Ramazan ve bayram algısı aslına dönmeli

Ramazan ve bayram algısı aslına dönmeli

Son yıllarda Ramazan ayı ve bayram günlerinin algısının değiştiğini ifade eden NEÜ İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, 9 günlük bayram tatilinin tatil mekânlarında değil, aile büyüklerinin yanında çocukların milli ve manevi değerlerini yaşayacağı şekilde geçirilmesi gerektiğini söyledi. 

Son yıllarda Ramazan ayı ve Bayram günlerinin algısı değişti. Dini bayram günleri insanların tatil günü olarak algılanmaya başladı.  Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanıProf. Dr. Ramazan Altıntaş, konuyla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Son yıllarda yaşanan manevi değerler alanındaki yozlaşma, dini bayramlar alanında da yaşanır olduğunu ifade eden Altıntaş, dini bayramların neredeyse tatil havasına büründürüldüğünü söyledi.

bayram--(3).jpg

DİNİ BAYRAM ALGISI DİN DIŞI BİR BOYUT KAZANDI

Bayramlarım Milli ve manevi değerlerimiz alanında savrulmaların en bariz bir şekilde yaşandığı zaman dilimleri haline geldiğinin altını çizen Altıntaş, “Çoğu varlıklı insanımız, dini bayramları bir tatil ve eğlence gibi algılamaya başladı. Eskiden bayram günleri, evlerinde misafir bekleyen insanlarımız, maalesef şimdilerde tatil beldelerine gider oldu. Özellikle çocuklarımızın zihinlerinde ‘dini bayram’ algısı, din-dışı bir boyut kazanarak; dinlenme, tatil, eğlence, hedonizm vb. gibi nefsi kışkırtıcı kavramlarla yer değiştirmeye başladı. Hâlbuki aile ortamı, genç nesillere manevi değerlerimizin aktarıldığı kurumlardır. Milletimizin tarihsel sürekliliği bu ortamlarda verilen manevi eğitim sayesinde sağlanacaktır. Bu konuda dini bayramlar en güzel bir fırsat olmalıdır” diye konuştu.

AİLE BÜYÜKLERİ, BAYRAMLARDA MUTLAKA EVDE OLMALIDIR

Aile ortamının çocuklarımızın doya doya mensûbiyet duygusunu içselleştirdiği ve sosyalizasyon sürecine kolayca katıldığı bir ortam olduğunu vurgulayan Altıntaş, “Genç kuşak, birinci ve ikinci neslin hayat tecrübelerinden istifade eder; ailede sosyal, dini, kültürel ve iktisadi alanda sosyal dayanışma örnekleri ve değerlerin aktarımı yaşanır. Bireyin ruhsal gelişimi bu tip aile yapılarında daha sağlıklı ve dengeli bir seyir izler. Böyle bir gelenekle beslenen milletlerin geleceği aydınlıktır. Bu sebeple aile büyükleri, bayramlarda mutlaka evde olmalıdır. Ailede bulunan çocuklarımız bayramların ne anlama geldiğini bütün benlikleriyle içselleştirmelidir. Çünkü gittikçe dindarlık bilincimiz azalmakla kalmıyor, sosyal ilişkiler de, bu gidişattan büyük zarar görüyor” şeklinde konuştu.

bayram--(2).jpg

ÇOCUKLARIMIZIN DİNİ VE MİLLÎ KİMLİKLERİNİN ZARAR GÖRMESİN

“Bayramlar, büyüklerimize saygının ve küçüklerimize sevgi, merhamet ve şefkatin öğretildiği ve bizatihi yaşandığı coşkulu zamanlardır” diyen Altıntaş, “Müslüman kültüründe kollektif ahlâk anlayışı, çocukların anne ve babalarına müteşekkir ve saygılı olmalarını zorunlu kılar. Eğer bayramlarımız gereği gibi değerlendirilmezse, evvela ailede meydana gelecek bu savrulma, içeriden bu kuruma büyük zarar verecektir.  Manevi değer yargılarının askıya alındığı bütün toplumlarda, ailenin iki temel direği olan anne ve babaya karşı saygı ve sevgi bağları zayıflayacaktır. Böylesi sonuçların ortaya çıkmasını, akrabalarla olan ilişkilerin kopmasını istemiyorsak, hele hele çocuklarımızın dini ve millî kimliklerinin zarar görmesini hiç istemiyorsak, mümkün olduğu sürece dini bayramlarımızı bütün aile bireyleriyle birlikte kutlamamız gerekir. Böylece çocuklarımıza bayram coşkusunu yaşatmak suretiyle onların tarihine, kültürüne, değerlerine, milletine, medeniyet ve dinine yabancılaşmamasını sağlamış oluruz” ifadelerini kullandı. 

İSMAİL POÇAN

Kaynak:YENİ HABER