Kasırga'nın alıkonulmasıyla ilgili dava sanık avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davaya sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edildi.
Kasırga'nın alıkonulmasıyla ilgili dava sanık avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davaya, sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi kampüsü içindeki mahkeme salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, sanık yakınları ile taraf avukatları katıldı.

Sanık Süleyman Selek'in avukatı Suna Kurt, müvekkilinin emir komuta zinciri içinde hareket ettiğini, suç işleme kastının bulunmadığını savundu. Müvekkilinin Kasırga'yı tanımadığını, FETÖ ile de ilgisinin bulunmadığını ileri süren Kurt, bu göreve seçilmesinin nedeninin bugüne kadar verilen tüm görevleri sorgusuz yerine getirmesi olduğunu iddia etti.

Sanık Güven Kiper'in avukatı Özay Arıkan ise isnat edilen suçların kasıtla işlenebileceğini, müvekkilinin ise suç işleme kastının bulunmadığını öne sürdü. Eylemin önceden planlandığını ifade eden Arıkan, müvekkilinin planlama aşamasında bulunmadığını, planlayanlar tarafından araç olarak kullanıldığını kaydetti.

Sanık Fevzi Şimşek'in avukatı Fatih Dönmez de müvekkilinin koruma tatbikatı yapılacağının söylenmesi üzerine olay yerine gittiğini ancak Kasırga'ya yönelik herhangi bir fiilinin bulunmadığını savundu. Şimşek'in FETÖ ile uzaktan yakından bağı olmadığını iddia eden Dönmez, olayı anladığında bulunduğu yerden uzaklaşmak istediğini, olay sırasında kimseye emir vermediğini söyledi.

Dönmez, Şimşek'in olay sırasında üzerinde silah dahi bulunmadığını, burada sanık değil tanık olarak dinlenmesi gerektiğini ileri sürdü.

Sanık Muhsin Kutsi Barış'ın avukatı Kübra Kiriş de müvekkilinin farklı bir soruşturmada da yargılandığını söyledi. İddianamedeki suçlamaların soyut varsayımlara dayandığını ileri süren Kiriş, duruşmalarda dinlenenlerden hiçbirinin "Ben Muhsin Kutsi Barış'tan emir aldım" demediğini iddia etti.

Kiriş, müvekkilinin birtakım düşüncelere, beyanlara dayanılarak suçlandığını savunarak, ceza hukukunun beyanlarla yürüyemeyeceğini belirtti.

Duruşmaya ara verildi.