Ney doğum sancılarını azaltıyor

Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğretim görevlisinin yaptığı araştırmada hamile kadınlara doğumdan önce ney dinletildi. Bunun sonucunda ise anne adaylarının ağrılarının azaldığı tespit edildi.
Ney doğum sancılarını azaltıyor

Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğretim görevlisinin yaptığı araştırmada hamile kadınlara doğumdan önce ney dinletildi. Bunun sonucunda ise anne adaylarının ağrılarının azaldığı tespit edildi. Türk Kızılayı Özel Konya Ticaret Borsası Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Azer Aras Uluğ bu konuya ve Türkiye’deki sezaryen oranlarındaki artışa yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Müziğin insan ruhuna çok iyi geldiğini vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Azer Aras Uluğ özellikle çok stresli vurdulu kırdılı müziklerden uzak durulması gerektiğini onun yerine ney gibi dinginleştiren müzikler dinlenilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“ENDİŞELİ VE KAYGILI HASTALAR NEY DİNLESİN”

Neyin insan ruhuna çok iyi gelen bir enstrüman olduğunu söyleyen Op. Dr. Azer Aras Uluğ,  özellikle endişeli ve kaygılı hastaların ney dinlemesi gerektiğini ifade etti. Ağrıların nedenlerinin stres kaynaklı olduğunu kaydeden Dr. Azer Aras Uluğ, “Kendim de gebeliğimde tecrübe ettim. İçimin daraldığı durumlarda, yaygın ağrılarımın olduğu zamanlarda bende Türk sanat müziği eserleri dinlerdim ruhumda huzur bulurdu, ağrılarım da azalırdı. Ney’i ise değil gebeler biz bile dinlediğimizde kendimizden geçiyoruz. Gözümüzü kapatıp mana alemine gidiyoruz. İçsel yolculuğumuza çıkıyoruz. Bedendeki ağrıların çoğu sebebi de zaten gerginlik, sıkışma, enerji sıkışması olduğu için muhtemelen o müzikler içimizin açılmasını enerjinin akmasını sağlıyor. Ağrılar da ister istemez diniyor. Tabi organik kökenli olmayanları kastediyorum. Hani bir hastalığa bağlı olanlar zaten tedavi edilmesi gerekiyor. Ama bedendeki sıkışma gerilme kafamızda büyüttüğümüz şeylerden olan gerilmeleri rahatlatıyordur ney. Bu yüzden ney cd’leri alıp dinlemelerini hastalarıma öneriyorum” şeklinde konuştu.

7-1-2-azer-aras-ulug.jpg

“SEZARYENDE AVRUPA’DA BİRİNCİ SIRADAYIZ”

Türkiye’deki sezaryen oranlarına da değinen Aras Uluğ sezaryen doğumda Dünya’da beşinci sırada yer alırken Avrupa’da ise birinci sırada yer aldığımızın bilgisini vererek şunları aktardı: “ Yüzde 58 doğum oranının 16’sı sezaryen doğuruyorsa 4’ü normal doğum yapıyor. Ben en büyük sıkıntının hasta isteği olduğunu düşünmüyorum. Çünkü en büyük sıkıntı bence hekim kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu şöyle söyleyeyim. Sağlık politikasındaki hızlı dönüşüme bizim hastane yapılarımız ve kültürel yapılarımız uyum sağlayamadı. Evet ebemiz çok ama doğum yaptırmayı bilen ebemiz yok. Evet doktorumuz çok ama normal doğumun başını beklemeyip, sezaryen doğum yapmak isteyen hekimimiz çok. Çünkü doğumu ebe takip eder. Doğum primer ebenin işidir. Doktor müdahale gerektiren durumlarda ortaya çıkmalıdır.” diye konuştu. Uluğ, Avrupa’da doğumları ebelerin takip ettiğini, sadece hamileliğin başında ortasında ve sonunda kadın doğum uzmanlarına gidildiğini ancak Türkiye’de böyle bir şey olmadığı için sezaryenle doğum oranlarının arttığını ifade etti.

“DEVLET HASTANELERİNDE SEZARYEN YAPILMIYOR”

Uluğ, “ Devlet hastanelerinde sezaryen yapmıyorlar. Şimdi devlet hastanelerinde şöyle bir sistem var. Normal doğum oranı sezaryen doğum oranından yüksek olmazsa, hekimin maaş kesintisine gidiyorlar. Öyle olunca hekimler daha çok normal doğuma yöneliyorlar. Git gel kimse almıyor oranı yükselmesin diye. Hastanın parası olmayınca özel hastaneye de gidemiyor. Yasal düzenlemelerde eksiklik var. Bir hekim doğum tramvasına bağlı bir aileye tazminat ödemeye yükümlüyse çok uçuk rakamlar oluyor. Yani hekim bir ömür çalışsa da o tazminatı ödeyemez. O nedenle de hiçbir riske girmek istemeyen hekimler alırım sezaryene çıkarım diyor. Hasta mutlu, ben mutlu bebek iyi. Hekim risk almayınca hasta hiç risk almıyor” dedi.

“BİRÇOK SEZAREYEN ENDİKASYONU VAR”

Bazı durumlarda sezaryen yapılması gerektiğini belirten Uluğ, “Bir sürü sezaryen endikasyonu var. Mesela ilk ameliyatı sezaryen geçirdiyse ikinci ameliyat da sezaryen oluyor çünkü kasılmalar sırasında rüptür riski var. Bebek ters geliyorsa, doğum anında bir terslik olduysa diyelim ki bebek kakasını yaptı yuttu kalp atışları düştü onu almak zorundayız.  Kaka yapmadı kalp atışları kaldıramıyor doğumu doğum kanalını çıkaramayacak durumda oksijensiz kalabilir, ölebilir, biz de böyle durumdaki hastaları sezaryenle alabiliyoruz.” ifadelerini kullandı. Son olarak anne adaylarına tavsiyelerde bulunan Uluğ şöyle konuştu:” Sezaryenle doğan bebeklere anne sütü daha geç iniyor. Üç günü dört günü buluyor ama normal doğumda sadece 24 saat sürüyor. Neden? Bebeğini kucağına hemen alıyor. Daha kordonunu kesmeden annenin göğsüne bebek yatırılıyor. Daha sonra ne oluyor? Açlık hormonu salgılanıyor beyinden göğüse iniyor ve süt salgılamaya başlıyor. Ama sezaryende çocuğu geç görüyor. O duygu gibi olmuyor, ağrıları, anestezinin etkileri oluyor kalkamıyor yerinden, yürüyemiyor kucağına alıp emziremiyor ister istemez süreç yavaşlıyor. Biz hastalarımıza emzirmeyi öneriyoruz sezaryen de olsa zorda kaldığımız zamanlarda mama takviyesi oluyor ama onları da sonra emzirmeye döndürüyoruz.”

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ