"Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyorlar"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: (2)- "Biz NATO'da müttefikiz. Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyorlar. Bunun için DEAŞ'ı bahane ediyorlar. Bunu ilkokul mantığıyla bile çözemeyenlerle nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek. Elbette
"Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyorlar"

ANTALYA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Biz NATO'da müttefikiz. Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyorlar. Bunun için DEAŞ'ı bahane ediyorlar. Bunu ilkokul mantığıyla bile çözemeyenlerle nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek. Elbette büyük bir soru işareti." dedi.

Soylu, Antalya'nın Kemer ilçesinde bir otelde düzenlenen "Sahil Güvenlik Komutanlığı Karadeniz Ülkeleri Sınır Sahil Güvenlik Teşkilatları İşbirliği Forumu Yıllık Liderler Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, terörün uyuşturucunun lojistik aracı olduğunu belirterek, Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla terör, uyuşturucu ve göç başlıklarının hepsiyle ya hedef ya da geçiş ülkesi olarak temas halinde bulunduklarını, verdikleri mücadeleyi sadece kendilerine ait görmediklerini, dünya perspektifinden ele aldıklarını aktardı.

Avrupa'ya gidecek bilgisini aldıkları uyuşturucu ticaretine de Avrupa'ya üzerinden gidecek kaçak göçmenlere de müdahale ettiklerini vurgulayan Soylu, güvenlikte bencilliğin aslında herkese güvensizlik getirdiğini kaydetti.

Göç ve uyuşturucuyla mücadelede sadece "Karşı kıyıya geçmesinler" anlayışıyla da hareket etmediklerine işaret eden Soylu, daha geniş bir açıdan bakarak bu geçişleri denizde engellemenin yanı sıra hem denize çıkmalarını engellemek hem de mümkünse problemi kaynağından düzeltmeye çalıştıklarını belirtti.

Eğer dünya bunu yapmazsa, yani kaynak ülkelerdeki istikrarsızlığa, fakirliğe, gelir adaletsizliğine, terör gruplarının varlığına çözüm üretmezse, meselelerin kalıcı olarak çözülemeyeceğini ve sürekli bu maliyetlerin yüklenileceğinin açık olduğunu vurgulayan Soylu, şunları söyledi:

"Çünkü terör, uyuşturucu ve düzensiz göç arasında simbiyotik bir ilişki var. Üçü de birbirinden besleniyor. Uyuşturucu terörün en önemli finansman kaynağı. Terör uyuşturucunun lojistik aracı. Terör düzensiz göçün hem tetikleyicisi hem de kaçakçılığını organize ederek oradan da finansman sağlıyor. Karadeniz, Akdeniz ve Ege'de sorumlulukları var. Bu sadece sahil güvenlik noktasındaki sorumluluk alanlarımız. Bunun da ötesinde karada verdiğimiz mücadele var. Elbette ki her ülke, kendi güvenliği ve menfaatiyle ilgili adımlar atacaktır. Ancak günümüzün ve bölgemizin şartları attığımız adımların etkisini, sınırlarımızın dışına taşımaktır. Türkiye'nin terörle verdiği mücadele başarısının buradaki tüm ülkelerin ve burada olmayan diğer Avrupa ülkelerinin huzuruna katkısı vardır. Medeni ve egemen devletler olarak dünya üzerindeki tüm silahlı gruplarla, terör örgütleriyle ayrım gözetmeden mücadele etmek ve egemen devletlerin iç istikrarına katkıda bulunmayı öncelemek durumundayız."

- "Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok"

Dünyanın bir yerinde güvensizlik varken başka yerlerde güvenlik olmadığını özellikle yüzyılın başından beri yoğun şekilde tecrübe ettiklerine değinen Soylu, şöyle konuştu:

"Dünya artık bu güvensizliği ve yönsüzlüğü taşıyamıyor. Karşı karşıya kaldığımız terör ve şiddet ortamı şok edici rakamları, dünyaya yeni bir şeyler söylemektedir. Şunu ifade etmek istiyorum. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Bir mahallede oturuyorsunuz? Mahallede bir çetenin bakkalınızı rahatsız etmesini ister misiniz? Çocuğunuzun okula giderken yolun güvensiz olup onun etkilenmesini ister misiniz? Geceleyin hanımefendiler evlerine giderken çaresiz ve yalnız bir şekilde bu çetecilerle karşı karşıya kaldığı zaman karşılaştığı muameleyi görmek ister misiniz? Çeteci terörist olacak, kim desteklerse desteklesin. Amerika'dan da batıdan da büyük Allah var. Kim desteklerse desteklesin ne yaparlarsa yapsınlar. Biz bunlara nasıl müsaade ederiz. Nasıl buna ev sahipliği yapılmasına müsaade ederiz. Bu vekalet savaşlarını, bu teröristlerin özellikle altını çizerek söylüyorum emperyalizmin, radikalleşmeyi istismar ettiği, kullandığı politikaların sonunu getirmek zorundayız. Böyle bir dünya olamaz. Biz NATO'da müttefikiz. Müttefiklerimiz bizi değil, terör örgütlerini tercih ediyorlar. Bunun için DEAŞ'ı bahane ediyorlar. Bunu ilkokul mantığıyla bile çözemeyenlerle nasıl yol yürünecek, nasıl izah edilecek. Elbette büyük bir soru işareti. Bizim 2017'de kaçak olarak yakaladığımız göçmen sayısı 176 bin. Ondan bir yıl önce 175 bin. 2018'de 268 bin kaçak göçmen yakaladık. Şimdi yıl bitmedi. 2,5 ay var 334 bin 250. Bu yıl bu hesaplamayla 400 bini görecek. Bu 400 bin trajedi, travma demek."

"Kaçak yollarla gelirken donan ve boğulanların hesabını kim verecek?" diye soran Soylu, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Bunların sorumlusu biz miyiz? Afganistan'ı kim istikrarsızlaştırmışsa, Afrika'yı kim bu yoksulluğa ve yoksuzluğa mahkum etmişse, Orta Doğu ve Asya'da kim istikrarsızlığı oluşturmak istiyorsa, fatura onun önüne konulmalıdır. Biz bunlarla, bu yapıcı sorunlarla hep birlikte karşı karşıyayız. En iyi siz bilirsiniz denizden bir çocuğu kurtarmasını. Bu trajediler daha ne kadar sürecek. Bu trajediye bizi zorluğa ileten nedir? İşte modern dünyanın bu olan bitene cevap üretemediği günümüzde bizim teröre karşı verdiğimiz mücadele bana göre huzur arayan dünya için bir kılavuz niteliğindedir. Keza Karadeniz'deki iş birliğimizi güçlendirmek, burayı dışarıdan müdahalelere kapatmak, buradaki huzur ve istikrarı ihraç etmeye çalışmak önemlidir."

- "Kusura bakmayın terör örgütlerine de teslim olacak bir Türkiye yok"

"Düzensiz göçte şu anda boğazımıza kadar geldik. Kapasitemizin tamamıyla çalışıyoruz. Şu anda sahil güvenliğimizin 200'e yakın botu, sahil kurtarma gemisi, deniz kurtarma aracımızın yüzde 70'i sadece düzensiz göçle mücadele etmektedir. Kapasitemizin dört katı çalışıyoruz. Sahil Güvenlik kapasitemizin dört katı değil, kendi kapasitemizle çalışalım. Yani bir katıyla çalışalım. Yunanistan'a ilk hafta 7 bin göçmen geçer. İkinci hafta 100 bin, üçüncü hafta 200 bin. Geçti bunlar çünkü." diyen Soylu, şu bilgileri verdi:

"Bir ayda Avrupa'ya geçen göçmen sayısı 400 bini bulur. Bu bir tehdit değil tespit. Avrupa'ya sormak isterim. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız?. Milyonlarca insanı oradan terör örgütü, istikrarsızlık, Esed ve Suriye Türkiye'ye gönderecek. Türkiye'yi terör örgütüne teslim edeceksiniz. Bir taraftan göçle mücadele ettireceksiniz ondan sonra affedersiniz sizin canınız can da bizim canımız patlıcan mı? Şunu net söylüyorum Avrupa'ya. 400 bin kaçak göçmen geçecek. Bu yıl Avrupa'ya yıl sonuna kadarı geçmiş olacak. Taş çatlasın 60 bin. Yüzde kaçı yapıyor. Yüzde 15'i. Yüzde 85'i ne oluyor. Ben Avrupa'ya geçeni yüzde 20-25 fazlasını kendi ülkelerine geri gönderiyorum. Bunun ne kadar büyük bir operasyon olduğunu bilen var mı? İstikrarsızlığı, kaçak göçmeni bu bölgeye yükleyin, bu insanlar uğraşsınlar. Uyuşturucuya Avrupa'da ses çıkarmayın onu da bu bölgeye yükleyin. Geçişini, ticaretini. Biz hiç kimsenin hamalı değiliz. Terörü bölgemizde kazıyıncaya kadar bu mücadeleye devam edeceğiz. Kim ne söylerse söylesin. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok, olmadı, olmayacak. Kendi ülkemiz cennet gibi. fazlasıyla yeter artar. Allah'a hamdolsun. Kusura bakmayın terör örgütlerine de teslim olacak bir Türkiye yok. Sosyal medya terörizmine ve yalan terörizmine de teslim olacak bir ülke yok."

Karadeniz'in çevre kirliliği sorunlarına ilişkin şimdiden tedbir almak gerektiğine vurgu yapan Bakan Soylu, "Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin kalkınmasına ve bu denizin küresel potansiyelinden tüm sahildar ülkelerin istifade edebilmesini sağlamak, sadece bize ait değil tüm dünyaya ait bir kazanımdır. Karadeniz'in enerji potansiyeli, Karadeniz'in turizm ve kültür çeşitliliği potansiyeli bana sorarsanız hala dünya için bakir bir alandır. Bizlerin burada gösterdiği iş birliği ve iyi niyet inanıyorum ki 21. yüzyılın tüm güvenlik problemlerinin çözümü için de bir prototip oluşturacaktır. Biz bu coğrafyanın çocuklarıyız. Geleceğe huzur ve kardeşlik bırakmalıyız. Sahil güvenlikte iş birliği yapıldığı sürece çözülemeyecek hiçbir problem söz konusu değil. Ortak bir dilimiz var. Bu dili kaybetmeyelim. Denizin getirdiği iş birliği güçlü ve kuvvetli bir iş birliğidir. Bu dostluğu aranızdan hiçbir zaman ama hiçbir zaman uzaklaştırmayın." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

Kaynak: