Rektörlere 'ortaçağ derebeyi' benzetmesi

Rektörlere 'ortaçağ derebeyi' benzetmesi

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri bölümü Doç. Dr. Süleyman Doğan, rektörlerin iğneden hademe alımına kadar sorumluluk alanına sınır getirilmesi gerektiğini söyledi. Mevcut sistemi “ortaçağ derebeyliğine” benzeten Doç. Dr. Doğan seçimlerde yaş, görev süresi ve branşın göz önünde tutulmasına dikkat çekti.

Akademik dünyanın en önemli yarışlarından biri olan rektörlük seçimlerine kriter getirilmesi istendi. Yaş, görev süresi ve branş gibi alanların gözününde bulundurularak seçimlerin yapılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Süleyman Doğan, söz konusu modelin uygulandığı takdirde hem üniversitelerde politize durumunun ortadan kalkacağına hem de rektörlerin bilimsel çalışmalara ağırlık verebileceğini belirtti.

Nasıl seçiliyorlar?
Türkiye’de rektör seçimleri öğretim üyelerinin oy kullanarak 6 adayı belirlemesi ve YÖK’e sunması ile start alıyor. 6 aday arasından 3 isimde karar kılan YÖK, mevcut listeyi Cumhurbaşkanlığı’na gönderiyor ve isimlerden biri seçilerek Cumhurbaşkanlığı tarafından atama gerçekleştiriliyor. Uzun yıllardır varolan yöntemin rektörleri atıl duruma düşürdüğünü bu sebeple de üniversitelerin bilim üretme grafiğini düşürdüğünü açıklayan Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri bölümü Doç. Dr. Süleyman Doğan, seçimlerde reel kriterlerin esas alınması gerektiğini söyledi.

“Türkiye bilim üretmede 36’ıncı sırada”
Doç. Dr. Doğa’na göre bu kriterlerin başında yaş ve görev süresi geliyor. Liyakatın öncelikli olması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Doğan alternatif model hakkında şunları söyledi: “40 yaşın altındakiler müracaat etmemeli. Çünkü 33 yaşında mevcut sistem içinde iki dönem rektörlük yapınca 8 yıl. Bu 41 yaşında olacak ve 8 yıl boyunca ders vermiyorlar ve idari mekanizma ile uğraş halinde oluyorlar. Bilimden uzak kalıyorlar. 41 yaşında emekli de olamıyorlar yani atıl durumda oluyorlar. iki dönem üst üste seçilmemeli. Türkiye’de en çok tıpçılar rektör oluyor. Çok başarılı tıpçı sosyal bilimciyi, fenciyi getirip rektör yaptığınız da aslında bu insana zarar veriyorsunuz. Atıl duruma soruyorsunuz Bilimsel çalışmalarına zarar veriyorsunuz. Dil kriteri getirilmeli ve idari mekanizma ile ilgili yeteneği de kriter sayılmalı. Bilim konusunda İran bile bilimsel yayınlarda bizden öndeler. Dünyada Türkiye 17’inci büyük ekonomiye sahipken bilimsel gücümüz 36’ıncı sırada. Birbiri ile maalesef paralel değil. Rektörlerimiz alınmasın ama kendilerini ortaçağ derebeylerine benzetiyorum. İğneden hademe alınmasına, inşaat ihale işlerinden ilmi bölüm açılmasına ve dekan atamasına kadar sorumluluk sahibi. Bunlar görev dağılımı ile yapılmalı ve bilimsel çalışmalara ağılık verilmeli.”