Rektör Şahin: “Gençliğimize Güvenmemiz Gerekiyor”

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Rektör Şahin: “Gençliğimize Güvenmemiz Gerekiyor”

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ülke gençliğine güvenilmesi gerektiğinin önemini belirterek, "Bir yükseköğretim kurumu olarak gençliğimize her zaman güvendik ve güvenmemiz gerektiğini de 15 Temmuz'da bizzat müşahede ettik" dedi.

Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin yaptığı açıklamada, Selçuk Üniversitesinin, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında sürecin en yoğun yaşandığı üniversitelerden biri olduğunu söyledi. 15 Temmuz sürecinde yaşananlardan büyük dersler çıkarılmasının önemini ifade eden Prof. Dr. Şahin, "Bunlardan birincisi; biz bir yükseköğretim kurumu olarak gençliğimize her zaman güvendik ve güvenmemiz gerektiğini de 15 Temmuz'da bizzat müşahede ettik. Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe Hitabesi'nde "Ey Türk Gençliği! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur" sözünü söylemişti. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, gençlik bu sözü bizzat hayata geçirdi. Çünkü daha önce bir eğitimini almadı, provasını yapmadı ama buna rağmen bir refleks olarak ve genetik kodlarında var olan karşı duruşu o gece sergiledi. Bu nedenle gençliğe ülkemizin emanet edilmiş olması isabetli ve doğru bir yöntem olarak karşımıza çıkmış oldu. Gençliğimize güvenmemiz gerekiyor. 12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra politize edilen süre içerisinde gençlik, aslında milli, manevi değerlerinden koparıldı, ideallerinden uzaklaştırıldı ve yönü, rotası belirli olmayan bir gemiye dönüştürülmüştü. Biz gördük ki gençliğimizin her zaman yönü, rotası belli, milli, manevi ve yerli değerlerine sahip çıkan bir özelliğe sahip. Bunu biz müşahede etmiş olduk. Bunun dışında bu hain yapının yandaşlarının, ortaklarının, müntesiplerinin bu ülkeye verdiği zararları daha net bir şekilde müşahede etme imkanı gördük" diye konuştu.

"Üniversitemizin bir üs olarak kullanıldığını tespit ettik"

"Üniversitemiz bu noktada bir üs olarak kullanılmış, bunu tespit ettik" ifadelerini kullanan Prof. Dr. Şahin, "Hem üniversitedeki FETÖ bağlantılı akademisyenleri, bu yapının ülkedeki faaliyetlerini hem Selçuk Üniversitesinin iki alanda çok yoğun bir şekilde kuluçka merkezi gibi kullanıldığını tespit etmiş olduk. Lisansüstü eğitim veren enstitülerimizde bu yapıya mensup insanların askeri, mülki, emniyet mensuplarının ve üst düzey yöneticilerin, yargı mensuplarının yüksek lisans ve doktora yaptırılarak unvan ve kıdem aldıklarını görmüş olduk ki 4 bin 200'e yakın insan Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi ve bu insanlar bizim üniversitemizde lisansüstü eğitim almışlardı. Bunun dışında üniversitemizin farklı alanlarında, ekonomik ve bilgi saklama anlamında da bu yapı tarafından bir üs olarak kullanıldığını tespit ettik. Bunlarla ilgili çalışmalarımız halen devam etmektedir. Tespitlerimiz noktasında savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Bunlar dikkat edilmesi gereken ve tedbirli olunması gereken hususlardır. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek istiyorum; üniversitemizden 220'ye yakın FETÖ mensubu insanı ihraç ettik" şeklinde konuştu.

"FETÖ ile mücadelede gelinen nokta memnuniyet verici"

Rektör Prof. Dr. Şahin, Selçuk Üniversitesinden ihraç edilenlerin, toplumda kendilerini masum göstererek, haksız şekilde kurumdan ihraç edildiklerine yönelik bir algı oluşturma eğiliminde olduğunu belirterek, "Bu yanlış bir algı, yanlış bir süreç. Çünkü bu insanlar, sorular çalınarak çocuklarının üniversiteye, polis akademisine, harp okullarına yerleştirilmesine veya devlet memurluğuna yerleştirilmesine önayak olan insanlardır. Bu yapı yine maliye müfettişleri aracılığıyla esnafa yüksek miktarlarda ceza keserek daha sonra cemaat mensubu birini araya sokarak bu cezaların belirli bir himmetten sonra kaldırılması gibi işlemlere aracılık etmiş insanlardır. Akla hayale gelmedik başka şeyler de var. Bu süreçten çıkaracağımız en önemlilerinden birisi de beynini başkalarına ipotek etmiş, başkalarına satmış, kiraya vermiş insanların yeri geldiği zaman nasıl istismar edilebileceğini, nasıl millet, devlet ve memleket aleyhine kullanabileceğini müşahede etmiş durumdayız. Bu nedenle düşüncesi hür, zihni özgür, istikbale, geleceğe ümitle bakabilen gençler ve nesiller yetiştirmek bir yükseköğretim kurumu ve rektör olarak bizim asli vazifemizdir. Tabii ki herkesin bir etnik kökeni, inancı, yaşam biçimi olacaktır ama ortak değerimiz bizim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olmaktır. Bu doğrultuda ülkemize, milletimize hizmet edebilme hedefini kendisine hedef olarak seçmiş olabilmektir. Bunun dışında bölücü faaliyetlerin, ihanet şebekelerinin içerisinde olan hiçbir insanla işimiz olmaz ve onlara karşı da asla müsamahamız olmaz. Bu noktada milletimizin bundan sonra da uyanık olması lazım. Devletimizin de gerekli tedbirleri alması lazım ki almaya da devam etmektedir. Bu noktada gelinen durum, memnuniyet vericidir" dedi.

İHA