Ömer İnal

Ömer İnal

Kutuplaşmanın failleri

Kutuplaşmanın failleri

Son günlerde ‘’ülkeyi kutuplaştırdılar’’ söylemini ağzına dolayanların ekranlarda yeniden boy gösterdiklerini görüyoruz…  Bu söylemleri kullanarak kendilerini kardeşlikten barıştan yana gösterip, iktidar partisini ve devletin zirve makamını kutuplaşmanın sebebi olarak hedef alanlar yeniden sahnedeler…

Yaşanılanlara baktığımızda ise, tam tersi bir tablo ile karşı karşıyayız. Sırf, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu diye, yeni yapılan cumhurbaşkanlığı binası aylarca hedef alındı, Devletin arazisine, devletin zirve makamı için yapılan külliye’ye ‘’kaçak’’ diyerek, %52 oy almış Reisicumhur’u aylarca küçük düşürme gayretleri sergilendi…

Cumhurbaşkanı’na ve ailesine alenen her türlü hakaret ve iftira ahlaksızca yapıldı ve yapılıyor, bunu yapanlar ise Basın Özgürlüğünden, ahlaktan ve kutuplaşmadan bahsediyor ya, ‘’insan gerçekten hayret ediyor’’

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne ilk resmi ziyareti gerçekleştirecek olan Papa’ya dahi ‘’Türkiye’ye gelme’’ diye mektuplar yazıldı… Şimdi de, daha önce Ahmet Kaya’ya manşetten hakaret eden gazetenin o zamanki genel yayın yönetmeni, Pazar (dün) günü Türkiye’ye gelecek olan Almanya Başbakanı Merkel için ‘’gelme’’ diye yazılar yayınlıyor…

Halk iradesiyle yönetime gelmiş iktidara ve devletin zirve makamına gelen kişiye yönelik bu saldırılar, hakaretler ve halk iradesi dışında alaşağı etme çabaları, halk iradesini hiçe saymadır, saygısızlıktır, ahlaksızlıktır ve darbeciliktir…

Cumhurbaşkanı canlı yayında iken, söylemediği bir sözü çarpıtarak vermek suretiyle siyaset mühendisliği yaptınız hem de Doğu’ya en çok yatırımı yapan, Kürt halkına karşı asimilasyon ret ve inkâr politikalarına son veren bir liderden, Kürtlerin nefret etmesini istediniz…

Hükümetin devrilmesi için Gezi olaylarından dahi medet umdunuz, desteklediniz, ülkenin milyarlarca dolarının heba olması umurunuzda olmadı… PKK’yı masumlaştırıp devleti hedef aldınız, devletin askerine polisine ‘’yenileceksiniz’’ diyenleri el üstünde tuttunuz.

Halkın kutuplaşmasının birincil sebebi, medya organlarınız aracılığıyla ektiğiniz nefret tohumlarıdır… Yıllardır sürdürdüğünüz nefret söylemiyle, insanları ayrıştırdınız, kamplaştırdınız…  Cumhurbaşkanı ile görüşen ne kadar siyasetçi, iş adamı ve sanatçı varsa sosyal medyada küfürler ettirip, dışlamak için elinizden geleni yaptınız, sanatçıya film yaptırmadınız, kimini Televizyona çıkartmadınız, kimine de iş vermediniz…

Hülasa, kutuplaşma varsa bu sizin eserinizdir, Halkın iradesiyle yönetime gelenleri karşınıza alıp, o tarafa gidenler bizden değil diyerek ayrışmayı ve kutuplaşmayı ortaya çıkaran sizlersiniz… Sahi sizin patronunuz demiyor muydu,  Ak Parti döneminde ‘’servetimi 5’e katladım’’ diye… Demek ki tüm bunlara rağmen ayrım yapan sizsiniz ve ayrım yapanın ismi bizde hep aynıdır…

******

Tük Silahlı Kuvvetleri, PKK’ya özellikle Kuzey Irak bölgesinde tarihinin en büyük kayıplarını verdirdiği hava operasyonları yaptı… Bu duruma PKK’nın beli kırıldı diye seviyoruz.  Lakin bazı gelişmeler var ki bu sevincimiz gölgeleniyor… Son günlerde, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye daha belirgin şekilde  silah takviyesi yapılmakta.. Yani biz terörist yapılanmanın kökünü kazırken, birileri yeni yapılara can suyu vermekte, hemen büyüyüp meyve vermesi için de adeta canla başla çalışmakta…

Aslında söz konusu bu duruma tecrübelerimiz dâhilinde hep tekerrür eden bir yöntem de diyebiliriz… Zira, ülkemizde 2007 sonrası başlayan Ergenekon davalarıyla, ‘’derin devlet’’ bitiyor diye çok sevinmiştik, lakin çok geçmeden anladık ki, ‘’derin devlet’’ biterken ‘’paralel devlet’’ daha etkin hala getirilmiş…  Paralel devlet yapılanması ortaya çıktıktan sonra içerdeki Ergenekoncular ile paralelciler yer değiştirdiler…  Yani ‘’üst akıl’’, hiçbir zaman aynı anda birden fazla yapılanmanın çökmesine izin vermiyor, en az birini stepne olarak kullanabilmek için korumaya alıyor…

Peki, bu ‘’Üst Akıl’’ kim? PYD’ye havadan silah atar, Tek ceketi olan güvenle ve lüks içinde yaşar, yeri deniz aşırıdır lakin yanı başımızda yaşar…  Biraz bilmece gibi oldu ama cevabı çok zor değil sanırım…

Selametle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi
SON YAZILAR