Prof. Dr. Önder Kutlu

Prof. Dr. Önder Kutlu

KONYA ÇEVRE DÜZENİ ÇALIŞTAYI

KONYA ÇEVRE DÜZENİ ÇALIŞTAYI

6360 sayılı kanunla Büyükşehir belediyelerinde yapılan düzenlemeler, bu birimlere pek çok yeni mükellefiyetler getirdi. İl düzeyinde çevre düzeni planı yapma zorunluluğu bu konuda önemli başlıklardan biridir. Planlı kentleşme, planlı kalkınma ve planlı yönetim ilkesi gereği düşünülen bu görev tüm paydaşlarının katıldığı bir ortamda yapıldığında daha anlamlıdır.

Bu kapsamda Konya Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günleri bir çalıştay düzenledi. Belediye’nin planı yapmak üzere anlaştığı şirketlerin yetkililerinin yaptığı sunumla başlayan programda, farklı kesimlerden katılımcılar, şirket yetkililerince ortaya konulan çerçevede, görüşlerini ifade ettiler.

 Programla ilgili gözlemlerim şu şekilde:

Program başarılı bir şekilde yürütüldü. İmar ve Şehircilik Daire Başkanı’nın çalıştay boyunca bir aşağı, bir yukarı koşuşturması ve netice almak için çabalaması tüm katılımcılar tarafından takdir edildi. Belli ki Nurullah Osmanlı, çalıştaydan elde edilecek bilgilerin önemli olduğuna inanıyor; faydalı neticeye ulaşmak için çabalıyor.

Çalışmalar üç grupta, eş zamanlı olarak sürdürüldü: Bölgesel yerleşim deseni, Bölge ve kent ekonomisi ve Çevre ve doğal kaynak kullanımı. Başlıklara belki yenileri eklenebilirdi; ama önemli olanın içerik olduğu sonucundan hareketle bu başlıkların yeterli olduğunu ifade etmemiz gerekir. Bölge ve kent ekonomisi başlıklı grupta ben de görüşlerimi ifade ettim.

Burada özellikle ifade edilmesi gereken nokta şudur: Konya Büyükşehir Belediyesi, yeni dönemde İl Özel İdaresi tecrübesinden azami derecede faydalanmalıdır. Orada tartışılan konuların tamamı 2005 yılından beri, yani 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu döneminde Konya İÖİ’nde tartışıldı. O tartışmalara, 2005 yılından kapandığı tarihe kadar bizler de davet edilmiştik. Tüm paydaşların katıldığı son derece verimli toplantılar, Konya’da ‘birlikte çalışma’ kültürünün gelişmesinde çok önemli kilometre taşları oldu. Hiyerarşi ve rütbe ayrımı olmadan, tüm Konyalılar bu toplantılarda görüşlerini beyan ettiler. Bu tartışmalar belki medyaya yansımadı ama katılımcıları çok değerli katkılar sundular.

2005 sonrası, benim de zevkle şahit olduğum dönemde Özel İdare bürokratları ve İl Genel Meclisi üyeleri başarı ve özveriyle çalışmalarını sürdürdüler. Yapılan onlarca akademik çalışma Konya İl Özel İdaresi’nin çok başarılı olduğu yönünde sonuçlara ulaştı. Tebrik ve teşekkürü fazlasıyla hak ediyorlar. Bu dönemde Ali Selvi başkanlığındaki Meclis görevini başarılı bir şekilde yürüttü. Ak Partili ve diğer partilerden meclis üyeleri çok çalıştılar. Uyum içinde görevlerini tamamladılar. Bürokratlar çok önemli katkılar sağladılar. Konya Büyükşehir Belediyesi yeni dönemde onların tecrübesine mutlaka ve daha fazla başvurmalıdır.

Açılış sunumundan hemen sonra belediye bürokratlarının gözden kaybolmasını, bazı katılımcılar fark ettiler ve ‘galiba katılımcıları etkilemek istemedikleri için çalıştayı terk ettiler’ şeklinde yorumladılar. Önemli olan tabii ki içerik. İyi planlanan çalıştayların her zaman değerli neticeler ürettiğine inanmışımdır. Çalıştay şeklindeki, yani katılımcıların görüşlerini serbestçe ifade edebilecekleri, toplantıların ve planların faydaları ortada.

Muhteviyat konusundaki tartışmalar da zikre değer. Mesela, Konya şehir merkezi içinde kalan, yoğun yerleşim yerlerinin tam da ortasında bulunan Eski, Karatay ve Meram sanayileri gibi sanayi sitelerinin uygun yerlere taşınması öncelikli adımlardan biri olmalıdır. Cumartesi yağan yağmurdan sonra bu sanayiler yine gündeme geldi. Kış aylarında zaten gündemden hiç düşmüyorlar. Buralarda sobalarda yakılan yanık yağlarının tüm gökyüzünü nasıl kapladığını tüm Konyalılar bilir. Bilmeyenler tüm kış boyunca, bu gözle buralara bir baksınlar.

Sunumlarda ifade edilen ve yadırgadığım iki tespit konusunda yorumu okuyucularıma bırakıyorum. Birisi Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin diğeri de Gödene TOKİ’nin yer seçiminin yanlış olduğu hususları. Bunlara hiçbir surette katılmıyorum. ‘Yanlış’ olarak ifade edilen iki karar da Meram’da. Karatay’da Adliye, KTO Üniversitesi, Şehir hastanesi yapılabiliyor, Selçuklu’da stadyum, muhtelif hastaneler ve Bilim Merkezi yapılabiliyor ama Meram’a üniversite veya TOKİ yapılamıyor. Son derece yanlış bir tespit. Bu kararlar bildiğim kadarıyla Konya’daki belediyelerin ve kamu kurumlarının muvafakati ile alınmıştı?  Kanaatimce Meram’a daha çok kamu tesisi kazandırılmalıdır. ‘Şehrin siluetini’ bozma iddiası gerçek dışı. Sonra, TOKİ Gödene zemini son derece sağlam, ‘harman yerine’, ekilip-dikilmeyen bir alana inşa edildi. Üniversite yine aynı şekilde. Ulaşımla ilgili gerekli adımlar atılıp, düzenlemeler yapıldıktan sonra Türkiye’ye örnek bir kampus ortaya çıkacak. Yerleşim planını bildiğim için, tamamlandığında kampusun Konya’ya çok önemi bir artı değer anlamına geleceğini söylemem gerekiyor.

Çevre düzeni çalıştayı önemli bir etkinlikti. Planı yapacak olanlara yeteri kadar ‘malzeme’ çıkmıştır. Daha önceki yazılarımda da altını çizdiğim gibi, 6360 sayılı kanun çok farklı bir mantık getirdi. Tüm paydaşların katılımını ve desteğini sağlamak en önemli husus. Yapılan çalışma Konya’nın planlanması. Yoksa çalışma, hizmetleri ve hizmeti sunacak organizasyonu yani ‘belediyeyi’ planlamıyor. Oysa dünyadaki genel eğilim hizmetler ve sunumunu gerçekleştirecek örgütsel yapının yine iç ve dış paydaşlar tarafından planlanması şeklinde. Bu bir nevi kendini ‘tartıştırmak’ anlamına gelir. Tartışılmaktan korkmayan, özgüveni yüksek kurumlar ve siyasetçiler hep ‘büyük’ oynamış ve hep ‘en iyiye’ talip olmuşlardır.

Yeni Türkiye anlayışı ‘beraber yönetmeyi’, ‘beraber yürümeyi’ gerektirir. Katılımcılığı sağlamadan, ‘beraberce’ yönetmeden ve toplumun farklı kesimleri tarafından ifade edilen boyutları dikkate almadan başarılı yerel yönetimden bahsedemezsiniz. Hizmetlerinizi ‘nasıl ve kimlerle planlıyor, kimlerle sunuyorsunuz’ konuları en az sonuç kadar önemlidir. Yoksa birilerinin ‘lütfetmesi’ ile sunulan hizmetler ‘gerekli’ olsalar bile ‘en iyi hizmetler’ olmayacaktır. Geçenlerde Meram Belediyesi tarafından uygulanan halkoylamasını bu anlamda önemsedim.

Konya gibi gelişmişlik farklarının yüksek olduğu şehirlerde katılımcılık çok daha önemli hale geliyor. Dünyadaki genel eğilim katılımın ötesinde, beraber yönetme şeklinde. Yani ‘katılmak’ yeterli değil. Zira katılım, katılıma müsaade edenin sınırlarını belirlediği bir şey. Ama ‘beraber’ yönetmek, kararların iki tarafın ortak iradesi ile alınmasını gerektiren bir durum. Böyle olunca da katılımdan istenen netice alınamıyor.

Bu türden çalıştayların önümüzdeki dönemde devamını arzu ediyoruz. Ama sadece belediyelerde değil, tüm kamu hizmeti sunan kurum ve kuruluşlarda da. Sivil Topluma daha fazla alan açılması gerekiyor. Selçuklu Belediyesi için yaptığımız bir çalışmada bir engelli derneği yöneticisinin sözleri tüm belediyelere rehber olmalıdır: ‘Hizmetler en dezavantajlıya göre planladığı zaman tüm toplumun ihtiyacını kesinlikle karşılar’. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının talebi üzerine önümüzdeki dönemde bir Kurumsal Kapasite Geliştirme Master Çalışması yürüteceğiz. Bu çalışmada da tabii ki mantığımız daha önce yaptıklarımızla aynı olacak: ‘Birlikte yönetim’. Bu sayede kurum kendini tanımakla kalmayacak, teşkilatını ve hizmetlerini daha iyi planlayabilecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi
SON YAZILAR