MAZLUMDER İnsan Hakları Gecesi

Gecede, "Örgütlü Mücadele Ödülü", "Bireysel Mücadele Ödülü", "Fikret Özdemir Vefa Ödülü" ve "Avukat Aydın Durmuş Genç Hukukçu Ödülü" olmak üzere 4 dalda verilen İnsan Hakları Ödülleri sahiplerini buldu - Gecenin onur konuğu Sena el-Biltaci: - "Hiçbir darb
MAZLUMDER İnsan Hakları Gecesi

İSTANBUL (AA) - İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) tarafından verilen İnsan Hakları Ödülleri sahiplerini buldu.

MAZLUMDER tarafından bu yıl 13'üncüsü düzenlenen İnsan Hakları Gecesi, Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Mısır'da İhvan yöneticilerinden Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Muhammed el-Biltaci'nin eşi Sena el-Biltaci'nin onur konuğu olarak katıldığı program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan Beyhan, programın açılışında yaptığı konuşmada, tüm devletlerin ve hükümetlerin meşruiyetlerini pekiştirmek için insan haklarına saygılı olduklarını söylemekten çekinmediğini belirtti.

Beyhan, pratikte insan haklarının varlığından bahsetmenin neredeyse mümkün olmadığını savunarak, "Batı dünyasında İslamofobik tutumlar, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık gibi hak ihlalleri iç siyasetin beslendiği malzemeye dönüşürken, aynı Batı'nın çıkarları için İslam coğrafyasındaki işgallerin, çatışmaların bizzat öznesi olduğu artık herkesin bildiği apaçık bir gerçektir." diye konuştu.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nde alınan "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" kararına değinen Beyhan, Kudüs'ün bölünmeden Filistin'in başkenti olması gerektiğini vurguladı.

- "Esma'yı katledenlere dava bile açılmadı"

Daha sonra konuşan Sena el-Biltaci de eşi Muhammed el-Biltaci'nin haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandığını belirterek, "(Eşim) 25 Ocak 2011 Devrimi’nin sembol isimlerinden birisi olmakla ve askeri rejime muhalefet etmekle suçlanmaktadır. Eşim aleyhine 35 farklı dava açıldı ama henüz bir tanesi bile sonuçlanmadı. Muhammet el-Biltaci, üniversitede doktoralı bir öğretim üyesiydi, mecliste milletvekiliydi, Mısır Meclisi'nde insan hakları komisyon üyesiydi. Böyle bir insan, askeri rejimden hemen sonra nasıl oldu da bir anda 35 ayrı suçtan yargılanması gereken bir suçluya dönüşüverdi? Bu kadar çok suçu, hangi arada işledi? Şayet günahkar suçlu bir adam ise neden kendisine bunca önemli görevler tebliğ edilmiştir?" ifadelerini kullandı.

Biltaci, kişi ve kurumlardan eşi ve oğlu başta olmak üzere Mısır hapishanelerinde tutulan insanların çiğnenen haklarına sahip çıkmalarını temin edecek çalışmalar yürütmelerini talep ederek, "Biz ailece büyük hüzün ve acılar içerisindeyiz, özellikle de kızım Esma'yı katledenlerden hesap sorulmadığı için. Bırakınız hesap sorulmasını, bugüne dek katillerin aleyhine dava açılmış bile değildir. Ailemiz huzur ve umut dolu, canlı bir aileydi. Adaletin gerçekleşeceğine olan inancımı korumam sebebi ile bu mesajı bu konuşmayı sizlere yapıyorum." dedi.

Konuşmaların ardından, 4 dalda verilen İnsan Hakları Ödülleri sahiplerini buldu.

Gecede, "Bireysel Mücadele Ödülü" merhum Suphi Özbilen, İbrahim Halil Beyhan, Avukat Mehmet Okatan ve Avukat Selahattin Yılmaz'a verildi. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği "Örgütlü Mücadele Ödülü"ne, Avukat Şadi Çarsancaklı "Vefa Ödülü"ne, Avukat Mevlana Ubeydullah İsmail Bilir ve Avukat Abdullah Yusuf Kaygusuz da "Avukat Aydın Durmuş Genç Hukukçu Ödülü"ne layık görüldü.

Suphi Özbilen'in ödülünü torunu Kürşat Emre Akbulut alırken, Mülteci Hakları Derneği'nin ödülü de Avukat Enes Kafadar'a takdim edildi.

Programda, Grup Yürüyüş de bir konser verdi.

- "Mısır halkının bilincine güveniyoruz"

Etkinlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sena el-Biltaci, hapisteki eşini ve oğlunu bir buçuk yıldır göremediğini belirtti.

Şu an eşi ve oğlunun yaşayıp yaşamadığını dahi bilmediğini anlatan Biltaci, "Biz bu zulmün devam etmeyeceğini biliyoruz ki Türkiye'nin deneyimi var. Hiçbir darbe rejimi, ilelebet devam etmiyor. Çok kısa zaman sonra, bu darbeyi gerçekleştirenler uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. Biz de çok yakın bir gelecekte bunun gerçekleşeceğine inanıyoruz. Çünkü bu insanlar meşru bir hükümete karşı darbe gerçekleştirdiler. Halk tarafından seçilmiş bir hükümetti. Bu anlamda önce Allah’a dayanıyoruz sonra Mısır halkının bilincine güveniyoruz." şeklinde konuştu.


Kaynak: