Gülşen Yılmaz

Gülşen Yılmaz

Ne kadar da yalancıyız

Ne kadar da yalancıyız

Yavaş yavaş dürüstlükten uzaklaşmak moda olmaya başladı.
 
O kadar ki herkes birbirini inandırmak için yeminler ediyor. Yaşam tarzlarımız böyle böyle ucuzlaşmaya başladı.
 
Bir de artık kalifiyeli bir yalancı olduğunu bildiğin insanlar bile; “Yalandan hiç hoşlanmam” demez mi?
 
Kimse kimseden çekinmiyor, korkmuyor ama nedense karşımızdakine cesurca doğruları söyleyemiyoruz.
 
Mesela basit bir gerçekten ziyade, abartılı yalanlarla yaşamayı alışkanlık haline getirdik. Bir yerde gördüğün bir arabayı anlatırken bile, basit bir gerçekle kimse beni dinlemez diye, öyle bir anlatıyorsun ki karşındaki diyor ki; “Senin anlattığın arabaysa benim bugüne kadar gördüklerim ne?”
 
E böyle böyle, hadi bunu da abartıyım; hadi bunu da süsleyeyim derken bir bakmışsın her şeyin yalan olmuş.
 
Eskiden kafasını yastığa koyduğunda yapmadığı ödev için ne yalan söyleyeceğini düşünenler, şimdi milyon tane yalanı ismine özel akrostiş yapıyor da birinin bile farkına varmıyorsun.
 
Bir de yalana renk veriyoruz. Beyaz yalan… Adam yalan söyleme üzerine master yapmış! Ama sorsan; “Aman canım küçük beyaz bir yalan” der.
 
Memlekette her yer yalan kokuyor. Medyanın başına sosyal kavramı eklendiğinden beri oda düpedüz yalan olma yolunda ilerliyor. Herhangi bir insan, fake bir afili isim bulup twitter hesabı açıp, bir de oradan kurgu ve yalan bir haber yaptı mı en kral haberciden daha çok okunuyor.
 
Bunlar öylesine söylenen laflar değil. Gerçekten dünyada yalan haber gerçeğine nazaran daha çok ilgi çekiyormuş.
 
“Twitter üzerinde 2006-2017 yılları arasında yayılan, yaklaşık 3 milyon insan tarafından 4,5 milyon kez yazılan toplam 126 bin haberi inceleyen bilim insanları ilginç sonuçlara ulaşmış. En tepe yüzde 1'e giren yalan haberler 100 bin kişiye kadar ulaşmışken, en tepe yüzde 1 doğru haberlerde erişim bin kişinin üzerine çıkamamış. Üstelik yalan haberlerin doğru haberlere göre çok daha hızlı bir şekilde yayıldığı sonucuna da varılmış.”
 
Ne kadar da yalanı seviyoruz değil mi? Çünkü abartıyı seviyoruz.
 
O yüzden aslında illüzyon seyretmek de hoşumuza gidiyor mesela. Sihirbazın seni kandırdığını bilirsin ama yine de izlemek istersin.
 
Ne diyordu The Prestige filminde; “Sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. Hilenin sırrını arıyorsunuz, ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istiyorsunuz.”
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi
SON YAZILAR