Lale müzesine ziyaretçi ilgisi

2015'te kurulan İstanbul Lale Müzesi ve Araştırma Merkezi, yılda 15 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Lale müzesine ziyaretçi ilgisi

Ülke genelinde lalenin yaygınlaştırılması, türlerinin araştırılarak çoğaltılması, tanıtılması, üretiminin geliştirilmesi gibi amaçlarla 2015'te kurulan İstanbul Lale Müzesi ve Araştırma Merkezi (İLAV) yılda 15 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Lale Vakfı tarafından Emirgan Korusu'nda hizmete açılan merkez, lale çiçeğinin kültürel varlığının gelecek nesillere aktarılması noktasındaki misyonuyla çalışmalarını sürdürüyor.

Müzeye ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplayan İLAV Sorumlusu İsmail Gülal, müzede Türk kültürünün örneklerinin sergilendiğini belirterek, "Müze, her yıl 15 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Bu rakam, bize göre yeni kurulan bir müze için çok iyi bir rakamdır. Bir anlamda öz vatanına dönen İstanbul Lalesinin iade-i itibarı oldu." dedi.

Gülal, kurulduğu günden bu yana İstanbulluların ilgisini çeken müzenin, her yaştan ziyaretçilerine, Orta Asya'dan bugüne sanatı ve sanatçıyı etkilemeye devam eden değerli bir mirası anlattığını ifade etti.

Gülal açıklamasında, müzenin hedeflerine ilişkin şunları kaydetti:

“Hedeflerimiz arasında müze ve araştırma merkezini 10'uncu yılın sonunda her yıl 1 milyon kişinin ziyaret ettiği bir yer haline getirmek ve 10 yılın sonunda uluslararası düzeyde lale denildiğinde adı ilk akla gelen ulusal kurumumuz olmasını sağlamak da var."

Lalenin özgün kültür mirası olduğunu, çini sanatından kumaştaki yerine kadar Türk toplumunun toplumsal hafızasından hayatın her alanında önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Gülal, müzedeki eserleri festival döneminde ve diğer önemli günlerde Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisinde sergilediklerini kaydetti.

İsmail Gülal, konusu lale olan her türlü edebi eserleri içeren bir kütüphane de oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, "Osmanlı'da sadece saray ve saray çevresinden değil aynı zamanda halkın da ilgilendiği bu çiçeğin tarihte bir döneme ismini verecek kadar önem kazanması, Osmanlı'nın güzele ve sanata verdiği önemi de gösteriyor." diye konuştu.

"Lale, artık ihraç edilen bir ürün haline geldi"
Gülal, müze ve araştırma merkezinin, lale hakkında bilimsel çalışmaların ve eserlerin tanıtımına da katkı sunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Çiçekle ilgili 2005'te İstanbul Büyükşehir Belediyesince, şehir genelinde bir lale kampanyası başlatıldı. İlk yıl yurt dışından alınan lalenin, ikinci yıldan itibaren, yani yaklaşık 11 senedir Konya, Çumra, Yalova, Silivri, İzmir Bayındır olmak üzere bir çok merkezde üretimine başlandı. Önemli bir tarım ürünü de olan lale çiçeği ekonomiye de mühim bir katkı sunuyor. Lale soyut bir kültürel miras olmasının ötesinde, artık soğan olarak ihraç edilir duruma geldi. Çiçek, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin büyük şehirlerinde bir peyzaj ögesi olmasının dışında, artık Tahran, Astana, Dubai gibi şehirlere ihraç edilen bir ürün haline geldi. Bu yıl itibariyle dolaylı olarak 350 bin aile için iş imkanı oldu. Bu aileler için ekmek parası getirisi haline dönüşerek lale, öz vatanına dönmüş oldu."

Çiçeğin, Türklerle birlikte Orta Asya'dan Anadolu'ya geldiğini aktaran Gülal, "Aslında bir anlamda laleyle kaderlerimiz birdir. Türk toplumu, Orta Asya'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan Balkanlar'a, her gittiği yere götürdüğü bu çiçeği, toplum, insan ve doğa gerçeğiyle de geçmişten günümüze taşıyarak, soyut bir kültürel miras halinde şekillendirmiştir." ifadelerini kullandı.

Öte yandan lale festivallerinin dünya çapında yaygınlaştırıldığına da dikkati çeken Gülal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Lale festivallerinin Japonya'dan Kanada'ya kadar yayıldığı günümüzde, hakkında şarkılar yazılmış, ilmi kurulmuş bir özel çiçek olan laleye son yıllarda daha çok sahip çıkılıyor. Lalenin Anadolu'dan ilk yolculuğu Viyana'ya, oradan Hollanda'ya ve ardından da Kanada'ya olmuş. Son yıllarda Ottawa, Hollanda ve Japonya'da, lale festivalleri düzenleniyor. Bu çok farklı kültürlerin kaynaşmasına katkıda bulunarak insanlar ve kültürler arasında bir köprü vazifesi görüyor."