Osmanlı arşivlerinin başına bir Ermeni'yi koydular ama...

Prof. Dr. Pelin Gündeş, Ermeni diasporasının iddia ettiği gibi bir olayın yaşanmadığını belirtti, İngilizlerin İstanbul'u işgal ettikten sonra Osmanlı arşivlerinin başına bir Ermeni'yi koyduklarını, yine de tek bir belge bulamadıklarını söyledi.
Osmanlı arşivlerinin başına bir Ermeni'yi koydular ama...

24 TV'de Ardan Zentürk'ün sunduğu Sıcak Gündemprogramına konuk olan AK Parti Kayseri Milletvekili ve Avrupa Birliği Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Pelin Gündeş Papa'nın sözlerini ve AP'den çıkan skandal kararı değerlendirdi.

3 yıl önce 2012'de Avrupa Konseyi'nden Türkiye lehine çıkan kararı hatırlatan Pelin Gündeş, aslında o kararın AP'nin skandal kararını "yok" hükmüne düşürdüğünü belirtti.

İngilizlerin İstanbul'u işgal ettiklerinde, Osmanlı arşivinin başına bir Ermeni araştırmacıyı geçirdiklerini, ısrarla bilgi ve belge aradıklarını, ancak tek belge dahi bulamadıklarının altını çizen Gündeş, Anadolu'da ağı güçlü olan Amerika'dan bile belge istendiğini ancak oradan kendi aleyhlerine belgeler çıktığını ifade etti.

İşte Pelin Gündeş'in o açıklamaları:

KONUNUN TARİHLE İLGİSİ YOK, TAMAMEN SİYASİ

Olayın ana kaynağı siyasidir. Kesinlikle tarihle ya da bir takım acılarla ilgisi yok. Politize olmuş bir olaydır. Amaç Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak ve Türkiye üzerinde siyasi olarak baskı kurmaktır.

Bir de, böyle şeyler bir başka amacı daha var. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne kısa sürede tam üye olmamasını isteyen çevreler var. Bunlar, 1987'de de Avrupa Parlamentosu'ndan böyle bir karar çıkarttılar. Ama o zaman Avrupa Ekonomik Topluluğu'ydu (AET) bunun adı.

DİASPORANIN AVRUPA'DA KAYBETTİĞİ DAVA

Fransa'da yerleşik olan Ermeni diasporası Avrupa Adalet Divanı'nda Avrupa Parlamentosu'nun bu kararına atıfta bulunarak Türkiye'nin Avrupa Konseyi tarafından 1999'da tam üye olarak kabul edilmesiyle birlikte Avrupa Konseyi'ne dava açtı. Sembolik 1 dolarlık tazminat istediler.

Dediler ki; "1987'de Avrupa Konseyi bir karar aldı, bu karar bağlayıcı bir niteliktedir." Aslında AP'nin kararı bağlayıcı değil. Ardından çok önemli bir iddiada bulundular ve tazminat istediler. "Bu karar alındığına göre, Avrupa Konseyi böyle bir ülkeye "aday ülke" statüsü tanıyamaz, Ermeni soykırımını tanımadıkça" dediler.

DİASPORA BÜYÜK DARBE YEDİ

Bunun üzerine Avrupa Adalet Divanı karar verdi. Ve dedi ki, "davalıyla davacı arasında sebep-sonuç ilişkisi olması lazım. Ama burada herhangi bir sebep-sonuç ilişkisi söz konusu değil. O nedenle dava baştan bir kere düşmüştür. AP kararının hukuki bir bağlayıcılığı da yoktur. Avrupa Parlamentosu'nda alınan kararlar, politik kararlardır. Ve her zaman bunları ileride değiştirebilmek mümkündür. Dolayısıyla sonradan  değişebilecek kararlar için bir takım hukuki bağlayıcılığı vardır demek mümükün değildir" dedi, reddetti ve bu işi sonsuza kadar çöp sepetine attı.

Diaspora orada çok büyük bir darbe yedi.

TÜRKİYE TOPRAKLARINA "BATI ERMENİSTAN" DİYORLAR

Peki şimdi niye devam ettirdiler? 100. yılda Ermeni diasporası bu işi istiyor. Çünkü Türkiye topraklarına "Batı Ermenistan" diyorlar. Her diaspora üyesinin hayalinde bir gün bu topraklara dönebilmek, bu topraklarda yaşayabilmek var. Biz zaten "buyrun" diyoruz. Ama onlar daha fazlasını da istiyorlar. Bu tamamıyla duygusal bir bağlılıktır. Mantıki, arşivlere dayanan hiçbir altyapısı yoktur. Diaspora onlara çocukluktan itibaren onlara böyle bir eğitimi malesef veriyor.

Diaspora 100. yıl münasebetiyle bunu tekrar gündeme getirmek istedi. Avrupa'daki, Türkiye'nin tam üye olmasını istemeyen çevreler de bunun üzerine balıklama atladı.

BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANINI PAPA SEÇER Mİ?

Avrupa'da EPP var. Avrupa Halklar Partisi. Avrupa'nın en büyük partisidir EPP. Ben Avrupa'da iki sene milletvekilliği yaptım. Bu partiye başkanın nasıl atandığına hayretle şahit oldum.

Bu partiye bir başkan seçilecekti. O zamanın Papa'sı bütün parti üyesi milletvekillerine mektup yazdı. "Ben bu şahsın sizin genel başkanınız olmasını istiyorum, bu şahsı destekliyorum" dedi. Ve o şahıs partinin genel başkanı seçildi.

PAPA BİR OYUN DA RUSYA'YA OYNAMIŞTI

EPP ile Vatikan arasında her zaman bir takım bağlar vardır. Vatikan aslında her zaman politize olmuştur. Mesela buraya geldi Papa. Batı dünyası Rusya'yı sıkıştırmak istiyordu. Çünkü Ukrayna'da bayağı ileri gitmişti. Mesela Kırım'ın işgali, bana göre de kabul edilemez. Rusya'yı köşeye sıkıştırmak için; Rusya'da bir tane Ortodoks patriği var. O Rusların Ortodoks patriği. Onun yerine, Rusya'daki Ortodoksları başka bir yere bağlamak istediler. O yer de, İstanbul'daki Fener Patrikhanesi'dir.

PATRİĞİN ELİNİ NEDEN ÖPTÜ?

O yüzden de geldi Papa, Fener Rum Patriği'nin elini öptü, "sizi onore ediyorum, siz Ortodoks dünyasının liderisiniz, ben de Vatikan'ın Papa'sı olarak elinizi öpüyorum" dedi.

Bu ne demektir? Rusya'daki Ortodokslara bir göndermedir, "sizin de lideriniz burasıdır" demektir.

Tarihine baktığımız zaman, Vatikan'ın politik bir ayağı her zaman olmuştur.

Bugüne geldiğimiz zaman, 12 Nisan'da Papa bu açıklamayı yaptı, 15 Nisan'da Avrupa Parlamentosu'nda bu konu görüşüldü. Ve oraya iki tane karar değişikliği verildi, kabul edildi, iki paragraf eklendi. Birisi şöyle: "Papa Francois'in 12 Nisan 2015 tarihinde Ermenilere karşı soykırım yapıldığına dair ifadelerine dayanarak..."

Bu durum aslında şunu gösteriyor ki, bunlar aslında birbirleriyle bağlantılı şeyler.

Karardaki birçok şeyi aslında biz de kabul edip istiyoruz. Mesela arşivlerin açılması. Biz arşivlerimizi açıyoruz. Buradan da bütün Avrupa'ya ve dünyaya ilan ediyorum, arşivlerimiz açıktır.

İNGİLİZLER TÜRK ARŞİVLERİNİN BAŞINA ERMENİ ARAŞTIRMACIYI KOYDULAR

Bakın, 1919'da Malta'ya 145 Osmanlı milletvekili, aydını, bürokratı sürgün edildi ve orada tutuklandılar. "Türkiye Ermeni soykırımı yaptı, siz de suçlusunuz" denildi onlara. O 145 milletvekili Malta'da iki sene durdular. Bu sırada İstanbul İngiliz işgali altındaydı. Ve bütün arşivler, bütün Osmanlı dokümanları, bütün resmi belgeler İngiliz işgalcilerinin elindeydi. Bu işgalciler, bütün arşivlerin başına bir Ermeni araştırmacıyı koydular. Didik didik ettirdiler. "Türklerin aleyhine bir delil bul. Orada soykırım yapıldığına dair bir ibare bul" dediler. Bütün Osmanlı arşivleri didik didik edildi, tek bir belge dahi bulunamadı. O Ermeniler ve İngilizler tek bir belge dahi bulamadılar.

O 145 milletvekili, entelektüel ve bürokrat iki sene içinde masum bulunuyorlar ve serbest bırakılıyorlar.

AMERİKA'DAN BELGE İSTEDİLER

Daha sonra Amerika'ya başvurdular. Çünkü Amerikalıların Anadolu'da çok okulları, hastaneleri, yardım kuruluşları, misyonerleri vardı. "Sizde eminiz ki, çok belge vardır, lütfen o belgeleri bize verin" diye başvuru yaptılar. Bunların hepsi kitaplarda mevcuttur. Amerika'dan cevap geldi: Bu konuda tek bir belge yoktur.

AMERİKA'DA ERMENİLER ALEYHİNE ÇOK BELGE VAR

Tam tersine, Ermeni çetecilerin Van'da ve diğer şehirlerde yapmış oldukları korkunç mezalimlerle ilgili pek çok doküman bulabilirsiniz Amerikan arşivlerinde. Ama Osmanlıların soykırım yaptığına dair tek bir doküman yoktur. Yapmadığımız soykırımı bize kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Türkiye aleyhine pek çok karar çıkartıldı. Ama hep parlamentolarda çıkartıldı. Hiç tarihi belgelere dayanarak değil. Lobiler aracılığıyla siyasi kararlar hepsi. Ama bir tane lehimize olan bir karar var. Ben Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesiyken orada 'bir insan hakları ihlali olarak zorunlu tehcir' başlıklı bir rapor geldi. 27 Ocak 2012 tarihinde. Fransa o sırada aynı günlerde Ermeni soykırımını inkar edenlere para ve hapis cezasını getiren bir kanunu onaylamıştı.

Birkaç gün sonra da bu rapor Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne geldi, oylamaya girecek. Ben inşaat mühendisliği profesörüyüm. Tarih profesörü değilim. Avrupa Konseyi'ndeki Genel Kurul'a ikinci katılışım. Hemen gittim, bir karar değişikliği hazırladım. Bir de baktım ki, Ermeni milletvekilleri nasıl çalışıyorlar. Tek tek bütün parlamenterleri gezip, onlara "bu rapora oy verin, bu raporu geçirirsek Türkleri sıkıştıracağız" diyorlar.

Hemen bir karar değişikliği hazırladım. Okumak istiyorum:

"Bir tehcir olayının varlığı ve sonuçlarıyla ilgili olarak; eğer iki ülke arasında anlaşmazlık varsa, ilgili ülkeler arşivlerini açacaklar. Her iki ülkenin akademisyenlerinden ve tarih profesörlerinden oluşan bir komisyon kuracaklardır. Eğer ihtiyaç olursa, üçüncü ülkelerin arşivlerine de tam erişim sağlanacaktır. Bu husus ilmi bir biçimde incelenecektir. Politikacılar tarafından değil, tarihçiler tarafından en objektif bir biçimde bir konsensüse ulaşılacaktır. Tarihin siyasi istismarı hiçbir surette kabul edilemez."

AVRUPA KONSEYİ'NDEN ÇIKAN KARAR TÜRKİYE LEHİNE OLDU

Ben bunu verdim. Oylamaya girdik. 56'ya 12 oyla kazandık oylamayı. Bu Avrupa Konseyi kararı olarak kabul edildi. Çünkü bütün Avrupa'daki ulusal parlamentoların üstünde kuruluş bu Avrupa Konseyi. Bütün hepsinin üstünde olduğu için 47 ülkenin parlamentosunun üstünde bir defa. Bu ne demek, bu ülkelerin bu kararı kabul etmeleri demek. Tek lehimize karar budur. Bu karar değişikliğinin kabul edilmesiyle birlikte, o rapor "yok" hükmüne düştü.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi'nin bir organıdır. Dolayısıyla bu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin kabul ettiği tüm kararları AİHM bağlayıcı özellikte dikkate alır.

AMERİKALI TARİHÇİNİN KİTABINDA GERÇEKLER AÇIKÇA YAZIYOR

Justin McCarthy Van'ın İşgali isimli kitabında anlatıyor. 150 bin Ermeni 1914-1918 arasında hayatını kaybetmiş tehcirde. Ancak 2,5 milyon müslüman da aynı dönemde aynı sebeplerden hayatını kaybetmiş. Tek tehcir değil. Savaş, açlık, salgın hastalıklar... Üç yüz bin Ermeni erkeği Rusya'nın safında Osmanlı'ya karşı Rus üniformasıyla savaşa katılıyor. Osmanlı askeri bilmiyor ki karşısında kim var. Rus üniformalı askerler ateş ediyor. Orada ölenler de dahildir o 150 bine.

Bu bilgiler hangi arşivde yazıyor biliyor musunuz? Rus ve Ermeni arşivlerinde. Bunları Justin McCarthy tek tek belgelemiş.