Dr. Ramazan Tuzla

Dr. Ramazan Tuzla

Konya ulaşımının ulaşamayacağı hedefler

Konya ulaşımının ulaşamayacağı hedefler

Yol medeniyettir. Medeniyet, yollar sayesinde yılları geride bırakır ve birikir.

Yol yapımına yanlış yoldan başlanırsa, doğru varış noktasına ulaşmanın imkânının olmadığını kundaktaki bebekler bile bilir.

Bunu, yol yapımında sorumluluğu olanların bilmesi, “geçmişi kadar ihtişamlı bir şehri geleceğe hazırlıyoruz” iddiasıyla yola çıkan birilerinin laflarının laf-ı güzaftan ibâret olmaması için önemlidir.

Evet, Konya’mızdan bahsediyoruz ve trafikten çıkabilirsek, bir çay ocağında hasbihal edeceğiz.

Çaylar şirketten…

Yol yapımında zorlanmayacak illeri sayacak olursak, Konya bu illerin en başında gelir. Ufuk çizgisi kavramını, Konya gibi yaşayarak kavrayan başka bir il yoktur.

Peki, gerçekten yol yapımında Konya en az maliyete katlanacaksa, en hızlı ve en güzel yolları Konya’dan beklememiz gerekmez mi?

Lâ edri: Çok beklersin!

Son 3-4 seneye gelinceye kadar Konya’da trafik sorunundan pek söz edilmiyordu. Uzun süre İstanbul’da yaşamış biri olarak bazen düşünürdüm, yollarımızdaki trafik İstanbul’daki gibi olsa ne yapardık, diye

Düşünmez olaydım...

Konya’mızda trafik öyle hâle geldi ki, bir ışıkta neredeyse üç nöbet beklemek zorunda kalmaya başladık.

İstanbul’da bile üç nöbet kabul edilebilir bir durum değilken, Konya’mız bu durumu kanıksamış haldedir.

Bu duruma nasıl ve niye geldik?

Bu duruma gelmemizde şahsımın üç dönemdir oy olarak verdiği desteğin büyük bir payının olduğunu biliyorum.

Mâsumiyetinden dolayı burayı geçelim.

Asıl mevzu, ufuk çizgisinin hayat bulduğu Konya’mızda, ufuktan bihaber olanların ufka melül melül bakışlarıdır.

Şehir planlaması, yolmak değil yollar esas alınarak yapılmalıdır ve imkânlar yol için yani medeniyet için seferber edilmelidir.

2015’li yıllarda 1990’lı yılların hedefine ulaşmak için insanların çilesine çile eklemek, köhne raylara süslü tramvaylar yerleştirmek ve slâytlarla en akıcı trafik algısını oluşturmaya çalışmak, medeniyete katkı olmasa gerektir.

Medeniyete katkı düşünülüyorsa, zaten betonlaşmış şehrimizi metal yığınları ile kirletmek değil, yer altına döşenecek raylarla bir nebze de olsa bu şehre nefes aldırmak çözüm olarak görülmelidir.

Yatırım maliyeti, medeniyet tasavvurunda ön planda tutulacak olursa, yatmanın maliyetine de ilimizin yetki sahipleri katlanmak zorunda kalacaklardır.

Yedi tepeli İstanbul’un altı örümcek ağı gibi metro raylarıyla örülürken, değil tepeyi kaya parçasını bulmakta zorlandığımız Konya’mızda hâla 90’lı yılların teknolojisinden medet ummak, ufuk fakirliğinden öte bir tâlihsizliktir.

Medeni toplumlar, mâdeni cesâreti değil medeni cesâreti olan bireylerle inşâ edilir.

Medeni toplumların en önemli özelliği, zaman planlamasını yapabilmeleridir. Bunu da şehir planlamasını iyi yaparak mümkün hâle getirmişlerdir. Öngörülebilir bir gelecek zaman, boşa gitmeyen anlar olarak toplumun kazanç hanesine yazılmaktadır.

Yolun ve yolculuğun çaldığı zamanların telâfisi mümkün değildir. İki saatini köhne tramvayda yolda geçirmek zorunda kalan bir öğrencinin zaman planlaması, kendini kandırmaktan öteye gidemez.

Şunu da söylemeden geçmeyelim:

Ne tesâdüf ki, birçok yol yapımından sonra başka bir ihâle o yolun kazılması için yapılmaktadır. Ray döşenen yollar, daha dün asfaltı atılan yollardır ve o yollara harcanan paralar para değil gazete parçalarıdır gâliba. Kasıt ummuyoruz ama gafletin olmadığını da kimse söyleyemez.

Kamu malı harcanırken, kılı kırk yarmak gerekir, kuruşu milyar değerinde harcamak gerekir. Daha dün yapılmış bir asfalta bugün kepçe vurmak, bu milletin kalbine saplanan bir hançerden farksızdır.

Bu milletin kıymetini harcamaktan çekinmeyenlerin harcanacağı gün çok uzak değildir.

Hedefine ulaşmış bir Konya ulaşımına biz ulaşamayabiliriz ama temennimiz torunlarımızın “çiçek bir Konya”da yaşamasıdır.

Yolumuzu kaybetmemek temennisiyle…

Duânızı eksik etmeyin efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi
SON YAZILAR