Gökhan Darılmaz

Gökhan Darılmaz

“OKU” ! Ama Niçin?

“OKU” ! Ama Niçin?

Yerel bir gazetede Konya’da çekilmiş bir fotoğraf dikkatimi çekmişti. Oldukça uzun bir kuyrukta sıralanan  insanlar, aynı kareye yansımıştı. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, sabırla ve saygıyla bekleyen bu kişiler, ne bir başvurunun kuyruğundaydılar nede bir ödemenin. Şehrin merkezindeki Fuar alanına inşa edilen Merkez Kütüphanenin açılmasından epey önce yerlerini almışlardı.

Ülkemiz için alışık olunmayan, gözlerin pek şahit olmadığı, özlenen – özenilen bir manzaraydı bu. Yıllarını Konya’ya sağlık alanında adamış bir hekim olarak gerek haberden gerekse fotoğraftan oldukça etkilendim. Anadolu’nun kültür başkenti olarak adlandırılan şehrimize yakışır bir görüntüyle karşılaşmıştım.

Bu güzel haberin yeni başlangıçların yansıması olduğunu düşünüyorum. Yakın gelecekte yalnızca şehrimizde değil ülkemizin her yanında böylesi görüntülerin oluşmasını istiyorum Çünkü geçmiş yıllardan fazla olmakla birlikte hala bu alanda eksiğiz.

Kitap okumayı, satın almayı bir yaşam şekli olarak benimsemekten çok zorunluluk olarak algılıyoruz. Oysa ki okumak insan olmanın en önemlisi Müslüman olmanın en güzel ayrıcalığıdır.  

Aktardıklarım kapsamında bir başka açıdan da  okumak fiiline açıklık getirmek istiyorum. Allah(c.c.) sevgili peygamberimize ilk emrinde namaz, oruç, haç, kurban gibi ibadetleri saymamışta neden  ilk emir olarak “Oku” demiştir?

Alak Suresinde geçen oku yani “İkra” emrinden kasıt,  sadece bir veya birkaç tür konuyu kapsayan kitaplar, şiirler, metinler değildir. Buradaki “oku” emri, Rabbin rızasına uygun tüm okumaları kapsamaktadır. Emri sadece Kur'an okumak olarak anlamak belki yanlış değil, ama eksik olur. Çünkü Arapçada sadece Kur'an okumak anlamında başka kelimeler kullanılmaktadır.

"Kıraat" sözcüğü ise genel anlamda her şey için okumak anlamındadır. Söz konusu ayetteki “ikra” ifadesi de "kıraat" kökünden gelmektedir. Ayet düşünen akıl sahibi her birey için bu evreni inceleme anlamında kullanılmıştır.

Okuma fiildeki illetinin bir başka yönüne ve ayette geçen ve istenilen rızaya da değinmek istiyorum.  Emrin bizi yönlendirmesinde ki asıl amaç kültürümüz artsın, bilgimiz genişlesin, etrafa hava atalım, bir yerlere gelelim, bundan maddi çıkarlar sağlayalım diye değildir.

İletinin hemen akabindeki ayette kelime anlamı, içerik anlamı eğitici olan Rabbin adıyla denmiştir. O zaman okumak fiilinin doğru olması için Rabbin adıyla gerçekleşmesi gerekmektedir.  Özünde asıl eğiticinin müfredatıyla ve öngördüğü şekilde okunması vurgulanmıştır.

Bunu başarabilenler ve  sünnetullah dediğimiz dengeyi gözetebilenler , yaratılanı daha iyi algılayarak, birlikte olmayı, beraberce paylaşımı, barış içinde yaşamayı gerçek manada kavrayabilirler.

Çünkü insanlar, yaşamlarında önem verdikleri kavramlarla yaşarlar ve istedikleri değerlere sahip oldukları ölçüde mutludurlar. Buna karşın etik olarak algılanan ve oldukça önemli değerler bile bir coğrafya için çok önemli olduğu halde diğer bir coğrafya için hiçbir anlam ifade etmeyebilir.

 Örneğin özgürlükten herkes aynı şeyi anlamamaktadır. Paylaşımdan aynı tadı alamamakta, kardeşlikten aynı hazzı duymamaktadır. Bu durumun en önemli sebebi de işte bu öğrendiğimiz ve yaşamımıza kattığımız kavramları ve değerleri farklı kaynaklardan elde etmemizdir.

Bunun sonucunda da aslında aynı dili konuştuğunu söyleyen ama hiçbir şekilde anlaşamayan yığınlar topluluğu oluşmaktadır.  Oysa aynı coğrafyada yaşayan aynı bölgedeki kader birliği etmiş insanların birbirine bu denli yabancı olması doğru değildir.

Bu durum zaman içerisinde kutuplaşmayı, ötekileştirmeyi, yaftalamayı ve ayrımcılığı getirir. Geçmişin acı bir hatırası olarak ülkemizde yıllarca üniversitelerde çeşitli özgürlükleri kısıtlanmış insanların durumuna karşı büyük bir kısım yüreğinde en ufak bir sızı hissetmiştir. Yada bugün tersi olarak mahalle baskısı kimi guruplarca normal olarak algılanmakta ve uygulanmaktadır.

Verdiğimiz her iki örnekte İslam’ın hassasiyetini taşıyan insanlara yakışmaz. Bizlerin aynı duyguları paylaşabilmemiz ise ancak aynı kaynaktan beslenmemizle yani Rabbin eğitimine mazhar olmamızla sağlanabilir. Böylelikle ortak bir anlayış oluşabilir. Öyleyse başından söylediğimiz şeyi yine tekrar edelim.

Evet hep birlikte okuyalım hemde çok çok okuyalım.

Rabbin adıyla okuyalım.

İçinde bulunduğumuz Kütüphaneler Haftasında bu duygularımızın artması dileğiyle.

Hayırlı işlerinizde başarılar diliyorum

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gökhan Darılmaz Arşivi
SON YAZILAR