Memur-Sen Kadınlar Komisyonu’ndan metroda saldırıya uğrayan Kerime P.’ye destek

İstanbul Kadıköy'de Bostancı metrosunda asansör beklerken kıyafeti nedeniyle saldırıya uğrayan Kerime P.'ye Memur-Sen Kadınlar Komisyonu'ndan destek geldi.
Memur-Sen Kadınlar Komisyonu’ndan  metroda saldırıya uğrayan Kerime P.’ye destek

İstanbul Kadıköy'de Bostancı metrosunda asansör beklerken kıyafeti nedeniyle saldırıya uğrayan Kerime P.'ye Memur-Sen Kadınlar Komisyonu'ndan destek geldi. Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Genel Başkanı Habibe Öçal, "Toplumsal hafızamızda açılan bu yaranın tamir edilmesi için daha çok anlayışa ve kucaklayıcılığa ihtiyacımız varken böylesi saldırıların olmasını kabul edilemez buluyoruz" dedi.

İstanbul Kadıköy'de Bostancı Metrosu'nda asansör beklerken kıyafeti nedeniyle saldırıya uğrayan Kerime P.'ye Memur-Sen'den destek geldi. Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Genel Başkanı Habibe Öçal, "Sırf çarşaf giydiği için nefret söylemine maruz bırakan şahsı ve zihniyeti kınıyor, darp edilmekten son anda kurtulan hanımefendiyle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyor ve kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz" şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz günlerde Kadıköy metrosunda, bir devlet kurumunda temizlik görevlisi olarak görev yapan 36 yaşındaki Kerime P'nin, Atınç M'nin sözlü saldırısına maruz kaldığını söyleyen Öçal, "Kerime P.nin şikayeti üzerine gözaltına alınan Atınç M. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Zanlı savunmasında mağdurenin kendisine hakaret ettiğini, kendisini savunmak zorunda kaldığını ve kavgacı bir kişiliğinin olmadığını söylemesine rağmen kamera kayıtları bunun tamamen aksini ispatlamaktadır. Zanlı, kalabalık bir grupla asansörden inerken tek başına asansörün kapısında bekleyen Kerime P'yi görmüş ve koridorun boşalmasını bekleyerek bu menfur saldırıyı gerçekleştirmiştir. Ayrıca kamera kayıtları, zanlının, sözlü saldırıya uğrayanın ilk etapta kendisi olduğunu ve öfkeyle buna karşılık verdiği iddialarını da tamamen yalanlamaktadır" açıklamalarında bulundu.

Olayı son dönemde bazı medya kuruluşlarında dine ve dindar kimliğe dair konuları ele alış şekillerinin bir yansıması olarak görmek mümkündür diyen Öçal, "Biliyoruz ki belli çevrelerce 28 Şubat taktikleriyle basına servis edilen bazı görüntüler üzerinden dindarlar topluma "tehlikeli, yobaz, cahil" olarak aksettiriliyor. Malum medyanın kullandığı bu dilin Atınç M'nin saldırısında, çarşaf giyinmeyi tercih eden bir kadına "ülkeyi siz bu hale getirdiniz, yobazlar" diye tepki gösterme cüretine etkisi ve katkısı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Dine ve dindar kimliklere tahammülsüzlüğü besleyen bu yaklaşımların yaygınlaşmasını oldukça tehlikeli buluyoruz" ifadelerini kullandı.

"Böylesi saldırıların olmasını kabul edilemez buluyoruz.'

Bir arada yaşama kültürüne zarar veren bu tarz saldırıların hukuki olarak gereken cezayı almadıkları takdirde toplumsal huzuru zedeleyecek provakatif bir boyut kazanmasından endişe duyduğunu kaydeden Öçal, "Saldırgan, koridorun boşalmasını fırsat bilerek saldırdığı başörtülü kadının yalnız olmadığını bilmelidir. Başörtülü kadınlardan rahatsız olan bu zihniyeti telin ediyor ve bu olayın nefret suçu kapsamında değerlendirilerek hak ettiği şekilde cezalandırılması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizde on yıllar boyunca kadınlar kıyafetlerinden dolayı en temel hakları olan eğitim ve çalışma haklarından mahrum edildi. Dini kimliğin görünür yaygın formu olarak başörtüsünü kullanan kadınların on binlercesi, uzun yıllar bu zulme maruz kaldı. Toplumsal hafızamızda açılan bu yaranın tamir edilmesi için daha çok anlayışa ve kucaklayıcılığa ihtiyacımız varken böylesi saldırıların olmasını kabul edilemez buluyoruz" değerlendirmelerinde bulundu.

11 Eylül sonrası tüm dünyada yükselen İslamofobik tavırlardan birçok Müslüman kadının nasibini aldığını ifade eden Öçal konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özellikle Batı'da, günümüze kadar uzanan bir süreçte, çarşaflı, burkalı, peçeli her kadını terörist olarak görmeye başlayan zihniyetin varlığını müşahede etmiştik. Bu yamuk bakış ile şekillenen mantığın ülkemize ithal edilmesini kabul edilemez buluyoruz. Kültürü İslami dinamikler ile şekillenen bir coğrafyada İslamofobik tavırların mayalandığının farkındalığına dikkat çekerek bu tutumların yaygınlaşmasındaki nihai hedefin mankurtlaşma olduğunun bilinmesi gerekir. Saldırganın da savunmasında yer verdiği gibi muhtemelen ailesinde birçok tesettürlü hanımefendi vardır. O halde tam da bu nokta da şunu sormak gerektiğine inanıyoruz. Bize ne oluyor ki kendi toplumumuzda inancımızda ve hatta ailemizde yer alan dindar kimliğin bir yansıması olan tesettüre bu kadar yabancılaştık? Bu ahlaki çözülmeyi üzerinde düşünmeye değer bir husus olarak görüyoruz. Bu vesile ile metroda bir kadını tek başına yakalamak için fırsat kollayarak sırf çarşaf giydiği için nefret söylemine maruz bırakan şahsı ve zihniyeti kınıyor, darp edilmekten son anda kurtulan hanımefendiyle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyor ve kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz."

İHA