Geçtiğimiz hafta sonu Milliyetçi Hareket Partisi’nde 10. Olağan Kongre heyecanı vardı. Kongreyi hep birlikte titizlikle takip ettik. Çünkü; Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan Türkeş’in (1997) vefatından bugüne kadar geçen süredeki en heyecanlı, en kritik kongresini gerçekleştirdi. En heyecanlı kongre diyorum çünkü mevcut Başkan Devlet Bahçeli’ye rakip olarak 10 kişi adaylığını açıklamıştı. Bunların içinden en güçlü rakip olarak Trabzon Milletvekili Koray Aydın görünüyordu. Bunun yanında, Bugüne kadar ‘MHP’de demokrasi yok’ diye eleştiriler yöneltildi. Belki doğru bir eleştiridir belki de değildir. Bu eleştiri herkesin kendi görüşüne göre şekillenebilir. Ama şahsen ben bir gazeteci gözüyle kongreye baktığımda, gayet demokratik, gayet sağduyulu ve yapıcı bir kongre süreci izlediğimi ifade etmek istiyorum. Zaten Devlet Bahçeli'nin 401, Trabzon milletvekili Koray Aydın'ın 72 ve eski MHP İzmir İl Başkanı Musavat Dervişoğlu'nun da 43 delegenin imzasını alarak adaylığa hak kazanmaları, kongrenin gayet demokratik bir süreçten geçtiğinin kanıtı sayılabilir.

Kongrede dikkat çeken başka bir konu ise, Divan Başkanlığı’na seçilen ve başkanlık görevini layıkıyla yürüten Yıldırım Tuğrul Türkeş oldu. Tuğrul Türkeş yaptığı açıklamalarla, tutumuyla gayet tutarlı ve demokratik bir yönetim anlayışıyla herkesin takdirini topladı. Ayrıca Türkeş’in Kongre başındaki yapmış olduğu konuşma da ülkücü camiada heyecan uyandıran bir nitelikteydi. Özellikle açılış konuşmasında ‘Babamın partisine hoş geldiniz’ sözleri, camia tarafından ayakta alkışlandı.

Gelelim Devlet Bahçeli’ye… Devlet Bahçeli aslında yıllardır camia tarafından eleştirilir. Ancak 6. Kez Genel Başkan seçildiğine göre, sevenleri daha fazla. Bahçeli gördüğümüz kadarıyla Kongrede herkesi kucaklayan bir konuşma yaptı. Net mesajlar verdi. İktidara yüklendi bir hayli. Her şey bir yana, Bahçeli liderliğindeki MHP, büyük bir mesaj verdi Türkiye’ye. En azından ben öyle düşünüyorum. Düşünceler, görüşler, ideolojiler ne olursa olsun, olaya objektif bir şekilde bakıldığında bu sonuç çıkıyor ortaya. Çünkü MHP’nin yapısı ve yıllardır üstünden atamadığı, ‘kavgacı MHP’ kimliği nedeniyle, böylesine sakin, böylesine demokratik, böylesine sağduyulu, böylesine barışık bir kongre beklenmiyordu. Bu durumun en büyük nedeni de Devlet Bahçeli diye düşünüyorum. Çünkü Bahçeli’nin siyasi duruşu, son yıllardır da anlaşılabileceği gibi, ülke menfaatlerini ön planda tutan, sağduyulu ve daha yapıcı bir siyasi anlayış. Bu siyasi anlayışı zaten ülkenin menfaatine uygun gördüğü konularda iktidara destek vererek gösterdiğini görüyoruz. En azından tutarlı, mantıklı ve aklıselim bir duruş sergileyen bir muhalefet olduğunu söyleyebiliriz. Kongredeki MHP ve Devlet Bahçeli, görünüşe göre daha yapıcı bir siyaset izleyeceğe benziyor.

KONGRE’NİN KONYA’YA ETKİSİ NE OLUR?

Bildiğimiz gibi MHP Konya İl Başkanı Hasan Kaya, Kongre sürecinde, başkanlığa adaylığını koyan Trabzon Milletvekili Koray Aydın’ı destekledi. Ancak sonuç Koray Aydın’ın lehine olmadı. Bu durumda Konya İl Başkanı Hasan Kaya’nın, ne yapacağı merak konusu oldu. Bazı söylentiler, Hasan Kaya’nın isfita edeceği yönünde. Genel Merkezi eleştiren bir il yönetimi, haklı olarak istifayı düşünebilir. Bence de istifa etmesi yüksek bir ihtimal gibi gözüküyor. İstifa etmezse ne olur? Diye başka bir açıdan bakacak olursak; Genel Merkez ile bağları kopuk bir il yönetimi görmek mümkün olabilir. Bunlar tabi ki bir öngörü. Tam aksi yönde gelişen durumlar da söz konusu olabilir. Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek. MHP Konya’da Hasan Kaya ile devam mı edecek, yoksa bir değişim olacak mı? Hep birlikte göreceğiz… Saygı, sevgi ve hürmetlerimle…