Mehmet Şafakçı: Evlat, babaya küser mi?

Konya Torku Şekerspor Bisiklet takımının eski baş antrenörü Mehmet Şafakçı, kapanma sürecinden sonra yeniden faaliyete başlayan Şekerspor’da görev alamamasından dolayı Şeker camiasına kırgın olmadığını söyledi
Mehmet Şafakçı: Evlat, babaya küser mi?

Şafakçı, ‘Ben, Şeker fabrikasında büyüdüm. Hayatımın en önemli anlarını orada yaşadım. Evlat, babaya küser mi? Yarın gel Mehmet Derlerse giderim’ dedi. Sportmen Dergisi’ne açıklamalarda bulunan Antrenör Mehmet Şafakçı, samimi açıklamalarda bulundu. Milli takımda da antrenörlük yapan Şafakçı, camiadan gerekli desteği alması durumunda, eşofmanlarını çıkartıp seve seve federasyon başkanı olabileceğini ifade etti. İşte röportajın öne çıkan satırbaşları:

mehmet-safakci-(1).jpg

Torku’da sayısız başarılara ulaştınız ama buna rağmen takım kapanma noktasına geldi. Kapanma süreci hakkında neler söyleyeceksiniz?
Bize yöneticilerimiz geldiler ‘Konya Şeker Fabrikası icra kurulunun kararı ile sadece genç takım kalıyor profesyonel takımı kapatıyoruz’ dediler. İnanın şaka yapılıyor sandık. Zaman geçince gerçek olduğunu anladık. Düşünmesi bile çok düşündürücü. Çünkü hiç beklemiyorduk ve profesyonel olmak için UCİ’ye (Dünya Bisiklet Birliği)ne 2016 yılı katılma ücreti her zamankinden çok önce yatmıştı ama olan olmuştu bizlere de düşen alınan karara saygı göstermekti. Sadece zamanlama çok kötüydü. 2016 Ocak 13 günü yeni takım bulmak ve transfer olmak imkansızdı.  Eğer ki kasım ayında bu karar bize bildirilmiş olsaydı yeni bir takım bulma şansımız olabilirdi.

‘KIRGIN DEĞİLİM, ORASI BENİM YUVAM’
Yine de her şeye rağmen kırgın değilim. Profesyonel hayatta bu tür şeyler olabiliyor. Benim hayatımın en güzel yılları Torku’da geçti. Büyük başarılara imza attım. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda takım halinde ikinci olduk. Çin’de iyi dereceler elde ettik ha keza Ahmet Örken’in Avrupa şampiyonluğu vs. Çok sayıda başarılarımız var. Bizde küsme olmaz. Biz Şeker fabrikasında büyüdük. Evlat babaya küser mi hiç? Yarın gel Mehmet derlerse giderim. Orası benim yuvam sonuçta.  

mehmet-safakci-(2).jpg

Federasyon başkanlığı düşünüyor musunuz?
Kim istemez ki? 2016 yılı sonu 2 Kasım’da Bisiklet Federasyonu başkanlığı seçimi oldu. Her Konyalı gibi bende aday olan Erol Küçükbakırcı ile beraber seçim süresince gece-gündüz demeden çalıştım. Tarafımıza verilmiş sözler vardı henüz yapılmadı bekliyorum. Aslında çok büyük hedeflerim vardı. Ben özellikle yönetimde olmak istemedim. ‘Sahada olacağım, sahada daha yapılacak çok iş var’ dedim kabul etmedim ama bugün itibariyle hata yaptığımı anladım. Aslında çevremden çok baskılar vardı ama ben daha çok erken diye kabul etmedim. Dediğim gibi daha sahada yapılması gereken bisiklet ve spor adına çok çok şeyler var. Fakat bunlar istemekle olmuyor. Camianın desteğini arkaya almak gerekiyor. Bisiklet camiasındakiler benim sporculuk ve antrenörlük hayatımı çok iyi bilirler. Torku’da ve milli takımda elde ettiğim başarılarla kanıtladım kendimi. Camianın desteğini alırsam, eşofmanlarımı çıkartıp takım elbise giyerim.

Başarının kalıcı olabilmesi için hoca ve sporcunun sadece sporla ilgilenmesi gerektiği düşünesindeyim. Spora ek iş olarak bakmak ya da hobi olarak görmek zarar veriyor. Sporun bir hayat tarzı, yaşam felsefesi olması kanısındayım. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Tabi ki sporcu ilk önce işini ve mesleğini sevecek. Bunun yanında kesinlikle eğitimine de devam etmeli. Bence kesinlikle her sporcu üniversiteyi bitirmeli, diploması cebinde olmalı diye düşünüyorum. Size kesinlikle katılıyorum insanın mesleğine saygısı olmalı.

mehmet-safakci-(3).jpg

Peki, bisiklet sporunun geliştirilebilmesi için neler yapılmalı?
Kesinlikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına girmeli ve 8/9 yaşlarındaki çocuklara bisiklete binmeye özen gösterici eğitimler verilmeli. Spor yapan aktif sporcular için özel spor okulları olmalı, antrenman saatlerine göre ders saatleri ayarlanmalı ve sporcuların iş sorunu kesin çözülmeli. O zaman bizde Avrupa’da dünyada var olduğumuzu rahatlıkla kanıtlarız. Bu gibi daha kafamda çok planlar projeler var hepsini yazarak kopya vermek istemiyorum.

Milli takımda görev almaya başladıktan sonra 2 yılda 10 yıl içerisinde toplanan madalyayı topladınız. Değişen neydi, neyi değiştirdiniz?

İlk önce çok geniş kapsamlı bir kadro kurdum daha önce milli takımdan uzaklaştırılan sporcuları tekrar milli takıma davet ettim. Onların tecrübelerini gençlere örnek olmasını sağladım en önemlisi teknik heyet ve sporcuları bir aile olmayı öğrettim. Takımdaki bencilliği bitirdim. Ben değil biz olmayı öğrettim. Çok disiplinli ve kararlı programlı çalıştık. Allah’ın izniyle çok çok çalışarak başardık.  Başardık diyorum bu sadece benim başarım değil, bana inanan sporcu kardeşlerim ve teknik heyetim ile beraber başardık. İlk kez başlattığım milli takım kampında kask takma mecburiyeti getirdim. Önceleri kask sadece yarışlarda takılıyordu.

mehmet-safakci-(4).jpg

Ülkemizi en iyi şekilde temsil eden Ahmet Örken, sizin talebenizdi. Onu buluş hikayeniz ve bugüne kadar ki başarıları hakkında neler söyleyeceksiniz?

Torku Şekerspor’da göreve başladığım zaman sadece 7 büyük sporcumuz vardı. Bunun böyle olmasının Yavuz Erence beye yanlış olduğunu söyledim. Bizim alt yapımızın yani yıldız sporcu grubumuzun olması gerektiğini Yavuz beye uzun uzun anlattım. Sağolsun o da müsaade etti. Alt yapıyı kurma iznini aldık. Torku’da görevimin 1 veya 2’nci yarışında camiadan 4 buçuk sene uzak kalmıştım. Tanımaya çalışıyordum ve tüm yıldız takımlarını yakın takibe aldım. Isparta’daki yarışta büyükler yarışı koşulurken kaldırımda Çumra Çatalhüyük Belediye bisiklet takımının aracını gördüm bir sporcu şoför mahalline oturmuş ve ayakları direksiyonda yarış seyrediyordu dikkatimi çekti. Hemen yanına gittim camı tıklattım. ‘Aç camı’ dedim açtı. Ona yüksek sesle ‘sen hocanın elleriyle tuttuğu direksiyona ayaklarını nasıl korsun? Çabuk indir ayaklarını!’ dedim. Ben böyle deyince hemen toparlandı ve ‘özür dilerim abi’ dedi. Ben de ‘hocalara abi denmez! Hocam diyeceksin’ dedim. ‘Peki hocam. Bizim Mustafa Kestek hocamız abi deyin dediği için öyle dedim!’ dedi. Çocuğu tanımıyordum ama bakışları yarışa ilgisi ve fiziği çok hoşuma gitmişti. Oradan direk yarışı izleyen Mustafa Kestek hocanın yanına gittim ve ‘şu şoför koltuğunda oturan sporcuyu bizim takıma verir misin Mustafa hocam?’ dedim. O da bana ‘çok zor’ dedi. Neden dedim. O çocuk fakir bir ailenin çocuğu. Biz ona kışın belediyeden kömür ve dereceye girdiği zaman altın veriyoruz. Onun maddi olarak yardıma çok ihtiyacı var dedi. Ben de Torku Şekerspor olarak biz daha fazla imkanlar sağlarız inşallah dedim onu şeker fabrikasında yatırırız daha iyi spor yapar ve okuluna da Konya’da devam eder dedim. Sağolsun Mustafa hoca tamam o zaman ben yöneticilerimiz ile konuşayım ama bize biraz sizin malzemelerden vermeniz lazım biz çok zor durumdayız dedi. Ben de Sayın Recep Konuk beyde Çumralı yöneticilere söyleriz bizim eski kıyafetlerden ve eski bisikletlerden veririz dedim ve öylelikle Ahmet Örken’i 2008 sezon sonu itibariyle takımımıza transfer ettik.

Şimdi neler yapıyorsunuz? Yeni hedefleriniz nelerdir?
1 yıldır boştum çalışmıyordum! Yeni bir teklif geldi. Bu yıl Samsun’da yapılacak olan 2017 Deaflympics Olimpiyatları (İşitme Engelliler 2017 Olimpiyatları) Bisiklet takımını çalıştırmam için Bisiklet federasyonu tarafından görevlendirildim. Hakan Kıpık ve İsmail Demirel hocalarla beraber yeni bir işitme engelliler bisiklet takımı kuruyoruz. 18/30 Temmuz’da inşallah Samsun’da bayan ve erkek takım olarak en az 15 sporcu ile start alacağız. Şu Anda yetenek tespiti için büyük mücadele veriyoruz. Aslında zaman çok az keşke bu çalışmaya en az 2 yıl önce hadi olmadı 1 yıl önce yapılsaydı ama biz Türkler olarak her zaman zoru severiz. Ben daha da fazla severim. Allah’ın izni ile ülkemizi temmuz ayında Samsun’da en iyi şekilde temsil edecek takımı çıkaracağız. Rabbim neyler ise güzel eyler. Bana yeni derginizde yer verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim yayın hayatınızda üstün başarılar dilerim.

VELİ ÖZKAN - HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / SPORTMEN DERGİSİ