Ne ekonomik ne matematik dayanak var

Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşürmesinin kısa vadede etkileri olsa da uzun vadede bir etkisinin olmayacağını söyleyen Ekonomist Levent Yılmaz, “Moody’s Türkiye’nin Suriye’de sahada, BM’de de masada kazandığı zaferi bu kararla geri almak istiyor" dedi.
Ne ekonomik ne matematik dayanak var

Moody's uzunca bir süredir Türkiye ile ilgili böyle bir not düşürme için fırsat kolladığını söyleyen Levent Yılmaz,  “Moody's ilk andan itibaren 15 Temmuz darbe girişiminde hiçbir şeyi beklemeden en hızlı tepkiyi veren kurumdu. Çünkü Moody's uzunca bir süredir Türkiye ile ilgili böyle bir not düşürme için fırsat kolluyordu. Sebebi de Türkiye’nin son dönemde özellikle Cumhurbaşkanımız ve ilgili Bakanların açıklamalarıyla kredi derecelendirme kurumlarının foyasını ortaya çıkarmasıydı. Bu sadece şimdi söylediğimiz bir durum değildi. Biz notlarımızı yükseltirlerken de bunlar yeterli değil daha iyisini hak ediyoruz diyorduk. Çünkü bizim ekonomimizde bir kırılganlık yok, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alıyoruz. Genç nüfusumuz hızla artıyor olmasına rağmen işsizlikte görece olarak iyi bir durumdayız ve OECD ülkeleri arasında çok iyi bir konumda bulunuyoruz. 2008 krizinden sonra da başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının kendi işleyişlerini gözden geçirmeleri gerektiğini, kararlarının önemli bir kısmının siyasi olduğunu her fırsatta söylüyorduk. Yani biz ilk kez kredi derecelendirme kuruluşlarına çıkış yapmıyoruz.” dedi.

moodys.jpg

KONTROLÜ KAYBEDİNCE NOT DÜŞÜRMEYE GİTTİLER

Moody's’in bu son kararını incelediğimizde 15 Temmuz’dan sonraki aceleciliğin görüldüğünü ifade eden Levent Yılmaz, “Kullandıkları derecelendirme matematiği açısından Türkiye’nin notunu düşürmek için tek bir sebepleri bile yok. Dolayısıyla tüm bunları üst üste koyduğumuzda bunun net bir şekilde siyasi bir karar olduğunu görebiliyoruz. Daha önce Türkiye 15 Temmuz darbe girişiminin şokunu atlattı demişlerdi. Fakat daha sonra sayın Cumhurbaşkanımızın BM’de yapmış olduğu görüşmelerin detayları ortaya çıkmaya başladı.  Küresel anlamda kontrolü kaybetmeye başladıklarını hissettikleri anda Türkiye’nin gözden geçirme işini önümüzdeki ay tamamlayabiliriz demelerine rağmen iki gün sonra not düşürme kararını apar topar açıkladılar. Önümüzdeki hafta da Türkiye’ye çok ciddi bir yatırımcı grubu gelecek. Türkiye ekonomi güvenliğini tesis ettiğini çok önemli stres testlerinden geçerek ispat etti. 2008’de bu yana 17-25 Aralık, Gezi Parkı, 15 Temmuz darbe girişimi gibi. Tüm bunları üst süte koyduğunuzda batan bir tane banka yok. Avrupa ve Amerika patır patır döküldü. Çin’in büyümesinin yalan olduğu ortaya çıktı. Tüm bunlara rağmen her şeyiyle düzgün, bankaları batmamış bir Türkiye var. Herkes de bunun farkında. Esasen de hedefledikleri de Türkiye’yi ekonomik olarak kırılgan hale getirip Erdoğansız bir Türkiye hayal ediyorlardı. Moodys’in kararı da siyasi bir karar ve buna hizmet ediyor.” şeklinde konuştu.

erdogan-009.jpg

ERDOĞAN'SIZ BİR TÜRKİYE İSTİYORLAR

Uzun zamandır Erdoğansız bir Türkiye planladıklarını belirten Yılmaz, “Bunun için de epeydir kriz çıkartmaya çalışıyorlardı. Erdoğan’a halkın desteği tam, bu destek de ancak ekonomik kriz ile ortadan kaldırılabilir dediler. 15 Temmuz’da bu plan tutmadı. Halkımız da 15 Temmuz’da kriz çıkmasın diye cebindeki dövizi bozdurdu. İkinci plan da Kredi Derecelendirme Kurumları üzerinden Türkiye’nin notunu düşürerek, Türkiye’de bir ekonomik kırılganlık oluşturmaktı. Pazartesi itibariyle piyasaların açılışına baktığımızda Moody's’in açıklamalarının etkisi son derece sınırlı oldu. Çünkü Kredi Derecelendirme Kurumlarına olan güven oldukça azalmıştı. Dünyada çok ciddi anlamda bir üçüncü dünya savaşı var. Fakat bu savaş alışkın olduğumuz şekilde ilerlemiyor. Bu Ortadoğu üzerinden petrol fiyatları, dolar kuru, altın fiyatları üzerinden şekillendirilmeye çalışılan bir ekonomik savaş . Türkiye’de bu savaşın tam göbeğinde bulunuyor ve kendi imkânları dâhilinde bunu oldukça iyi yönetiyor.” ifadelerini kullandı.

UZUN VADEDE TÜRKİYE’YE BİR ETKİSİ OLMAZ

Moodys Türkiye’nin Suriye’de sahada, BM’de de masada kazandığı zaferi bu kararla geri almak istediğinin altını çizen Yılmaz, “Bu kurumlar 1997 Asya Krizini, 2001 Türkiye krizini, 2007 ABD Mortgage krizini bilememiş. Hatta ilk batan banka bu kurumların en yüksek puan verdiği bankalar. 2008’de bu işin küreselleşeceğini görememiş. 2010’da bunun Avrupa’yı borç krizine sürükleyeceğini bilememiş şimdi çıkıyor. Türkiye ile ilgili yalan yanlış bir açıklama yapıyor. 2008 kriziyle Dünyanın makroekonomik dengeleri değişti. Dolayısıyla 2008 öncesi yöntem ile 2008 sonrasını tahmin edemezler. Bunlar iyi niyetli olmayan finans kaynakları belirsiz, şaibeli kuruluşlar. Kısa vadede ufak tefek geçiş etkileri olabilir ancak uzun vadede Türkiye’ye bir etkisi olmayacaktır.  Türkiye’ye gelecek ciddi yabancı yatırımcı 2008 yılından beri Kredi Derecelendirme Kurumlarının kararlarını önemsemiyor. Bu sadece sıcak para getirecek yatırımcıları ilgilendirecek bir karar olabilir. Orda da bizim kadar kazandıran başka bir ülke yok. Dolayısıyla bu kararın yabancı yatırımcıya etkisi oldukça sınırlı olacaktır.” diye konuştu. 

İSMAİL KOÇ / YENİ HABER GAZETESİ