"Medeniyetimizin temelinde önce ilim var"

"Medeniyetimizin temelinde önce ilim var"

Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, "Bizim medeniyetimizin temelinde önce ilim vardır çünkü bütün kötülükler bilgisizlikten ve cehaletten kaynaklanır. Bilgili insan arif insan, arif insan medeni insan demektir. Artık elinden, dilinden, ayağından, her hangi bir fikrinden kötülük gelmeyen insan demektir." dedi. 

Hacımüftüoğlu, AA muhabirine medreselerin ve buralarda yetişen talebelerin aldıkları icazetin tarihteki önemini değerlendirdi.

Hacımüftüoğlu, icazetnamelerin önemli tarihi belgeler olduğuna işaret ederek, icazetnamede, diplomayı veren müderrislerin, talebelere dünyevi değil uhrevi tavsiyelerde bulunduğunu bildirdi.

Diplomayı veren kişinin ilk tavsiyesinin, "Allah'a sağlam imanla inanacaksın" olduğunu belirten Hacımüftüoğlu, şöyle konuştu:

"Mutlaka öğrendiğini öğreteceksin, ilmi yayacaksın, hiçbir dünyevi makam tercih etmeden, yani 'ben filan yere tayin olayım ve yüksek makam alayım' bunları düşünmeden ilk hedefin ilme hizmet etmek, ilmi geliştirmek ve toplumu, insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkarmak. Karnını doyurmayı düşünmeyeceksin, önce ilmi düşüneceksin. Bizim medeniyetimizin temelinde önce ilim vardır çünkü bütün kötülükler bilgisizlikten, cehaletten kaynaklanır. Bilgili insan arif insan, arif insan medeni insan demektir. Artık onun elinden dilinden ayağından her hangi bir fikrinden kötülük gelmeyen insan demektir." 

- "Dünyaya hakimiyet kurduğumuz dönemler" 

Hacımüftüoğlu, medreselerin medeniyetin gelişiminde taşıdığı öneme değinerek, şöyle devam etti: 

"Önemli olan biz burada nasıl başardık, nasıl bir cihan devleti kurduk? Dünyada hakimiyet kurduğumuz dönem, yani Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet dönemi bunların müesseseleri neydi? Onlara bir göz atmamız lazım. Nasıl bir eğitim ve öğretim uygulanıyordu ki, bu kadar güzel lider, irşad edici alimler yetişiyor ve o insanlar da melek gibi insanlar oluyordu. Vatanını milletini kardeşliği bilen bir insan yetiştiriyordu. Bunlardan örnek almamız lazım. Geleceğe daha iyi hazırlanmamız lazım." 

- "Talebe hocasını babasından öncelerdi" 

Hacımüftüoğlu, 41 yıldan beri öğretim üyesi olduğunu ve ayrıca 15 yıl medrese eğitimi aldığına dikkati çekti. 

Yaşı itibariyle medreselerde yetişmiş alimlere kavuştuğunu ve onların gördüğünü belirten Hacımüftüoğlu, "Onların giyim kuşamını, konuşmalarını, edep ve terbiyesini, onların tedrisat, ilme olan aşklarını gördüm. Hep hayranlıklarını duyuyorum ve onlara özlem duyuyorum. O dönemin talebelerinde oturmuş edep ve terbiye vardı. Mutlak öğrenme aşkı vardı. Hoca talebe münasebeti çok mükemmeldi. Öğretmen talebeyi bir evlat gibi görür, ama talebe hocasını belki abartı olacak ama yine öyle söyleyeyim öğretmenini babasından öncelerdi. Yani 'ilk benim babam hocamdır çünkü bana geleceği hayatı öğretiyor. Sonra benim dünyaya gelmeme sebep olan babam gelir' deniliyordu." ifadesini kullandı. 

- "Milli benliğimizi, kimliğimizi küçük, hakir gördük" 

Hacımüftüoğlu, bugünlerde ise öğrencilerin okumanın haricinde, eğlenmek için yer arayan kişiler haline geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Talebe, 'üniversiteyi kazanayım, eğlencesi bol yerlerde zaman geçireyim' diye düşünüyor. Öğrenci şimdi öğrencilik yapmak istediği yerde önce nerede eğlence merkezleri var, nerede eğlenebilirim, onu araştırıyor. Halbuki buradaki Yakutiye Medresesi'ne bakıldığı zaman sadece okumak öngörülürdü. Şüphesiz öğrenciyi dinlendirmek için bazı yerler hazırlanır ama talebenin işi, önce eğlenmek değil okumaktır. Bir daha bu zamanı geri alamayız. Fakülteden mezun ettiğimiz bir talebeyi yine birinci sınıftan alamayız. Olmuyor yani. Konfor arttı. Allah devletimize zeval vermesin. Önce yurtlar hazırlanıyor. Bazı vakıflar dernekler talebelerin kalacağı yerleri hazırlıyor. Yani şu anda talebenin sıkıntısı yok ama kaliteden şikayetçi olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu da galiba, bizim biz olmaktan çıktığımızdan kaynaklanıyor olabilir. Bizim milli bir kimliğimiz var ve o kimlikten biraz sıyrıldık. Milli benliğimizi, milli kimliğimizi küçük, hakir gördük. Bir taklitçilik başladı. Onun için düzelir inşallah diyoruz. İnşallah kendimizi bulacağız ve o var olan medeniyeti ihya edeceğiz, sahip çıkacağız."