Orkan Çınar: Kendimi Konyalı gibi hissediyorum!

Devre arasında Beşiktaş’tan kiralanan Orkan Çınar, içini Sportmen’e döktü
Orkan Çınar: Kendimi Konyalı gibi hissediyorum!

Atiker Konyaspor’a geldikten 1,5 gün sonra Trabzonspor’a attığı frikik golüyle yeşil-beyazlı taraftarların gönlünde taht kuran Orkan Çınar, ‘Şehri ve taraftarları tanıdıktan sonra kendimi Konyalı gibi hissetmeye başladım’ dedi
 

Beşiktaş’tan geliş anınla başlayalım. Antep’ten Beşiktaş’a geldin. Gelmeden önce Liepzig maçında bir asist de yapmıştın. Herkes aslında senin Beşiktaş’ta kalabileceğini düşünüyordu ama Konya’ya geldin neler düşünüyorsun?

Ben de kalabileceğimi düşünüyordum. Nedenlerinin hepsini bilmiyorum ama böyle gelişti. Konya’nın benim futbol hayatımda atılacak doğru adım olduğunu düşündüm o an. O yüzden öyle gerçekleşti Konya’ya geldim.

Mehmet Özdilek yanılmıyorsam senin milli takım alt yapısında senin hocandı. Onu kıramadın herhalde. Onun da gelmende rolü olmuştur mutlaka değil mi?

Tabii ki. Ben aslında sırf hoca için geldim buraya.

Geldiğinde Trabzonspor’a karşı müthiş bir gole imza attın. O anı anlatır mısın?

Daha iyi bir şekilde başlayamazdım.  Önemli 1 puandı. Mutlu oldum. Frikik olduğunda ‘ben bunu atacağım’ diyerek gittim topun başına zaten. Duran top olduğunda konsantre olup 100’de 50 gol diyorum zaten.  Çünkü konsantre bir şekilde kullandığın an karşı takım için her zaman sıkıntı olur. Nereden olursa olsun. Konsantre oldum, vurdum. Gol oldu, iyi oldu. Takım için çok iyi olmuştu. En önemlisi de o zaten. Takımın konumu şu anda iyi durumda değildi o zaman sonlardaydık. O gol benim için de takım için de moral oldu. 1 puan çok önemliydi. Çünkü takım arkadaşlarım mücadele etti aşırı derece. 10 kişi kalmışlardı. Hak ettiğimizi düşünüyorum o puanı. Kazanabilirdik de kaybedebilirdik de ama 2-2 bitti.

Golden sonra taraftarlar da zaten ayağa kalktı. Antep’te o kadar taraftar yoktur mutlaka. O an neler hissettin? Ayaklarının bağı çözüldü mü? Titredin mi? Nasıl bir duygu yaşadın?

Konya’ya gelirken ya da Konya’ya gelmeyi düşünürken bu kadar beklemiyordum ama taraftarları, insanları tanıdıktan sonra kendimi Konyalı gibi hissettim. Takım için her şeyi yapmak istediğimi hissettim. Takımı olduğumuz konumdan çıkarmaya yardımcı olmak istediğimi hissettim. Buranın bir parçası oldum, öyle de olmalı zaten. Kiralık olarak gelsem de 100’de 100’ümü bu takım için vereceğim.

Konya’ ya geliyorsun, bir gün dinleniyorsun, ikinci gün maç oynayıp gol atıyorsun. Maçın ardından üçlü çektiriyorsun. 1 buçuk günde taraftarın sevgilisi oluyorsun ve takımın bir parçası haline geliyorsun. Sözleşme uzatma opsiyonu da olacak mutlaka, o hak Konyaspor’da. Yani Konyaspor’da devam etmek ister misin Beşiktaş’tan gelecek rapora göre?

Bunları konuşmak için bence daha çok erken. Çünkü bulunduğumuz konum böyle şeyleri düşündürtmüyor. Önce Konyaspor’u ligde tutacağız, ondan sonra konuşulur. Hayırlısı neyse o olsun diyorum ama ben kendimi Beşiktaş’ta görüyorum. Beşiktaş’ta oynamak istiyorum kendimi gösterip. Avrupa’ya gitme planım var. O yüzden benim için en doğrusu Allah’ın izniyle Beşiktaş’a dönmek olur. Şimdilik öyle bir düşüncem yok. Ben şu an Konyaspor’dayım, Konyaspor’un oyuncusuyum. Her şeyimi Konyaspor’a vereceğim sezon sonuna kadar. Ondan sonra hayırlısı neyse o olsun.

orkan-cinar-(2).jpg

Avrupa’ya gitme planım var ama sen Avrupa’dan geldin. Neden erken geldin? Şimdi neden gitmek istiyorsun?

Türkiye’ye gelmem benim için iyi oldu. Almanya’da ikinci ligdeydim. Süper Lig’den teklif gelince ‘neden olmasın?’ dedim. İlk önce kiralık gelmiştim. Kendimi iyi hissettim, mutlu hissettim Türkiye’de. Ligi beğendim, insanları beğendim. Daha önce Türkiye’ye yaşamaya gelmemiştim. Geldikten sonra kalmak istediğimi kesinleştirdim. Ailemi de getirdim, birlikte yaşıyoruz. Ailem de çok mutlu ben de çok mutluyum. Kariyerimi düşünerek Avrupa’ya gitmeyi tabii ki de istiyorum.

Türkiye’ye gelmeseydin, Almanya’da devam etseydin kariyerin farklı olabilir miydi? Daha üst seviyede olabilir miydin? Bir de orada oynayabilmen için Almanlardan en az 5 kat daha iyi olman lazım.

Almanya’da bana sorarsanız ırkçılık yok, herkese eşit davranıyorlar aslında. Almanya’da yabancı bir oyuncu, Alman oyuncuyla eşitse Alman oyuncuyu tercih ederler. Bu da doğal bence. Türkiye’de de öyle olduğunu düşünüp geldim ama Türk oyuncuysan yabancı oyuncudan 10 kat daha iyi olmak zorundasın. Aynı muameleleri görmek için daha iyi olmak zorundasın. Bunu ben de dahil kimse değiştiremez.

orkan-4.jpg

Pişman mısın peki Türkiye’ye geldiğin için?

Hayır. Pişman değilim, çok mutluyum Türkiye’de. Hele Gaziantepspor’da oynayıp Türkiye’de en sevdiğim kulübe gitmek benim için aşırı derece mutlu edici, rüya gibi bir şey oldu.  Benim Türkiye’de planladığım şey buydu, daha iyisi olamazdı benim için. Geldim her şey istediğim gibi oldu.

Gaziantep’te ayağın kırılmasaydı bu süreç daha hızlı işleyebilirdi değil mi? Bir de senin ayak kırılma hikâyen vardı. Sergen hocayla inatlaşmışsın galiba.

İki defa kırıldı ayağım. İnatlaşmış demeyelim. Sergen hoca iyi niyetliydi bana karşı ‘dinlen’ dedi. 18 yaşındaydım daha, gençtim biraz. 7-8 maç çatlak ayakla iğneli oynuyordum. Ben oynamak istediğimi söyledim. O da ‘tamam oğlum oyna’ dedi. Sonra ayağım çatlayınca da ben hocanın yüzüne bakamadım açıkçası. Pişman oldum çünkü ‘keşke ağabey olarak dediğini dinleseydim’ dedim. Ama nasip, kısmet böyleymiş. İlk geldiğimde Mutlu Topçu vardı. Ona da ayriyeten teşekkür etmem lazım. Bana en çok forma şansı veren hocaydı şimdiye kadar.

Senin bir de krampon meselesi vardı. Yayıncı kuruluşta yırtık kramponlarını göstermiştin. O pozisyon nasıldı?

Antep’te Fenerbahçe ile evde oynuyorduk. Sonradan oyuna girip iyi oynamıştım.  Maçın son bölümüne doğru Caner ağabeye çalım atmıştım. Ben topu çekmiştim, Caner ağabey ayağıma basmıştı ama hoca görmemişti. Penaltı olmamıştı ama sonradan ayakkabımın yırtıldığını gördüm soyunma odasında. Elyasa ağabeye ‘ağabey baksana ayakkabım yırtıldı baksana’ demiştim şakasına. O da benim o kapasiteye sahip olduğunu bildiği için ‘git, göster oğlum. Neden göstermeyeceksin?’ dedi. Ben de ‘tamam ağabey göstereyim’ dedim. Faul olduğu belli yani, ayakkabı neden yırtılacak? Öylesine göstermiştim şakasına. Caner ağabey de sağ olsun iki tane krampon göndermişti bana.

Gelmeden önce, dışarıdan Konya’ya baktığında hem Konyaspor hem de şehir hakkında neler düşünüyordun?

Almanya’da doğduğum, büyüdüğüm için Mevlana’yı falan hiç bir şey bilmiyordum. Almanya’yı biliyordum. İnegöllü olduğum için orayı biliyordum. İstanbul’u az çok biliyordum. Pek bir şey bilmiyordum diyebilirim ama geldikten sonra gördüm ki çok güzel bir şehirmiş. Benim kuzenim var Benjamin Fuchs burada oynamıştı.  Halamın oğlu kendisi. O bana anlatmıştı, çok güzel kulüp olduğunu, çok güzel bir şehir olduğunu ve şehrin futbolu çok sevdiğini. Ben de o yüzden rahat kafayla geldim.

Benjamin Fuchs sana neler anlattı? Biraz daha genişletebilir miyiz?

‘Çok güzel, düzgün bir kulüp’ dedi. ‘Seyircisi muhteşem’ dedi. Ben takımdaki ağabeylerle de konuşmuştum. Çok güzel bir tesis yani. Her şey fazlasıyla var. Önceden bir Beşiktaş’ta görmüştüm işte. Başka bir yerde de bu kadar iyisini görmemiştim. Konyaspor’un tesisi beklediğimden çok daha güzel. 5 yıldızlı diyebilirim yani tesisler için.

orkan-cinar-(3).jpg

Alman alt yapısı görmüş biri olarak Alman alt yapısıyla Türk alt yapısını kıyaslarsan ne gibi farklar var? Ne gibi eksiklerimiz var bizim?

Eksik demeyeyim de gelişecek yerler var tabii ki. Herkesten fazla biliyormuş gibi yapmak istemiyorum. Buradaki hocaların da bir bildiği var ama bence Almanya’da gençlere daha çok ilgi gösteriliyor. Çünkü topçuların oradan çıktığı belli. Türkiye’de öyle bir şey görmedim ben. Almanya’da her takımdan en az 1-2 kişi profesyonel oluyordu. Harbiden iyi oyuncular çıkıyordu. Türkiye’deki oyuncular bence Almanya’daki oyunculardan daha yetenekli ama Almanya’da gençler akıllı şekilde çalıştırıldıkları için bir adım önde olmuş oluyorlar. Türkiye’de ben bunu görmedim ama gelişebilir diye düşünüyorum. Türkiye’de alt yapıya değer verilmiyor. Yani benim görüşüm bu. Doğru mu? Yanlış mı? Ona ben karar veremem. Ben sadece görüşümü söyleyebilirim. Bence kendi çocuklarımıza, alt yapıdan çıkanlara daha çok değer verilse, daha çok Türk oyuncu da çıkar, Ülkemiz için de daha iyi olur.

Peki, Almanya’daki gurbetçi Türk gençleri neden hep futbolcu oluyor? Daha çok para kazanmak için mi futbolu tercih ediyorsunuz?

Tabii kolay değil. Almanya’da gurbetçi Türk olursan farklı bir hırsın oluyor. Biz de futbolu sevdiğimiz için basketbola gitmeyip futbola gidiyoruz genç yaşta. Öyle başlıyoruz, sevda oluyor, seviyorsun. Severek oluyor bu işler zaten. Futbolu sevmeden futbolcu olunmuyor.

Günümüze gelelim. Eto’o gibi bir takım arkadaşın var. Yine Jahovic var, bir sürü önemli futbolcular var. Onlardan da mutlaka bir şeyler alıyorsundur. Sana ne gibi katkıları oluyor?

Takımdaki ağabeyler aşırı derecede iyi niyetli. Hepsi benimle çok ilgileniyor. Selim ağabeyden tut, Ali ağabeye kadar. Ali Çamdalı da öyleydi. Herkesi sayabilirim aslında. Hepsi çok iyiler, iyi niyetliler. Eto’o’dan herkes bir şeyler öğrenebilir. Yaşı da bizden oldukça büyük, tecrübelerine diyecek bir şey yok. Hepimize sevgi dağıtıp bazı şeyler öğretmeye çalışıyor. Yanlış bir şey görse de iyi bir şey görse de söylüyor. Düzgün bir şekilde, kimseyi aşağılamadan söylüyor. O yüzden hepimiz çok mutluyuz onunla diye düşünüyorum.

Son haftalarda forma şansı bulamıyorsun. Beşiktaş maçında da oynamadın. Kötü bir duygu oluştu mu içinde? Neler hissettin?

Hoca beni neden oynatmıyor? diye size hiçbir şey söyleyemem. Neden oynatmadığını ben bilmiyorum. Hoca benimle konuştu, eksiklerimi bana söyledi. Ben de eksiğimi kapatıyorum, kapattım diye düşünüyorum. Beni oynatıyor mu? Az mı oynatıyor, çok mu oynatıyor? Bu benim işim değil. Benim tek bir tane işim var.  O sahaya girdiğim an elimden geleni yapmak zorundayım. Başka bir şey de diyemem bu konuda.

Kısa ve uzun vadedeki hedeflerin neler?

Kısa vadede Konyaspor’u ligde tutup iyi bir şekilde Beşiktaş’a dönmek ve Beşiktaş’ta forma kapmak. Uzun vadede de Allah’ın izniyle Avrupa’da güzel bir kulübe ailemle birlikte transfer olmak. Başka şehirler görmek ve orada kendimi kanıtlamak. Hangi lig olacağı fark etmez. Bunu zaman gösterir.

Bir Cenk de sen olabilirsin. Yollarınız birbirine benziyor.

Cenk ağabeyle bizim yollarımız zaten aynı.  Menajerimiz de aynıydı. O da genç yaşta Almanya’dan Antep’e geldi. Orada kendisini kanıtlayıp Beşiktaş’a geldi. Aynı şekilde bende de öyle oldu. Almanya’dan genç yaşta Antep’e geldim. Kendimi kanıtlayıp Beşiktaş’a geldim ama şimdi bir farkımız oldu. Cenk ağabey çok çalıştı, onun Avrupa’ya gitme zamanı gelmişti. Hiç kimse bir şeyi ona hediye etmedi. O kendisi çalışarak her şeyi elde etti.

Futbolu bıraktıktan sonra futbolun içinde kalmak istiyor musun? Yoksa başka bir işle mi uğraşmak istersin?

Futbola daha yeni başladım. 3. profesyonel sezonum galiba. Oynayabildiğim kadar oynamak istiyorum. Benim hayatım zaten hep futboldu.  Futbol beni aşırı derecede mutlu ediyor. Futbol beni mutlu ettiği sürece oynamak istiyorum. Sonra ne yapacağımı daha düşünmedim. Önce kendime bakarsam neden olmasın? 35-36’ya kadar oynamak istiyorum. Ondan sonra duruma göre ne yapacağıma karar veririm.

Futbola kaleci olarak başlamışsın sanırım. İlk maçında 20-25 gol yemişsin galiba.

Kalede çok kötüydüm. 20 tane gol yiyorduk ama kaleden topu alıp 3 tane de gol atıyordum. 1 hafta sürmedi zaten. Herkes gördü, öne koydu beni.

Baban dönercilik yapıyormuş, sen futbola başladıktan sonra işi bıraktırmışsın.

Babam şu an halen çalışıyor. Benim menajerim Metin Korkmaz’ın yardımcısı olarak sayıyorum ben. Benim her işimle ilgileniyor sağ olsun. Hep yanımda, her zaman en büyük destekçimdir. Bana yapabileceği en iyi işi bana iyi bir babalık yapmak.

Takla atmayı nasıl öğrendin? Biz alışkın değiliz hep yabancı oyuncularda görmeye alışkın olduğumuz için.

Ben taklayı 11 yaşında havuzda öğrenmiştim. Suyun içinde bayağı yüksek sıçrayıp da atıyordum. Arkadaşlarım da demişti ki ‘Orkan sen bunu yer falan da atarsın’  Ben de denemiştim, olmuştu. Ondan sonra da rahatlıkla yaptım zaten.

Konyaspor’un kalan maçlarını nasıl değerlendirirsin? Fikstür biraz daha kolaylaşıyor gibi.

Ben açıkçası fikstüre bakmıyorum. Her maç zor bu ligde. Her maçı final maçı olarak görmeye çalışıyorum. Kendimi iyi hazırlıyorum. Rakip kim olursa olsun en iyi performansımı göstererek takıma destek olmaya çalışıyorum.

Beşiktaş’a gitmeyi erken buluyor musun? Çoğu genç futbolcu büyük takımlara gidince forma şansı bulamıyor ve kaybolup gidiyor. Oraya giderken ‘kaybolur muyum acaba?’ diye düşündün mü?

Ben hiçbir yerde kaybolacağımı düşünmüyordum. Çünkü bu potansiyeli kendimde görüyorum. Çok çalışmalıyım, çok çalışacağım. Çok çalıştığımda da oynayabileceğimi düşünüyorum bu yaşta da. Çünkü futbolun bence yaşı yok. İyi oyuncu, kötü oyuncu vardır. O yüzden iyi oyuncu olduğumu hocama gösterip bunu sahaya yansıtmalıyım. Ondan sonra her şey daha güzel olacak diye düşünüyorum.

Konyaspor senin için bir geçiş olacak aslında. Kendini gösterip Beşiktaş’a daha sağlam döneceksin herhalde. Ekstra çalışmalar yapıyor musun bu açıdan Konya’da?

Ben Konyaspor’u bir geçiş olarak görmüyorum. Benim ilk hedefim Beşiktaş’ta değil, Konya’da. Bu takım ligde kalacak. Ondan sonra diğer hedeflerime bakarım. Ekstra çalışmalar yapıyorum. Skubic ile birlikte antrenmandan sonra dışarıda kalıyoruz. Ben genelde her antrenmandan sonra dışarıda kalıyorum. Hocalarımla konuşup eksik ne varsa ona göre antrenman yapıyorum.

Konya’yı gezme fırsatı buldun mu?

Çok gezen birisi değilim aslında. İstanbul’da da fazla gezen birisi değildim. En fazla antrenmandan sonra kahve içmeye çıkar, evine gelip dinlenirsin yani.

VELİ ÖZKAN / SPORTMEN DERGİSİ