Mehmet Portakal

Mehmet Portakal

KİREÇLENME TEDAVİSİ & ÖNERİLER

KİREÇLENME TEDAVİSİ & ÖNERİLER

Kireçlenme ya da tıbbi adıyla osteartrit en sık görülen eklem hastalığıdır. 20’li yaşlardan itibaren eklemlerde; kullanmaya bağlı olarak kireçlenme başlar ve zamanla ilerleyerek 40’lı yaşlarda belirtilerini gösterir. Şikayetler kadınlarda, erkeklere oranla daha sık görülür. Kireçlenme, ağrıya ve eklemlerde hareket güçlüğüne neden olur. Sıklıkla bel, diz, ayak bileği, kalça eklemi gibi yük altında çalışan eklemlerde olsa da omuz, dirsek, el bileği, el eklemleri hatta çene ekleminde de görülebilir.

Yaşlanan bedenimizde ömrünü tamamlayan veya yaralanma neticesinde ölen hücreler çoğunlukla yerini yenilerine bırakırlar. Fakat eklem kıkırdağı yenilenme potansiyeli olmayan bir dokudur. Hastalığın seyri ve buna paralel olarak daralan eklem mesafesi, eklemi oluşturan kemiklerin birbirine yakınlaşmasına neden olur. Eklemi oluşturan kemiklerin yakın temas ve sürtünmesi ağrı ile belirti verir. Dökülen kıkırdak dokusunu ortamdan uzaklaştırmak için iltihap ve şişlik meydana gelir. Bu dönemi eklemden gelen kıtırtı (sürtünme sesleri), şişlik ve şekil bozukluğunun oluştuğu dönem takip eder. Topallama ve ağrı sebebiyle değişik yürüyüş şekilleri oluşur. 

Ağrı hareket sonrası ve akşama doğru artar. Eklem sertliği ise, dinlenme ile birkaç dakika içinde geçer. İlerlemiş hastalarda ağrı çok şiddetli ve sürekli hale gelebilir. Bu durumda ağrı dinlenmeyle ya da gece azalmaz. Hatta ağrı o kadar şiddetlenir ki, tutulan ekleme göre, ayakkabı giymek gibi normal gündelik işleri yapmak bile güçleşebilir. Örneğin dizi tutan kireçlenme, merdiven inip çıkmayı ya da oturup kalkmayı, çömelmeyi zorlaştırabilir. Belirtiler genellikle zaman zaman hafifleyip zaman zaman artarak haftalar ve aylarca sürer. Bazı insanlarda egzersiz yapmak ve yorucu fiziksel aktivite şikayetleri artırırken, bazılarında ise yağışlı havalar, ağrı ve sızılarda kötüleşmeye sebep olur.

KİREÇLENME TEDAVİSİ

Kireçlenme tedavisinde, ağrı kesici diye tabir edilen nonsteroid antienflamatuar ilaçların yanı sıra; eklem içi enjeksiyonlar, sıcak-soğuk uygulamalar, ağrı kesici akımlar, kas programları, egzersizler, tedavi masajları, ozon – oksijen terapisi, PRP ve termal su - kaplıca tedavileri de uygulanmaktadır. Ancak, unutulmamalıdır ki, kireçlenmede uygulanan ana tedavi fizik tedavidir. Kireçlenmede önemli olan, eklemi bozulmadan koruyucu tedaviye almaktır. 40 yaşından sonra, düzenli olarak fizik tedavi uzmanının kontrolü altında olmak; tüm eklem, kemik ve kasları korumak ve vücuda sağlıklı bir şekilde yaşlanma hakkı tanımak açısından önemlidir. Fizik tedavi uygulamalarında amaç lokal veya genel ısı ile eklem kanlanmasını artırmak, dokuların beslenmesini sağlamak, tutuklukları gidermek ve eklem hareketini kontrol eden kasların kuvvetlendirilmesine olanak sağlamaktır. Bu uygulamalar ayrıca, vücuda zarar vermeden ağrı faktörünü azaltmaya veya ortadan kaldırmaya da imkan verir.

Eklem kireçlenmesi tedavisinde egzersizin önemi büyüktür. İyi hareketin yapılabilmesi için kas kuvveti ve kabiliyeti ile eklem hareketliliğine ihtiyaç vardır. Bu durum, hastaların kas kuvvetlerinin ve eklem hareketlerinin değerleri saptanarak, potansiyellerine uygun ve yeterli düzeyde hazırlanan egzersiz programlarını uygulamakla mümkün olabilmektedir.

Çok ileri derecedeki kireçlenme vakalarında cerrahi tedaviye başvurulur. Burada önemli olan nokta, operasyon öncesi ve sonrası fizik tedavi uygulanmasının ne kadar önemli olduğunun bilinmesidir.

 HASTALARA ÖNERİLER

Kireçlenmesi olan kişiler, aşırı ve ani hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Obez (aşırı şişman) hastalarda ekleme binen yük fazla olduğu için, uzman hekimlerden oluşan bir ekip kontrolünde kilo vermeleri, egzersizler sırasında kas ve eklemlerini zorlayıcı hareketlerden kaçınmaları gerekir. Hastaların, yanlış hareketler yapmamaları ve eklemlerini doğru kullanmaları için eğitilmesi oldukça önem taşır. Ayrıca; yüksek topuklu ayakkabılar, eklem üzerine binen yükü artırdığı için, kireçlenme hastalarının topuklu ayakkabı giymeleri de sakıncalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Portakal Arşivi
SON YAZILAR