Marmara İlahiyat Fakültesi Dekanı ne demek istedi?

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, katıldığı bir televizyon programında, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve sonrasında yaşananları değerlendirdi.
Marmara İlahiyat Fakültesi Dekanı ne demek istedi?

Prof. Köse'nin program esnasında sarf ettiği, "Allahu ekber sesi demokrasi sesini bastırmasın" sözleri çeşitli tartışmalara sebebiyet verdi. 

Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse, 15 Temmuz'da kıyâma duran vatandaşların, 'Din adına değil de demokrasi adına' sokağa çıktığını iddia etti. 

Köse, yaptığı konuşmanın devamında, "Allahu Ekber sesi demokrasi sesini bastırmamalı" ifadelerini de kullandı. Bu açıklamalar çeşitli tartışmalara ve eleştirilere konu olurken; Prof Köse de konuyla ilgili olarak şahsi sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunarak kendini savundu.

"DİN ADINA YAPILMIŞ BİR DİRENİŞ DEĞİL"

A Haber televizyonunda Kadraj programına konuk olan Köse’nin bu konudaki sözleri aynen şöyle:

"Bizim olayı din üzerinden okumamamız gerekiyor. Yani karşımızda bir ordu var ordunun içinde din kisvesi ile hareket edenler var. Yani din adına yapılmış bir darbe var. Fakat bizim bu darbeyi karşılarken din üzerinden, din söylemleri üzerinden karşılamamız Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Şunu söylüyorum. Yani din duygusu öne çıktı, doğrudur. Yani işte mesela o gün akşam insanlar gittiler. Belki de bir çoğu Doğan medyasına kızıyor idi, CNN’i kurtardılar. İçeri girerken de “Ya Allah Bismillah Allahü ekber” dediler. Hepimiz bundan mutlu olduk. Belki kendisini çok laikçi olarak tanımlayanlar da bundan mutlu oldu. Ama buradaki halkın direnişi din adına yapılmış bir direniş değil, demokrasi adına yapılmış bir direniş. Yani “Ben halkım. Burada bir siyasal sistem var, bu siyasal sistem seçimlere bağlıdır. İktidarı ben alırım, ben getiririm.”  Bunun adına halk sokaklara döküldü. Şunu söylüyorum. Bunu sloganik hale getireyim isterseniz: Allahu ekber sesinin demokrasi sesini bastırmaması gerekiyor."

İHSAN ŞENOCAK'TAN ELEŞTİRİ!


Prof. Dr. Ali Köse'nin bu açıklamalarını eleştirenler arasında İFAM Kurucusu Dr. İhsan Şenocak da var. Bir İlahiyat dekanına bu sözlerin yakışmadığını belirten Şenocak, "İşte buyurun! Allahu Ekber sesinin demokrasi sesini bastırmasından rahatsız olan bu adam bir ilahiyat dekanı" dedi.

PROF. DR. ALİ KÖSE AÇIKLAMA YAPTI

Sözleri eleştiri konusu olan Köse, yaptğı açıklama ile görüşlerini yineledi ve millete 'uyarı' vazifesini yerine getirdiğini savundu.

Hoca'nın açıklaması şu şekilde:

"Lütfen Dikkat!
Arkadaşlar,
Meş'um bir darbe teşebbüsü yaşadık. Ezanlar, salalar, tekbirler eşliğinde sokaklara döküldük.15 Temmuz gecesi ezanla ilgili ilk sosyal medya paylaşımını ben yaptım. Dedim ki: "Yıllar sonra tarih şöyle yazacak: "27 Mayıs 1960'ta darbe ezana dur demişti. 15 Temmuz 2016'da ezan darbeye dur dedi." Hatta sala verilsin diye ilk organizeyi başlatanlardan birisi oldum. CNN Türk'ün tekbirler eşliğinde darbecilerden kurtarılmasının Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu söyledim. Tanıdığım, bildiğim birçok kişi şehit oldu, gazi oldu. Hemen ertesinde Marmara İlahiyat’tan 30 kadar öğrencimiz gruplar halinde Üsküdar ve civarında 130 kadar şehit ve gazi evini ziyaret ettiler, dekanlığımızın hazırladığı şehadatname ve gaziname plaketlerini takdim ettiler. Darbe sonrası hepimiz demokrasi nöbetlerine başladık. Benim nöbet yerim evime 500 metre mesafedeki Kısıklı Meydanı idi. Zaten her meş'um olayda biz çoluk çocuk Kısıklı'dayız komşumuz Tayyip Beyin evini beklemek üzere. Ezanlara, salalara, tekbirlere bu meydanlarda da devam ettik. Hepimiz bir travma yaşadık ve hep duygusal tepki verdik. İlk günlerde böyle tepki vermek gayet doğal bir durum. Ama artık duygusallıktan sıyrılmamız ve akıllı davranmamız gerekiyor. Avrupa'da, Amerika'da, daha birçok coğrafyada Fetöcüler tahminimizin çok daha ötesinde Türkiye aleyhine olumsuz hava oluşturdular maalesef. Hatta bu satırları yazarken kulağım televizyonda. Spiker şu haberi okuyor: "ABD'de Fetö demokrasi kahramanı olarak görülüyor, Türk milleti de Erdoğan'ı savunduğu için suçlu ilan ediliyor." Fetöcüler etkin oldukları ülkelerde medyayı, devlet adamlarını, sivil toplum kuruluşlarını ele geçirmiş vaziyetteler. Zaten “Türkiye bizim için dünyadaki 160 ülkeden bir ülke” diyen de bunlar. Maalesef Arnavutluk gibi bir ülkede bile kontrol onların elinde ve her şey Türkiye’nin aleyhinde. (Bu tespit bizden mezun olan ve geçen günlerde fakültemizi ziyaret eden Arnavut öğrencilerimize ait). Türkiye ile ilgili zaten yıllardır olumsuz bir atmosferin oluştuğu bu ülkelerde Fetöcülerin de katkısıyla oluşan hava şöyle: "Türkiye'de ılımlı İslam'ı temsil eden bir (sözde) Hocaefendi ve onun gibi düşünen ılımlı laik bir ordu var. Bunların karşısında da İŞİD destekçisi olan radikal İslamcılar var. Bunların başında da diktatör(!) Tayyip Erdoğan var. Bu (sözde) Hocaefendi ve ordu ülkeyi bu İslamcılardan kurtarmak istedi, ama olmadı. Ülke radikal İslamcıların elinde kaldı.” 
Yurtdışında, hem Batı’da hem de Fetöcülerin etkin olduğu diğer ülkelerde aleyhimize sergilenen tablo maalesef böyle. Dahası, günlerdir televizyonlarda "bundan sonra ülkeyi bekleyen en büyük tehlikenin Alevi-Sünni çatışması olduğunu, bunu körükleyecek planların yapıldığını" söylemeyen stratejist veya siyaset bilimci kalmadı gibi. Günlerdir birbirimize "aman dikkatli olalım!" diye uyarılarda bulunup duruyoruz. Bütün bunları dikkate aldığımızda artık darbeyi sürekli dini jargonla karşılamanın bundan sonra bize zarar verir hale gelebileceğini, demokrasi söylemini daha fazla öne çıkarmamız gerektiğini, büyük bir tuzakla karşı karşıya olduğumuzu fark etmemiz, akıllı davranmamız gerekiyor. Hatta, aklımızda kalsın diye diyorum ki, "Artık tekbir sesinin demokrasinin sesini bastırmaması gerekiyor!". Hem Alevi-Sünni çatışması konusunda teyakkuzda olup, hem de Alevilere Sivas’ı, Çorum’u, Maraş’ı hatırlatacak naralar atmanın doğru bir yöntem olmadığını akletmemiz gerekiyor. Ben kalpten, gönülden böyle inanıyorum, böyle düşünüyorum... Böyle düşünmeyenler de olabilir, kendi takdirleridir. Ama "Tamam da kardeşim İlahiyat dekanı böyle cümle mi kurar?" derseniz, cevabım o dur ki, "evet kurar, çünkü o ilahiyat dekanı inandığını söyleyen ve din, millet, vatan sevgisi mukayesiz olan bir Toros Yörüğüdür. Evet kurar, çünkü o İlahiyat dekanı uyarmayı vazife addeder."
Selam ile…"

ALİ KÖSE'DEN TAHAMMÜLSÜZLÜK!

Öte yandan; yaptığı açıklamalar tepki ile karşılanan Prof. Köse, sıkı bir 'demokrasi savunucusu' ancak söyledikleri ile uygulamalarının birbirine zıt olduğu belirtiliyor.

Sitemize ulaşan birçok kişi, Hoca'nın facebook sayfasındaki paylaşımlarının altına yazdıkları 'eleştirel' yorumların, Prof. Köse tarafından silindiğini ve hesaplarının engellendiğini ifade ettiler. Ali Köse'nin, milleti eleştirirken kendisinin son derece "tahammsülsüz" olduğunu söyleyen vatandaşlar, yorumlarının herhangi bir küfür ya da hakaret içermediğini özellikle belirttiler.

Hoca'nın sildiği ve engellediği iddia edilen (Ve bize ulaştırılan) yorumlardan bir tanesi şu şekilde:

"Hocam duruşunuz sağlam ama yönteminiz yanlış! Demokrasi evet bu ülkede yönetim şekli ve millet için "araç".. Ama siz bunu "amaç" olarak değerlendiriyor ve herkesin sizin gibi algılamasını bekliyorsunuz. Ta ilk gün, "Hepimiz demokrasiyiz" diye paylaşım yapmışsınız... Bu yanlış hocam... Keşke, "Hepimiz kıyamdayız, hepimiz Bedr'in aslanları gibiyiz' diyebilseydiniz ve 'Ümmet Şuuru'na vurgu yapsaydınız... Bu millet manevi duygularla; dinini, imanını, başörtüsünü, imam hatibini, ilahiyatını kurtarmak için çıktı meydana... Ne yazık ki milleti anlayamamışsınız ve 'çok fazla okuduğunuzdan' olsa gerek; çok fazla "akılcı" davranmaya çalışıyorsunuz. Demokrasi millet demekse eğer, 'millet ne diyorsa o' dememiz gerek hocam... Erdoğan bu milleti çok iyi tanıyor, biliyor ve anlıyor ama dedim ya siz anlayamamışsınız... Başta da söyledim; duruşunuz sağlam, yönteminiz hatalı... Bence eleştirilere bir nebze olsun kulak verin ve milletin hassasiyetlerini göz ardı etmeyin... Erbakan Hoca gibi, "Banane Amerika'dan, banane Batı'dan" diyebilin arada; ki millet nezninde karşılık bulabilesiniz. Selam ve saygılarımla..."

YENİ AKİT