'MAZLUMDER siyasi büro gibi davranıyor'

MAZLUMDER İstanbul Şubesi, genel merkezin bazı tutum ve açıklamalarından duyduğu rahatsızlık nedeniyle olağanüstü genel kurul talep ediyor.
'MAZLUMDER siyasi büro gibi davranıyor'

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Başkanı Ramazan Beyhan, genel merkezin tavırlarından rahatsız olduklarını belirterek, "Genel merkez, bakıyoruz Türkiye’de olup biten hadiseler üzerinden bir siyasi büro gibi, ofis gibi her olaya açıklama yapıyor ve bunlar genellikle iktidar karşıtı haklı-haksız açıklamalar oluyor. Elbette siyasi eleştiriler yapılabilir fakat derneğimiz her şeyden önce bu konulara taraf değildir, iktidara da muhalefete de eşit mesafededir" dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Beyhan, kendilerini bu sürece getiren olayları anlattı. Mevcut genel kurulun seçtiği genel yönetimin, yönetim kurulu oluşturulurken bunu şubelerden gizli yaptığını ve seçime iki hafta kala açıkladığını söyleyen Beyhan, genel yönetimin bu tavrına ciddi itirazlarda bulunduklarını ancak bir çatlak oluşmaması için bu kararı kabul ettiklerini kaydetti.

Ramazan Beyhan, genel merkezin basın açıklamalarının da rahatsızlık verdiğini ifade ederek, "Bakıyoruz Türkiye’de olup biten hadiseler üzerinden bir siyasi büro gibi, ofis gibi her olaya açıklama yapıyor ve bunlar genellikle iktidar karşıtı haklı-haksız açıklamalar oluyor. Elbette siyasi eleştiriler yapılabilir fakat derneğimiz her şeyden önce bu konulara taraf değildir, iktidara da muhalefete de eşit mesafededir." dedi.

MAZLUMDER'in haksızlıklar karşısında kimsenin siyasi kimliğine bakmadan itirazını dile getirdiğini aktaran Beyhan, ancak genel başkanın açıklamalarının tabanı rahatsız ettiğini dile getirdi.

Derneğin sosyolojik olarak Müslümanların oluşturduğu bir dernek olduğunu söyleyen Beyhan, şunları kaydetti:

"MAZLUMDER, herkese açık olan ve zalime karşı duran bir yapıdır. Batı illerinde bir sokak kavgası oluyor, örgütün (PKK) doğudaki kaynakları da bunu Kürt-Türk savaşı gibi gösteriyor, bizimkiler de bunu kabul ederek o eksende açıklamalar yapıyor. Bunlar bizim kuruluş ilkelerimize aykırı. Raporların diline baktığımızda mesela örgüt bir haksızlık yaptığı zaman onu alabildiğince yumuşatarak, polisin ve askerin dahli varsa daha şiddetlendirerek veriyor. Mesela Roboski hadisesi olduğunda 'Eğer bunu unutursak kalbimiz kurusun' deniyor, 15 ton patlayıcıyla 16 insan öldü, 'yüksek sesle kınıyoruz' denildi, aradaki farka bakın. İkincisi, biz raporların çok da gerçeğe uygun olmadığı kanaatindeyiz çünkü bölgeyle biz de diyaloğa geçiyoruz ve edindiğimiz enformasyonlarla hazırlanan raporlar gerçeği bulmuyor. Bunun en önemlisi Silopi raporunda ortaya çıktı çünkü derneğimizin kriterlerine hiç uymayan bir rapor. O rapora dayanarak HDP’nin vekili Adem Geveri mecliste soruşturma istedi ama Ürgüp’te toplandığımız zaman bizzat raportörlerden biri gelerek, 'Siz raporları saptırdınız, tanık ifadelerinin yarısını yazdınız yarısını yazmadınız' dedi. O tanık bizzat genel başkana, genel merkeze, yazı yazarak 'beni hedef haline getirdiniz, ifadelerimin yarısını kullanıp diğerini kullanmadınız ya benim ifadelerimi rapordan çekin ya da şikayetçi olacağım' şeklinde konuştu ve bu rapor çok basit bir gerekçeyle geri çekildi internet sitesinden ama raporun aslı elimizde. Derneğimizin, birilerinin değirmenine su taşıma gibi görevi yok, adil durmamız lazım."

İstanbul şubesinin kararlı bir duruş sergilediğini vurgulayan Beyhan, "Kararlı duruş ve kendi ilkelerine bağlı kalınması gerektiğini dile getirdiğinden dolayı İstanbul şubeyi pasivize etmek için genel merkez, 2 numaralı bir şube açmayı düşünüyor Anadolu yakasında. Ancak bir şubenin açılabilmesi için genel kurul kararı gerekir. Bu olmadan kendi yetkilerini aşarak işte böyle bir şube açmayı düşünüyorlar, açamayacaklar ama kendileri böyle inanıyorlar. Biz de bu olaylardan sonra olağanüstü genel kurul olmasını resmen dile getirdik." dedi.