Hamdi Bağcı

Hamdi Bağcı

Mehmet Ali Birand Saygıyı Hak Ediyor…

Mehmet Ali Birand Saygıyı Hak Ediyor…

Mehmet Ali Birand bu ülkede gazetecilik yapan her kesimin saygı duyduğu bir duayendi ve bu ülkede bir gazetede köşe yazan bütün gazetecilerin, televizyonda program yapan her meslektaşımızın mutlaka Mehmet Ali Birand’ı konu etmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha doğrusu bunu Sayın Mehmet Ali Birand’ın hak etti kanaatindeyim.

Evet, Mehmet Ali Birand’ı yazıyoruz, Anadolu’da, Konya’da bir gazeteciyiz, taşralıyız, Mehmet Ali Birand gibi ne Galatasaray’da okuduk, ne yurt dışında eğitim gördük, ne gezdik tozduk, ne gazeteciliğin dibini bulduk, ne öyle büyük söyleşiler, haberler yaptık, ne de onun yaptığı kadar büyük prodüksiyonlara imza attık.

Aslında biz Mehmet Ali Birand’ı yazarken kendimizi yazıyoruz, onun görkemli dünyası ile kendimizin iflah olmaz basit dünyası arasındaki uçurumda gazeteciliğimizi bulmaya çalışıyoruz. Ne acı ki bizim enerjimiz büyük gazetecilik yapmak için sarf edilmiyor, bizim gazeteciliğimiz taşranın üçüncü sınıf dünyalarında kaybolup gidiyor. Üç kuruşluk adam olmak nedir, biz çok iyi biliriz, gazeteciliğin arabeski bizim dünyamız…

Ama Mehmet Ali Biran’da TRT 2’de programcı soruyor, “en büyük mutluluğun nedir?”, Rahmetli Birand cevap veriyor, “eşim, ailem, bir de tekne alabilecek kadar para kazanmış olmam”…Başbakan kendisi ile kokoreç yiyor, Türkiye’nin en önemli 3 özel televizyon kanalından birisinde anchorman olarak görev yapıyor…

Paranın da, ününde, kalitenin de dibini buluyor. Helal olsun, bizlerle kıyaslanmayacak ölçüde bir hayat. Ne yalan söyleyeyim, ben de öyle bir hayatı yaşamak isterdim. Rusya Başkanı ile Amerika Başkanı ile İngiltere Başbakanı ile dünyanın en problemli ve en popüler insanları ile söyleşi yapmak isterdim.Ben de denize kıyısı olan bir şehir de yaşamak istedim, belki tekne alacak kadar değil ama en azından ikinci el bir araba alacak kadar param olsun, mesleğimden dolayı para kazanayım isterdim.

Bizim meslek insana cesaretli olmayı öğretir, kendinizle ve toplumla barışırsınız, birçok insanın utanarak söyleyemediği şeyi siz bütün içinde bulunduğunuz topluma ilan edersiniz. Neticede cesaretle ifade etmek isterim, bana bir gün ben de 70 yaşıma gelebilsem ve benimle de röportaj yapılacak seviyede olsam ve bana da sorsalar ben de herhalde hayatımda en çok isteyeceğim üç şeyi, iyi para kazanmak, ailem ve elbette torunumu sevmek olarak ifade ederdim. Ama servisle, tramvayla, belediye otobüsü ile seyahat, arzu edeceğimiz bir yaşam olmazdı…

Tabi ayrıca biz dindar insanlarız, onun için Rabbimizin Rızasını kazanmakta bizim arzu ettiğimiz önemli bir konu olurdu.Ama düşünebiliyor musunuz? Biz Anadolu, taşralı gazeteciler mesleklerini bile icra edemiyorlar. Çoğumuzun ekonomik sıkıntıdan bir sürü organı çürümüştür. Çoğumuz mecburi olarak ya asgari ücretle ya da işte ne verirlerse, bir rakama kurumlara, ağalara, beylere ya danışmanlık yapıyoruzdur, ya da basın birimlerinde çalışmak zorunda kalıyoruzdur.Memur olabilecek yıllarda memur olmayı basitlik sayan bizim idealist gazetecimiz 35 yaşına geldiğinde çaresiz asgari ücretle, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçtiğinden, mecburen çalışmak zorunda kalır.

Neyse bizim mesleğin duayenlerinden Mehmet Ali Birand öldü ve ölüm bazı insanlara yakışmıyor, Mehmet Ali Birand’a da yakışmadı. Ama ölüm yüce Yaratanımızın hayata verdiği düzende önemli bir ibret tablosu olarak her canlıyı bulacak ve Mehmet Ali Birand’ı da buldu.

Evet, Beyaz Türk’tü ama Rabbimize iman ediyordu, günahı mı çok, sevabı mı sadece Allah bilir… Biz nasıl bilelim, varsa günahı Rabbimiz taksiratını affetsin. Bu ülke televizyonculuğu, onun kabına sığmaz meslek aşkından öğrendi desek zannediyorum abartmış olmayız. Mesleki anlamda kesinlikle saygıyı hak eden değerli bir ağabeydi. Yetiştirdiği insanlar ortada, hepsi başka başka alanlarda önemli boşlukları dolduruyorlar.

Kon TV’deki değerli yönetmen arkadaşım Kemal Türkalp’i her gördüğümde sanki onu görmüş gibi hissettiğim duayen yönetmen Musa Çözen Mehmet Ali Birand’a “baba” diyor. Kimse kimseye kolay kolay baba demez, demek ki Merhum Mehmet Ali Birand bunu hak etmiş ve baba deniyor kendisine.

Yanında çalışan herkes çok seviyor, bunu net bir şekilde anlıyorsunuz. Neşeli bir insan, bütün dünya görüşlerine toleransı var, medeni bir insan, herkesi ve herkesimi kabul ediyor ve insanlarla paylaşımda bulunabiliyor.Evet, ne yalan söyleyeyim tam bizim hayalini kurduğumuz bir dünya…Ama o dünyada bile görüyorsunuz gazetecilik stresli ve 71 yaşında kalpten gidiyorsunuz…

Allah Rahmet Eylesin, değerli bir meslektaşımızı kaybettik… Yeri kolay kolay dolmaz ve Mehmet Ali Birand gerçek bir saygıyı hak ediyor…Saygı ile Mehmet Ali Biran… Rahat uyu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi
SON YAZILAR