Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

ÖYLESİNE BİR YAZI

ÖYLESİNE BİR YAZI

                PKK,PYD,DSG,DEAŞ gibi  terör örgütlerine ağız dolusu küfürler  ettiği halde, İstanbul  CHP il başkanlığına  bir PKK  lı getirilmiş olmasına rağmen, CHP ye  oy vermeye devam eden  insanlara,  Sezgin Tanrıkulu ve  Şafak Pavey’in  hatırlatılacağını bildiğim için   hak veriyor  olsam da; ‘’ acaba vicdani bir sorgulama yapmayı düşünürler  mi’’  şeklinde ki yanık soru  nedeniyle  oluşan zihin karışıklığını çözmekte zorlanıyorum.

                Ekmeleddin  İhsanoğlunun  cumhurbaşkanlığına  adaylığı sürecine destek veren Devlet Bahçeli’ye,  Ak Parti ve içinde benimde bulunduğum  seçmenlerince,  olmadık yakıştırmalar reva görülüp eleştirilirken;  CHP;SP,HDP lilerce makyavelist  argümanlarla  sahiplenilmesini; ’’2019 seçimlerinde  cumhurbaşkanı adayımız  Recep Tayyip Erdoğan’dır’’ beyanından sonra  CHP,İP,İYİ Parti ve seçmenlerince  akıllara ziyan kıyaslar yapılıp  hakarete  varan ifadelerle  eleştirilirken; Ak Parti ve seçmenlerince  çağdaş  Köroğlu  muamelesi  görmesini , insan ruhunda bu kadar ters akıntılı  kin ve nefret  yüklü  kitlesel  depresyonların  hangi  psikolojik verilerle izah edilmesi  gerektiği  noktasında  zorlanıyorum.

                Kendi eşimiz veya çocuğumuzla  yaptığımız telefon görüşmelerinde ‘’ne demek istiyorsun  çabuk  söyle. İşim var’’ tehditleriyle  konuştuğumuz halde;  ticari bir ilişkide bulunduğumuz  erkek veya  meslek icabı görüştüğümüz bir bayanla  konuşurken  nezaket  kurallarında  Balzac’ın Vadideki  Zambak  romanının kahramanları  kadar inceldiğimizi  görmezden gelerek;  boşanmalardaki, büyük  sebebin,  erkek nobranlığının,  kadın üzerinde  kurduğu  despotik  tavrın  açtığı travmadan  kaynaklandığı  somut  gerçeğini  görmezden  gelen  psikolojik araştırmaların, gerçeği  yansıttığına inanmakta zorlanıyorum.

                Beşiktaş, Şişli, Nişantaşı gibi semt sakini çakma beyaz Türkler, Franz  Kafka’nın Şato’sundaki gizli  güç Klamm  gibi yaşarken  köy sakinlerinin öfkelerini  İnce Memed, Yılanların Öcü  diyalogları  ile, başka  merkezlere  başarıyla  yönlendiriyorlar;  yedikleri  herzeleri  de;  ellerinde bulundurdukları  basın gücüyle  gizleyip; inançsızlıklarından kaynaklanan aşağılık duygusundaki  boşluğu , köylünün moral değerlerine saldırarak , kendilerinde  güya  aristokratik  bir üstünlük  vehmedilmesi  algısıyla   ne güzel  kapatıyorlardı  ama  bir K’nın (Şato’nun ismi olmayan kadastrocusu) şatoda çalışmak istemesindeki   sırrın keşfedilmesinde  yaptıkları  hesap (metafizik  müdahaleyi  dışarda bırakan)  hatası  nedeniyle  yerli  Türklerin  şatoyu  ele  geçirdiklerini ( üstelik K’nın  şato gizemini afişe ettiği gerçeğini bile bile)  anlamazlıktan  gelerek  hala  onların  inançlarına saldırmaları  evet  nasipsizlik ama  hikmetini  anlamakta  zorlanıyorum.

                Namaz  dahi kılmadığı halde TV  programlarında  artı sosyal medyada  şöhret  meraklısı,  Gezi  İmamı  kıvamında  dini yayınlar  yaparak  biraz da  para kazanma derdinde olan üç beş din bezirganından kulak yoluyla duyduğu  ‘’uydurulan din-indirilen din’’ tekerlemelerinin  de bir uydurma  olduğunu  düşünmekten aciz  din bilgisi cahilinin beni  ve benim gibi düşünenleri  uydurulan dine  tabi olmakla suçlamasını  nereye koyacağıma  karar  vermekte zorlanıyorum.

                Her derde deva(!) demokrasi ve özgürlük kavramlarını dillinden düşürmemeyi ahlak zanneden  ahlak fukarasının; başkalarının hürriyeti söz konusu  olduğunda  sadece kendi  narsizmini  tatmin etmek;  onunla  da yetinmeyerek  hayvani  arzularını  başkalarının üzerinden  devşirmek amacıyla  hürriyet  istediğinin  açığa çıkmasıyla  şirretleşmesini, çirkefe bulaşmasını  hatta saldırganlaşmasını  izah etmekte   zorlanıyorum.

                 Son dakika notu: Afrin’e  giren yiğitlerimizin burnunu  bile kanatmasın Allah(C.C) dualarımla selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR