Oktay Aksu

Oktay Aksu

KÜRT MESELESİNE İSLAMİ ÇÖZÜM ÇALIŞTAYI

KÜRT MESELESİNE İSLAMİ ÇÖZÜM ÇALIŞTAYI

7-8 Mart 2015 tarihlerinde Diyarbakır’da; İslami sivil toplum kuruluşlarından, cemaat ve camialardan, medrese âlimlerinden, manevi önderlerimizden, 3500 STK bileşenini temsilen 600 civarında delegenin katılımıyla Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı yapıldı. Çalıştayın doğudan batıya, kuzeyden güneye Anadolu’nun her yerinden, medrese geleneğinden, tarikatlardan ve modern dönem  İslamcı oluşumlardan katılımcıları bir araya getirmesi  ile bu toprakların tarihinde bir ilk olarak tarihteki yerini aldı.

            Çalıştay’ın isminden hareketle şüphesiz  ilk akla gelen yargı, biraz geç kalındığı. Fakat sunumları dinledikçe çözülmesi gereken ciddi problemler olduğu ve hiçbir şey için geç olmadığı sonucu ortaya çıktı.

            Cumartesi günü sabah oturumunda Kürt meselesinin tarihi ve durum tespitine yönelik sunumlar ağırlıktaydı. Kürt kimliğinin inkarı nedeniyle çekilen acılardan kesitler dinledik. Prof. Ahmet Ağırakça’nın ilkokulda Kürtçe konuşmama kolu, Arapça konuşmama kolu  vardı. Ben Kürtçe konuşmama kolu başkanıydım sözleri, dinleyiciler arasından bir ihtiyarın ilkokula başladığımda Türkçe bilmiyordum, bugün bu salonda Kürtçe sunum yapılıyor ve ben hiçbir şey anlamıyorum serzenişi…

            Cumartesi öğlenden sonra ve Pazar günü ise çözüm sürecinde gelinen noktada eksik ve hatalar ve islami kesimin talepleri somut olarak ortaya konmaya çalışıldı.

            Kürt meselesinin sadece Kürt kimliğinin tanınması ve silahların bırakılmasına indirgenmesinin gerçek bir çözüme ulaşmayı engelleyeceği, sadece PKK-HDP nin muhatap alınmasının seküler taleplerin ötesinde Müslüman Kürt halkının bir çok sorununu erteleyeceği  yada çözümsüz bırakacağı, PKK-HDP nin  Kürt halkının tamamını temsil etmediği, kalıcı bir barış için islami kesimin masada olması gerektiği  önemli başlıklardı.

            PKK- HDP hareketinin Kürt siyasi hareketi olarak tanımlanmasının yanlışlığı, militarist Kürt hareketi gibi bir tanımın daha doğru olacağı ifade edildi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtlerin sisteme itirazları İslam orijinli iken ve halen de Kürt halkı çok dindar bir halk iken PKK nın nasıl ortaya çıktığı ve başarılı olduğu üzerinde duruldu. Bu bağlamda 1998 de  Amerika’da  G. Fuller ve Barkey’in yayınladığı Türkiye’nin Kürt sorunu isimli rapor ve 2008 de Emre Uslu imzalı  Kürt siyasal kimliğinin dönüşümü isimli tez, Uslunun Kürt Hamas’ı mümkün mü ? sorusunu sorması  ve mümkün olmaması için alınması gereken tedbirleri sıralaması , son Kürt isyanının seküler karakterli olmasının dünya sisteminin egemenlerinin tercihi olduğunu gösteriyordu.

            Çalıştayda üzerinde durulan en önemli meselelerden biri iç barış meselesiydi. İslami kesim öncelikle kendi içinde bir barış tesis etmeden, geçmişle yüzleşmeden, helalleşmeden üçüncü taraflarla barış nasıl konuşulacak.

            Çalıştay oldukça uzun bir sonuç bildirgesinin Kürtçe ve Türkçe okunmasıyla tamamlandı. Somut talep ve öneriler içeren birkaç maddeyi  zikrederek  mevzuyu bağlayayım. Hiç şüphe yoktur ki “Barış daha hayırlıdır” (Nisa:128)

•Kürt meselesinin siyasi yollarla çözümü savunulmalı ve bu yönüyle başlatılan çözüm süreci desteklenmelidir.

•Süreç tüm provokatif saldırılara rağmen toplumsal destek sayesinde devam etmektedir. Defalarca provokasyonlarla sabote edilen çözüm sürecinin şeffaf bir şekilde ve sağlıklı bir zeminde ilerleyebilmesi için “üçüncü göz” gibi devletle silahlı yapılar arasında hakemlik yapabilecek, süreci sekteye uğratanı, sözünü tutmayanı deşifre ederek sürece olumlu müdahalelerde bulunacak, “toplumsal güvene sahip kişilerden ve siyasi parti temsilcilerinden oluşan bir heyet yapısı” tesis edilmeli ve sürece dâhil edilmelidir.

•Kürt halkının büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said-i Palevi gibi Kürt âlimlere yapılanlar başta olmak üzere bu güne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve iade-i itibarda bulunulmalıdır. Şeyh Said’in, Üstad Bediüzzaman’ın ve Seyyit Rıza’nın mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır.

•Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, anadilde eğitimin önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.

•Kürt halkını, aşiretleri, hatta aileleri birbirinden ayıran yapay sınırlar sembolik hale getirilmeli, insani, ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ve sılay-ı rahim hukukunun yerine getirilebilmesi için gerekli bütün düzenlemeler yapılmalıdır

•Toplumda bozulmaya yüz tutan ahlaki yapının düzeltilmesi ve kardeşliğin yeniden tesisi için eskiden olduğu gibi başat rol oynayabilmesi için medreseler ihya edilmelidir. Din eğitiminin önü açılmalı, medrese eğitiminde geçen süre zorunlu eğitim süresinden sayılmalı, icazet belgelerine denklik verilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi
SON YAZILAR