Marka Patent Vekilliğinde Konya’da Öncü: Olgun Patent

Yaklaşık 15 senedir marka patent vekilliği yapan Olgun Patent, Sınaî mülkiyet hakkı ile marka patent vekilliğinin Konya’daki öncü merkezi. Konu hakkında bilgi veren Avukat Ümit Olgun, “Marka itibardır. ‘Benim şuanda ürettiğim ürün, güvenilir. Teminatı benim.’ iddiasıdır. Bu aynı zamanda o memleketin gelişmişliğini de gösterir” diye konuştu. Tüm üretim halkalarını baştan sona takip etmek için “marka” merkezi bir unsurdur.

Türkiye’nin gümrük birliğine girdiği yıllarda, marka patent vekilliği konusunda çalışmaya başladıklarını dile getiren Av. Ümit Olgun, “O tarihlerde sınaî mülkiyet hakkı;  gerek mülkiyet hakkının, gerek şehirleşmenin, gerekse kaliteli mal ve hizmet üretmenin temel argümanı olarak dikkat çekti. Zaman içerisinde bunların Türkiye’de bir hukuk normları üzerine oturarak devamlılık arzedeceğini  o dönemlerde tahmin ederek üzerinde çalıştık. O yıllarda marka patent vekilliğine başvurduk. Bizim sadece avukatlık ve marka patent vekilliğimiz var. Avukatlığımız yaklaşık 30 sene. Marka patentle ilgililiğimiz 20 sene Resmi Marka Patent vekilliğimiz 15 sene civarındadır” dedi.

“PATENT ÇOK ZOR ÜRETİLİR”

Marka sınaî hakları hakkında bilgi veren Olgun, “Türkiye’de marka sınaî mülkiyet hakları 5 tanedir. Bir de fikri haklar grubu var. Sınaî mülkiyet hakları; patent, faydalı model, endüstriyel tasarım, marka ve coğrafi işaretler olarak ayrılıyor. Çoğunluk olarak Türkiye’de, marka tescil etme talepleri daha fazla. Tabi Konya’da da bu durum böyle. Patent çok zor üretilir. Çünkü tekniğin bilinen sınırının aşılması gerekir. Bu ciddi bir bilgi,birikim ve altyapı gerektirir. Son dönemlerde Konya’nın patent talepleri de oluyor. Bunları sevinçle karşılıyoruz. Bu aynı zamanda o memleketin ne kadar gelişmişliğiyle de ölçülüyor. Yani eldeki somut bir veridir bu” şeklinde konuştu. İngilizcenin dünya dili oluşumunda marka ve patentlerin çoğunluğunun bu dili kullanan ülkelerden patentin üretilmesi, markanın çıkmasındandır.

“ASIL HEDEF FARKINDALIK OLUŞTURMAK”

İş adamlarının markalaşmak istediğini aktaran Olgun, “Marka itibardır. ‘Benim şuandaki ürettiğim ürün, rakip ürünlere göre daha kalitelidir ve daha güvenilirdir.’ diye iddialıdır. Esasında bu herhangi bir yanlış ürün üretmiyorum ve üretmeyeceğim demektir. Patent ise bir adım ileri fırlayarak farkındalık oluşturmaktır. Aynı sektörde üretim yapanlardan bir adım ileriye fırlamaktır. Aynı zamanda onlara da bir süreliğine tekel hakkı verir. O süre bitince herkes üretebilir. Patentin asıl hedefi farkındalık ve kolaylık oluşturmaktır. En önemliside buluş daha az “enerji”, daha çok “iş” üretmektir. Endüstriyel tasarımın hedefi de estetik açıdan albeliliğini artırarak farkındalık oluşturmaktır. Endüstriyel tasarım sadece görüntü ve tasarımla ilgilenir” ifadelerini kullandı.

“BELİRLİ ALANLARDA UZMANLAŞMAK İSTİYORUZ”

Türkiye’nin şuan orta gelir tuzağına yakalanmış durumda olduğuna değinen Olgun, “Siz orta gelir tuzağından çıkmak istiyorsanız katma değeri yüksek ürünler üretmek zorundasınız. Katma değeri yüksek ürünleri ancak patentle üretebilirsiniz. Markayla üretebilirsiniz. Tasarımla üretebilirsiniz.  Bunun içinde birinci sınıf insana ve birinci sınıf insanı sevk ve idare edecek ortama ihtiyaç var. Biz belirli alanlarda uzmanlaşmak istiyoruz. O yüzden kendi içimizde sadece avukatlık ve marka patent vekilliği yapalım diyoruz. Mesela avukatlıkta da idare hukuku alanına giren işleri almıyoruz” dedi.  

“GÖRÜŞMELERİNİZİ YAZILI HALE GETİRİN”

Ticari alanda en çok; çeklerin ödenmemesi, çeklerin yaptırım gücünün olmaması ve verilen taahhütlerin zamanında yerine getirilmemesinin ticarette sıkıntıyı getiren ana konular olduğuna vurgu yapan Olgun, “Bunların gününde ödenmesi ve ödenmemesi ile ilgili ticaret hukukunda elden geldiğinde görüşmeleri whatsapp ve mail dâhil olmak üzere mutlaka yazılı hale getirmeye gayret etsinler. Bazı delillerle desteklemek kaydıyla bu bilgiler işimize yarıyor. Sözleri ne kadar çok yazıya dökerseniz, o kadar davalar hızlı neticelenebilir. Bunlar çok ciddi delillerdir. Mail yoluyla yapacağınız yazışmalar ise aynı mail üzerinden gelsin. Yani şirketin resmi maili üzerinden yazışmaları yapın. Başka bir mailden gelmesin. Başka telefonla whatsapplaşmayın. Gelirse şimdiden şüphelenmeye başlayın” şeklinde konuştu.

“ESASINDA İTİBAR KAYNAĞI”

Çeklerin eski caydırıcılığının kalmadığını belirten Olgun, “Çeklerdeki cezayı kaldırdığınız takdirde zengin insanlar yukarıda birbirleriyle alışveriş yapıyor. Artık aşağılardaki çalışkan ve mücadeleci insanlar, yukarılara tırmanamıyor. Esasında çek de bir itibar kaynağı. Helalinden kazanan ve kazanmak için çabalayan insan için itibarlı çek, yukarıya tırmanma aracıdır. Fabrikada üretilen bir malın yelpaze halinde dağıtıldığını düşünün. Yukarıdaki sermaye sahipleri, aşağıya paranın aktarılmasını engellerler. Dolayısıyla yelpazenin eteklerinde bulunan insanlar, karşılığında ipotek veya banka teminatı veremedikleri için yukarıya tırmanmada zorluk çekerler” dedi.

“KEFİLLİĞE GİRMEYİN”

Şahsi kefalet konusunda detaylı bilgiler veren Olgun, “Limitet şirketlerinin yöneticisi olarak siz çalışıyorsunuz. Bir finans kurumu ile çalışırken, çok hızlı bir şekilde bütün şahsi kefaletinizi veriyorsunuz. En ufak bir sıkışmada ayağınız kilitleniyor. Bu kilidi açabilmenin tek yolu şirketin mal varlığı dışında kefilliğe girmeyin. Çok zor olduğunu biliyorum Nispeten direnç göstermenizi isterim. Ama o zaman niye sınırlı sorumlu “LTD ŞTİ” kuruyorsunuz. Asıl önereceğim yollardan biri bu. Şahsi kefaletinizi yapmayın. Yani imkân nispetinde yedek akçeli çalışılmasını öneririm. Herhangi bir nakit daralmasında ciddi iflaslar meydana geliyor. Konkordatoda ise senin canın acıdığı kadar alacaklının da canı yanıyor. Alacaklının muvafakat vermediği yerde, konkordato başarıya ermez. Siz konkordatoyu ilan ettiğiniz an, itibarınız yer ile yeksan olmuştur. Eski gücünüze bir daha kavuşamazsınız. Konkordato tabi bir gelişimdir” diyerek sözlerine son verdi.  

KAYNAK: YENİ HABER BUSİNNES KONYA DERGİSİ