Küçücük yüreğine tesbih tanelerini sığdırdı

Ankara’da yaşayan 11 yaşındaki Yusuf Yıldırım ilk olarak babasının tesbih merakını fark etmesiyle tesbih alım satım işine başladı. İki yıldır bu işi yaptığını söyleyen Yusuf Yıldırım, ilk olarak fuarlarda gördüğü tesbih satıcılarından esinlendiğini ifade etti.

“İNTERNET ÜZERİNDEN SİPARİŞ VERENLER DE VAR”

 Küçük yaşta babasının tesbih merakını fark eden Yıldırım, “ Babamın tesbih koleksiyonu vardı. Teşbihinin püskülü çıkmıştı onu yapayım derken bu işe merak saldım. İki yıldır bu işle uğraşıyorum. Teşbih piyasasını takip edip bu tesbihlerin alım satımını yapıyorum. İnternet üzerinden de sipariş verenler oluyor. Konya Ankara ve çeşitli fuarlara katılıyorum. Bundan sonra da bun konuda daha çok geliştirmek istiyorum kendimi.” şeklinde konuştu.

“ULUSLARARASI HELAL FUARINA DAVET EDİLDİM”

Bütün bu tesbih fuarlarına katılıp kendisini bu konuda daha çok geliştirmek istediğini vurgulayan Yıldırım, “Fuarlarda gördüğüm tesbih satıcılardan esinlendim ve acaba bende yapabilir miyim diyerek bir araştırma yaptım. Bilgisayar oyunlarına ayıracağım zamanı tesbih araştırmalarıyla geçirdim. Evimde bulunan bazı tesbihlerin püsküllerini tamir etmekle başladım. Daha sonra sosyal medyada tesbih çeşitlerini öğrenmeye başladım. Kışın hafta sonu ödevlerimden zaman buldukça yöresel fuarlarda tesbih tezgahı açtım. Özel müşterilerim oldu. 2017 Uluslararası Helal Fuarına davet edildim. Daha sonra Ankara, Konya, Antalya, Malatya, Mersin gibi şehirlerde fuarlara katıldım. İlgi oldukça yoğundu.” ifadelerini kullandı.

“BENİ TEST ETMEK İSTEYEN ÇOK KİŞİ OLDU”

Çoğu insanın böyle bir işi küçük bir çocuğun yapabileceğine inanmadığını aktaran Yıldırım, Beni test etmek isteyen çok kişi oldu. Her geçen gün tesbih hakkında yeni bilgiler öğrenme çabam sayesinde bu konuda sıkıntı yaşamadım. Tesbih meraklılarının bilgi ihtiyacına cevap olabilmek için ‘dert çekme tesbih çek’ isimli kitabımı çıkardım ve bu kitabı da araştırma ve gelişmelerimin sonucunda size sunmaya karar verdim.” dedi.

“TESPİH DEĞİL TESBİH”

Tesbih kelimesinin dilimize Arapçadan geldiğini ve doğru yazımının tespih değil de tesbih olduğunun bilgisini veren Yıldırım, “Saymak sayarak anmak anlamlarına gelir. Var olduğu kabul edilen Allah’ı ululamak anmak, onu tüm eksik ve kusurlardan tenzih etmek anlamını da taşır özünde, ayırmak yüceltmek manasına da gelir aynı zamanda. Her bir tesbih tanesi, bir kez anmak demektir yani. Bilimin teşbih çekmeye bakış açısı da biraz farklıdır. Bilim adamları stres halinde çalışan insanların baskı altında tutulduğunu, bunun sonucunda da sinirlerinin yıprandığını ve beynimizi rahatlatmak için ya da diğer şeylere yönlendirmek için tesbih çekildiğini söyler. Bunun da sağlık açısından etkili ve faydalı olduğunu belirtirler” diye konuştu.

“TESBİH OSMANLI’DA BİR KİMLİKTİ”

Tesbihin oldukça fazla çeşidinin olduğunu kaydeden Yıldırım, bunları da ağaç, fosil, değerli taş, hayvansal gibi gruplara ayırmanın mümkün olduğunun da altını çizdi. Osmanlı’da tesbih kullanımının önemine dikkat çeken Yıldırım, “Osmanlı da teşbih bambaşka bir hal almaktadır. Tesbih bir nevi Osmanlı da bir kimlikti. Tesbih ile bir kişinin ne iş yaptığı veya hangi tasavvuf kolunda ne konumda bilgili hangi kademede olduğunu rahatça öğrenebilirdiniz. Günümüzde tespihlerin kullanımı eskiye nazaran daha farklı bir hal almıştır. Şimdilerde teşbih kullanımı kişisel kullanımda şifa verici özelliği ile de kullanılmaktadır.” diye konuştu. Osmanlı’da kuka tesbihin önemli bir değerinin olduğunu öne süren Yıldırım, bu tesbihin anti bakteriyel bir özelliğinin olduğunu ve hatta o dönemlerde elinde kuka tesbih bulunmayan hekimi saraya almadıklarını belirterek sözlerine son verdi.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ