Paralelin HSYK'daki ‘ali cengiz’ oyunu

Yargı camiası 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimine kilitlenmiş durumda.
Paralelin HSYK'daki ‘ali cengiz’ oyunu

Paralel yapının seçime değişik taktiklerle hazırlandığını belirten Yargıda Birlik Platformu Sözcüsü Savcı Abbas Özden “Suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Çok iyi tanıdığımız bir arkadaşın cemaatçi olmadığını biliyoruz. Ama çıkıyorlar diyorlar ki ‘Sen cemaatçisin.’ Niye yapıyorlar bunu? Bunu söyleyen kişi cemaatçi ve kendi kimliğini başkasını cemaatçilikle suçlayarak örtüyor. Bu yolla asıl cemaatçileri örtbas ediyorlar” bilgisini verdi.
Paralel yapının da hedefinde olan HSYK seçimlerini Akit’e değerlendiren Yargıda Birlik Platformu (YBP) Sözcüsü ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, “HSYK seçimlerini paralelcilerin kazanması Türkiye için felaket olur” dedi.
Akit’e konuşan YBP Sözcüsü ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, “yargı içerisindeki paralel yapılanmanın adalet anlayışını ne seviyelere getirdiği”, “paralelcilerin YARSAV’da ne tür çalışmalar yaptıkları”, “yargıda nasıl örgütlendikleri”, “HSYK imamı” gibi pek çok konuda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu, önemli açıklamalar yaptı. 

YARSAV MI “CEMAATSAV” MI?

- YARSAV’ı cemaatin ele geçirdiği iddiaları doğru mu? 
- YARSAV’ın 1650 üyesi var. 700 tanesi faal çalışıyor, bunlardan 450 tanesi paralel yapıya hizmet ediyor. Bunu derneğin başkanı da kabul ediyor. YARSAV Başkanı Murat Arslan, bugün seçim olsa, seçimlerde paralel yapının dernek yönetiminin tamamını ele geçirebileceğini söylüyor. Böyle bir yapı var orada. “YARSAV’da kim cemaatçi?” diye bana soruyorlar. “Benim tanıdığım insanlara ben kefilim” diyorum. Adaylardan 5 kişinin cemaatçi olmadığını biliyorum. Bülent Yücetürk, Mustafa Karadağ, Süleyman Demirel, Leyla Köksal ve Ayşe Sarısupehlivan gibi kişilere kefilim, bunları iyi tanıyorum. Zaten bu arkadaşlar da YARSAV’ın yönetim kuruluna, üzerleri çizilerek gelen insanlar. Ancak diğerlerinin evveliyatlarını bilmiyorum. 
- YBP, seçimlere nasıl hazırlanıyor? 
Bizim ikinci bir niyetimiz yok. Türk yargısı belli bir kesimin eline terk edilemez. Terk edildiğinde sonucunu gördük. Ehil olmayan insanlar belli bir göreve gelince o görevi yapacak liyakate sahip değilse orada yargının tıkandığını görüyoruz. Şahıslar atık hukuk bilgisiyle değil, gelen talimatlarla karar vermeye başladılar. Yargı şu an yerlerde sürünüyor. Öncelikle bunun ayağa kaldırılması gerekiyor. Biz yargıda birlik ve beraberliği sağlamak için çalışıyoruz. Bunu gerçekleştirmek için HSYK’da çoğulcu ve katılımcı bir yapı oluşturmak istiyoruz. Kimsenin buraya hâkim olmaması için çalışıyoruz. Böyle olunca buradan doğru kararlar çıkacak ve bunu kimse eleştiremeyecek. HSYK seçimleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha önemli bizim için. Biz platform olarak bu gidişata dur demek istiyoruz, önümüzdeki seçim bunun için bir fırsattır. 

 “YARGI İÇİN FELAKET OLUR”

- Seçimi kazanacağınıza inanıyor musunuz?
- Kesinlikle inanıyorum. Seçimleri büyük bir farkla alacağız. Aksi Türk yargısı için felaket olur. Biz bu sorunun demokratik yollarla çözülmesi taraftarıyız. Bunun için bir araya geldik. Türk yargısı belli bir zümrenin hâkimiyetine terk edilemez. İnşallah dilediğimiz gibi bir yapı oluşur. Taşrada arkadaşlar çalışıyorlar. Girilmedik savcı ve hâkim odası bırakmayacağız. 
- HSYK’nın imamı kim? 
- Burada bir arkadaşımız var, hakkındaki ses kayıtları nedeniyle çekindiği için ismini açıklamak istemiyor; ancak konuştuğumuzda, kendisinin zamanında cemaat evlerinde kaldığını söylüyor. Sonradan dama oynadığı için cemaatten atılmış. O, birisinden bahsediyor. Bahsettiği kişinin HSYK üyesi olduğunu söylüyor. Cemaatin HSYK’da abisinin olmaması mümkün mü yani.
- Bu şebekeden yargı nasıl kurtulacak?
- Yargı içerisindeki herkes birbirini tanıyor. Biz içimizde milliyetçi, muhafazakâr ve sosyal demokrattan başka kimseyi barındırmadığımızdan diğer kesim her şeyiyle ortaya çıkıyor. Ben diyorum ki, herkese Cemaatçi demek ne kadar yanlışsa, kendinden olduğunu açıkça bilmediği kişileri de korumak ya da gizlemek bir o kadar yanlış. Paralel yapı şimdi suyu bulandırmaya çalışıyor. Çok iyi tanıdığımız bir arkadaşın cemaatçi olmadığını biliyoruz. Ama çıkıyorlar diyorlar ki “Sen cemaatçisin.” Niye yapıyorlar bunu? Bunu söyleyen kişi cemaatçi ve kendi kimliğini, başkasını cemaatçilikle suçlayarak örtüyor. Bu yolla asıl cemaatçileri örtbas ediyorlar. İşi sulandırmak için bizzat kendileri herkese cemaatçi demeye başladılar. Burada çok ince bir taktik var. Bu söylemler ayrıca diğer gerçek cemaatçi söylemleri de boşa çıkarıyor. Bunu son günlerde çok yapmaya başladılar. 
- Yargı üzerinde Fethullah Gülen baskısı var mı?
- Savcı İlhan Cihaner’i odasından almakla başlayan, Ergenekon ve Balyoz ile devam eden bir süreç var. TSK itibarsızlaştırılmak için yargı kullanıldı. O davalarda büyük mağdurlar var. Şerre sevinilmez ama Allah’tan 17 Aralık süreci oldu da bizi birlikte düşünmeye sevk etti. Biz farkındaydık ama 17 Aralık, kamu ve hükümet kanadını da uyandırdı. Onlarla da beraber olunca güçlü bir yapı ortaya çıktı. Şer iyiye vesile oldu. 

‘Yargıdaki paraleli 20 saatte bitiririm’
12 Ekim’de yapılacak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliği seçimleri için yargı camiasında hareketli günler yaşanıyor. Seçimleri gazetemize değerlendiren HSYK bağımsız adaylardan Ankara Batı Adliyesi (Sincan Adliyesi) Savcısı Cihan Ergün, HSYK’daki gruplaşmay ve kurumda yapılması gereken düzenlemeleri anlattı.
12 Ekim’de yapılacak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliği seçimleri için yargı camiasında hareketli günler yaşanıyor. Seçimleri gazetemize değerlendiren HSYK bağımsız adaylardan Ankara Batı Adliyesi(Sincan Adliyesi) Savcısı Cihan Ergün, HSYK’daki gruplaşmay ve kurumda yapılması gereken düzenlemeleri anlattı.
“2010 referandumdan sonra bir grup yargı mensubu ekip kurmuş ve yaptıkları listenin tamamı seçimi kazanarak HSYK’yı oluşturmuştu” diyen Ergün, “Biz o dönem birçok arkadaşla kendilerine; ‘Siz bakanlığı ya da yargıyı temsil etmiyorsunuz. Sizin görünen ve gülen yüzünüzün arkasında farklı bir ajandanız var. Şayet blok halinde kazanırsanız muhtemeldir ki bu ajandanızı uygulayacaksınız. Bu nedenle size ve ekibinize oy vermeyeceğiz” demiştik. Yargı camiasından ve yakın arkadaşlarımızdan en az 100-120 kişi, ‘Aaa, siz yanlış düşünüyorsunuz’ demişlerdi. Bugün yaşananlar haklılığımızı gösterdi. Yapı, yargının tümünü temsil ederek ya da adil davranarak değil de belli bir grubu ya da kesimi temsil ederek yapılandı” dedi.

“4 BİNDEN FAZLA PARALELCİ HAKİM VE SAVCI VAR”

HSYK’daki yapılanmanın Türk yargısı üzerinde de olduğunu ve HSYK seçimlerinde oy kullanacak yaklaşık 13 binden fazla hakim ve savcıdan, 4 binden fazlasının paralel yapıya mensup olduğunu kaydeden Savcı Ergün, “2010 yılındaki seçimlerde alınan oyları bakıldığında sayının 2010’daki rakamı görünür. 2010 yılından 2014 yılına kadar mesleğe kabul olan bir, 2 bin 500- 3 bin daha hakim ve savcı var. Bunların alınış şekline de baktığınız zaman bu sayının daha da arttığını göreceksiniz” açıklamalarında bulundu.

“DEVLET PARALELİN KAFASINI KESMEK ZORUNDADIR”

“Paralel devlet yapılanması kavramının kullanılmasından hoşlanmıyorum çünkü devletin meşruiyetini biz sandıkta belirleriz, o sandıktan çıkan irade kendine muhalif bir oluşum gördüğü anda hukukun silahları ile onu yok etmek, kafasını kesmek zorundadır” ifadelerini kullanan Cihan Ergün, HSYK’ya seçilmesi halinde söz konusu yapıyla sonuna kadar mücadele edeceğini dile getirdi. Gülen Cemaati’nin yargıdaki yapılanmasını en iyi bilen iki kişiden biri olduğunu vurgulayan Ergün, “Yargıyı yerli yerine oturtup paralel yargı görüntüsünden kurtarmak ve paralel oluşuma mensup son adamın etkin görevden bertaraf edilmesi için bana, yargı bürokrasisinin başında olmam şartıyla 20 saat yeterlidir. Aslında 4 saatte bitiririm fakat Hakkâri’den çağıracağım yargı mensubunun gelmesi o kadar sürüyor” şeklinde konuştu. 

Ramazan Alkan ve Muhammed Erdoğan / AKİT