILAR