Konya mutfağına Uygur lezzeti

2015 yılında Doğu Türkistan’dan ailecek Türkiye’ye gelerek Konya’ya yerleştiklerini belirten Uygur Mutfağı işletmecisi Ahmet Abdulhamit, “Bu sene Mart ayına kadar Büsan Sanayi Sitesi’nde dış ticaretçi olarak çalıştım. Bir taraftan da Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Konya’da Uygur aileleri sayısında artış yaşandı. Doğu Türkistanlılar olarak Çin uyruklu oluyoruz. Uygur Özerk bölgesi diyoruz. Uygur mutfağı ve Uygur yemekleri Çin’in bölgelerinde çok meşhurdur. Uygurlular olarak çok eskiye dayanan yemek kültürümüz vardır ve çok lezzetlidir. Orta Asya ve Çin’deki insanların seve seve yedikleri yemeklerimiz var. Ondan dolayı Mart ayında bir restoran açma düşüncem oluştu. Burada fikrimizi gerçekleştirdik. Mekanımızı açalı 3-4 ay oldu. Yavaş yavaş buradakilere tanıtıyoruz. Bir taraftan da Uzak Doğu’dan gelen turistlerimizi ağırlıyoruz. Konya’da turistler akşama fazla kalmıyorlar. Mevlana’yı ziyaret ettikten sonra öğle yemeğini yiyorlar ve buradan ayrılıyorlar. Bizim de amacımız Konya’da turistlerin fazla kalmasını sağlamaktır. Onlar bizim yemeklerimizi çok seviyorlar. Konya’ya gelip, iç Anadolu Bölgesi’nde kendi kültürlerine uyan böyle yemekleri yemek onları mutlu ediyor. Bu doğrultuda restoranımızı açtık. Gayet mutluyuz.” şeklinde konuştu.

TÜM YEMEKLER UYGUR MUTFAĞINA AİT

Tüm yemek ve tatlılarının Uygur mutfağına ait olduğunu dile getiren Ahmet Abdulhamit, “Tüm aşçılarımızı İstanbul’dan Uygur ailelerinden getirdik. Mutfağımızda diğer milletten kimseyi kullanma imkanımız yok. Çünkü onların yemek kültürü farklı. Bütün yemeklerimizi Uygur aşçılarımız yapıyor. Menümüzde 55 çeşit yemek var. 25 çeşit geleneksel Uygur yemeklerimiz ve 30 çeşit Uzakdoğu kültüründen bize gelen ve yüksek ateşte kavrulan kavurmalı yemeklerimiz mevcut. Geleneksel Uygur yemekleri Türk kültürüne ve mutfağına daha yakın. Çorbalar, el yapımı hamurlu yemeklerimiz, pilav çeşitlerimiz, kıymalı yemeklerimiz mevcut. Örneğin havuçlu, etli Uygur pilavı var. Hamur işlerimiz, makarnalarımız Türk yemeklerine benziyor. Türkiye’deki makarnalara benzeyen Leğmen diye bir yemeğimiz var. Tamamen el yapımı. Zaten pazardan almak gibi bir durumumuz olamaz. Sadece makarna değil tüm yemek malzemelerimizi, hatta soslarımızı bile hazır satın almayız. Hepsini kendimiz mutfağımızda yapıyoruz. İkinci çeşidimiz olan yüksek ateş yemeklerinden kavurmalı yemekler, sebze ve etleri karıştırıp kazanda kavuruyoruz. Hatta bunu yapmak için özel ocaklar getirttik. Bunlar normal ocaklarda yapılamıyor. Uzakdoğu’dan bir ocak getirtip ustalara aynısını yaptırdık. Bu yemeklere yüksek ateş gerekiyor. Baharatlarla çok lezzetli oluyor. Örneğin Türkiye’nin balığı çok güzel. Hem de Türkiye denizlerle çevrili olduğu için balık çeşidi çok fazla. Ama burada balığı pişirme şekli de çok basit. Türkiye’de yağda kızartma ya da ızgara yapma gibi çeşitler var. Uzakdoğu’da balığı çok farklı pişirme şekilleri var. Önce yağda kızartıp sonra baharatlı sosla demleniyor. Kaynatıp pişiriyoruz. Çok lezzetli oluyor.” İfadelerini kullandı.

TAZE YEMEK VE ANINDA SERVİS

Yemeklerin her zaman anında yapılıp taze olarak servis edildiğini söyleyen Abdulhamit, “Yemeklerimizin bir özelliği de her zaman taze hazırlanır. Hiçbir yemeğimiz önceden yapılıp bekletilmez. Anında yapılıp servis edilir. Elbette misafirlerimizi bekletmiyoruz. Ocaklarımız yüksek ateşte pişirdiği için hemen servis edebiliyoruz. Et işinde çok dikkatliyiz. Orta Asya taraflarında kuzu gibi hayvanların besiciliği çok olduğu için et konusunda tecrübeliyiz. Ben 46 yaşındayım. Şuana kadar hep tüm kuzuyu kestirip yerdik. Bizde parça et alıp yiyen çok olmaz.  Kasaplarımızın önünde kuzular olur. Müşteri kuzuyu direkt satın alır. Kestirir ve tüm ete sahip olur. Ben de burada hep et işinde aynısını yapıyorum. Çumra’da kestirip getiriyorum. Tüm et yemeklerimiz güvenlidir. Bir restoranda malzeme çok önemlidir. Sahte veya iyi olmayan malzeme karıştırdığınız zaman kâr edebilirsiniz ama insan sağlığını bozarsınız. Ondan dolayı et yemeklerimiz de güvenle tüketilebilir.” dedi.

HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER