“Medeniyet boşluk kabul etmez”

Ensar Vakfı Konya Şubesi tarafından organize edilen seminerde düşünce koçu Münir Arıkan, Meram Halk Eğitim Merkezi’nde öğretmenlere konferans verdi.
“Medeniyet boşluk kabul etmez”

Ensar Vakfı Konya Şubesi tarafından organize edilen seminerde düşünce koçu Münir Arıkan, Meram Halk Eğitim Merkezi’nde öğretmenlere konferans verdi.  Eğitimde yaşanılan sıkıntıların 1 milyon 250 bin öğretmenin sorunu olduğunu belirten Arıkan, “Medeniyet boşluk kabul etmez. Önemli olan o boşlukları tüm eksikleriyle doldurabilmektir” dedi. 

Konferansın açılışında konuşan Ensar Vakfı Konya Şube Başkan Vekili Prof. Dr. Mahmut Yeşil, “ Vakıf olarak bu dönem önemli etkinlikler planladık. Bunları zaman içerisinde gerçekleştireceğiz. İlki Münir Arıkan konferansı oldu. Bu konferansın faydalı olacağını düşünüyorum” dedi. Açılış konuşmasının ardından konferansa başlayan Münir Arıkan, “Rol modellik de önce öğretmenlerin rol model olması gerekiyor. Öğrenciler bizi takip ediyor. Adımımızı, yolumuzu, nefesimizi, giyimimizi, konuşmamızı kısacası bizi örnek alıyorlar. Önce bizim liderlik ve önderlik yapmamız gerekiyor. Öğretmenlikte en büyük eksikliğimiz, her şeyimizle öğrencilerin güzeli takip etiğini bilmemiz lazım. Bu bir güzelleme yarışı. Güzeller, ölümsüzler kervanında. Kendi bilgimizi ve bilgeliğimizi çocuklara aktarmak istiyorsak, önce aynanın karşısında kendimize bakacağız. Acaba ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor mu, acaba yolda yürüdüğüm izim güzel çıkıyor mu ve acaba ben onların sevgisini kazanabiliyor muyum? Çünkü onlar severlerse takip ediyorlar” diye konuştu.

“BİR CÜMLE SÖYLEDİĞİNİZDE ÖNCE SİZ İNANACAKSINIZ”

Öğrencilerin, öğretmenleri ve anne-babalarını değil de fenomenleri takip ettiğinin altını çizen Arıkan, “Bu takip etmek derken başka bir şey. Saçlar onların sitiline dönüyor. Giyimleri onlar gibi oluyor. Hatta ameliyatla fiziksel özelliklerine şekil veriyorlar. Nasıl oluyor da sizleri değil de onları takip ediyor? Babaannenizin sandukasında yırtık pantolon bulsanız ne düşünürsünüz? Şimdi elli yerinden parçalanmış pantolon almak isterseniz 50 kat daha fazla para veriyorsunuz. Fenomenler böyle bir ekol oluşturduğunda başı dik, guru ve özgüvenle yürüyorlar ki, peşindeki herkes onları örnek alıyor. İşte tesir bu. Yürüyeceksen ve çocuklar bizim peşimizden yürüyecekse bir cümle söylediğinizde önce siz inanacaksınız ve seveceksiniz. Tesir, 40 gün. 40 gün uyguladığınızda o değer içselleştiriliyor. Problem müfredatın çok hızlı değiştirilmesi. 40’layamadan olmuyor” şeklinde konuştu.

munir-arikan-(1).jpg

“BİLGİYİ ÖĞRETMENLERE BİLGİSİZ ÖĞRENCİ ÖĞRETİR”

Hayatımızda bir ötekileştirmenin olduğuna dikkat çeken Arıkan, “Onculuk, bunculuk, şunculuk var. Ben öğretmenleri ve öğretmenler odasındaki buluşmanızı çok seviyorum. Ancak sizlerin öğretmenler odasındaki ayrışmanızı sevmiyorum. Aynı zümreden insanlar bir şey paylaşmıyor. Felsefeciler bir yerde, edebiyatçılar bir yerde. Sonra ağlıyoruz öğrenciler arasında çeteleşme var diye.  Ayrıca karşınıza gelen çocuklar 7 milyarda bir olan biri Allah tarafından senin karşına gönderilmiş. Orada iş sende. O çocuğu karşınıza Allah göndermiş. O öğrenciyse kaderinizin tecellisi cennet pasaportunuza tecelliyse ve her şey de bir hayır varsa, hocam bu çocukta çok zıpır demenin bir anlamı var mı? Zıpır olduğu için orada. Öğretmenlere bilgiyi, bilgili öğrenci öğretmez, bilgisiz öğrenci öğretir. En zor imtihanlar peygamberlere verildiği için, en zor çocuklar peygamber verisi öğretmenlere verilir” dedi.

“MEDENİYET BOŞLUK KABUL ETMEZ”

Eğitimde değişimin bilgiyle değil de gönülle olacağını aktaran Arıkan, “Öğretmenlerimiz işini yaparken gönüllü yapması gerekir. Anaokulunda öğretmenler çocuklarına palto alıyor, ilgileniyor, resim yaptırıyor. Üniversitelerde böyle bir şey var mı? Derse geç gelen öğrenciye göz ucuyla bakılıyor. Anaokulunda bir şey sorduğunuzda gönülden inanarak söylüyorlar. Üniversitede sorduğumuzda ise ‘hocam siz manyak mısınız’ diyorlar. Bu sistemde sizce de bir sorun yok mu? At sahibine göre kişner. Bu 1 milyon 250 bin öğretmenin sorunu. Medeniyet boşluk kabul etmez. Önemli olan o boşlukları tüm eksikleriyle doldurabilmek. Yapmak istedikten sonra, bu boşluğu doldurmak gerekiyorsa illa çoğunlukta olmanıza gerek yok. Az bile olsanız devam edin. Önemli olanı az da olsa devamının olabilmesi” ifadelerini kullandı.

munir-arikan.jpg

“DEĞİŞİM, GÖNÜL KOMUTA İLE OLUR”

 Bir öğretmenin asıl görevinin bilgisi değil, görgüsünü, sevgisini ve kendisini sunması olduğuna değinen Arıkan, “Öğretmenler eğer bu değişimi başlatacaksa ve gönül mimarı ise nasıl olacak? Siz öğrencilerinizin huylarını, karakterlerini, yeteneklerini ve bilgilerini değiştirmeye çalıştığınız da ne hissediyorlar?  Arkadaşlar değişim bilgiyle olmaz. Değişim gönülle olur. Her öğretmen bir değişim ve dönüşüm mimarıdır. Öğretmenlerin, kötü durumdaki dişleri bile tedavi eden ortadondistlerle çok benzer yönleri var. Çocuğunuzun dişleri çok yamuk ve çarpık olduğunda ortadondiste götürüyorsunuz. Ortadondist olursanız ümit veriyor, süreç veriyor, acıtmıyor ve hiç çaktırmadan yapıyor. Ve sürekli kontrole çağırıyor. Aynısını sosyal ortadondist olan öğretmenlere söylüyorum. Biz ne yapıyoruz? Mezun ettik bitti. Bu çocuklar yollarda, sokaklarda ya da devlet dairelerinde. Eğer biz bu değişimi oluşturacaksak; Değişim emir komuta ile değil gönül komuta ile olur” ifadelerini kullandı.

“TÜRKÇE GİDERSE, HER ŞEY GİDER”

Şuanda çok az kelimelerle konuştuğumuza dikkat çeken Arıkan, “Önce kelimeler bozulur, ahlak onu takip eder. Peki bununla alakalı ne yapıyoruz? Ayda 100 kelime öğrenilebilir. Peki yılda 100 kelime? Okul içleri, sınıfları boş. Yazın diyorum. Yılda 100 kelime ayda 8 kelime yapar. Türkçe giderse, her şey gider. Biz insanlara kelimelerle öğretiriz. Bu ülkenin kodlarını öğrenmemiz gerekiyor. Bu da yabancı dille olmaz, ana dilinle olur. Duygu orada oluşur. Ayrıca öğrenciler şans veren öğretmenler istiyorlar. Bütün dünyanın gönlüne girmişse bu mukaddes insanlar, şimdide olabilir. Ne düşüyorsan, O’sun. Dolayısıyla ûmitkâr olmamız lazım. Hiçbir şey beynimizde yaratılmadan, ortaya çıkmaz” şeklinde konuştu.

munir-arikan-(3).jpg

“İNANÇ ŞEMSİYENİZ YANINIZDA OLSUN”

Sabah yataktan kalkıldığı zaman bir şeyi değiştirmeye inanarak güne başlanılması gerektiğine vurgu yapan Arıkan, “Zamanında Avustralya’dan yağmur yağmasını sağlayan bir uçak getirttiler. Yağmur bulutuna iyon bombası atıyorsun yağmur yağıyor. Bombayı attılar yağmur yağmadı. O dönemde bir camii hocasına gidip durumu anlattılar ve yağmur duasına çıktılar. Allah’ın hikmeti, duanın ortasında yağmur yağıyor. Cemaatin hepsi sırılsıklam ıslanıyor. Islanmayan tek bir adam var, o da imam. Çünkü şemsiyesini bir tek o getirmiş. Çünkü yağmurun yağacağına inanan bir tek o olmuş. Bu yola çıkarken inanç şemsiyeniz yanınızda olsun” diye konuştu.

“BU SAVAŞ, MESLEKLER SAVAŞI”

Dünya’da 7 milyar kişinin yaşadığını hatırlatan Arıkan, “Bu 7 milyar insanın içinde 2 milyar yaşlı ve hasta insan var. Kalan 5 milyar insanın 1 milyarı ev hanımı ya da çalışmıyor, çalışmak istemiyor. 4 milyar insanın ise 1 milyarını genç ve çocuklardan oluşuyor. Kalan 3 milyar çalışmak zorunda. 1.2 milyar insan çalışıyor. Ancak 1.8 milyar işsiz açıkta. Dünyada bir savaş var. Bu savaş meslekler savaşı. Aklınız varsa çocuklarınızın hayatını zorlaştırın, problemler çıkarın. Bırakın sorunları onlar çözsün. Yarın bir gün okuldan çıktıktan sonra diplomaları ne işe yarayacak. O yüzden tatminsizler ve mutsuzlar. Hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar. Neden? Çünkü her şeyi onlara siz sundunuz. Değerin emekten geldiğini öğrensinler” diyerek sözlerine son verdi.

YİĞİT BERKAY ÇOPUR / YENİ HABER GAZETESİ