Sarıkamış…. Adı soğukla özdeşleşmiş bir yer.. İsmi duyulduğunda milletin içini bir ürpermenin aldığı harekat… Hepimizi üşüten, donduran bir kelimedir Sarıkamış…

Binlerce Mehmetçik zorlu kış şartlarında bu vatanın bekası ve selameti için canını hiçe saymıştır. Rus tehdidine karşı çok zor bir harekâta girişilmiştir. Sonuçları hepimizi derinden etkilemiş, felaketler zincirine yeni bir halka eklenmiştir. Sarıkamış toplumsal hafızamızda yer etmiş, hala içimizi acıtan bir harekattır. Binlerce Mehmetçiğe mezar olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı sürecinde ve bu harekat ile ilgili hatalar, yanlışlar, eksiklikler yapılmış mıdır? Tabi ki… Savaş sırasında he devlet, her ordu, her komutan hatalar yapmıştır.

Sarıkamış harekatında varsa hataları görmek, tekrarının yaşanmamasına çalışmak gereklidir, ancak o günün destansı mücadelelerini görmezden gelmek, yetiştirdiğimiz “büyük” adamları yok saymak, daha açık ifade edelim, Vefa göstermemek bu millete yakışmaz.

90 bin Mehmetçiğin kurşun atmadan şehit olduğu hemen herkesin sorgulama yapmaksızın kabulündedir. Peki o zaman binlerce Rus askerini kim öldürmüştür? Ya da harekata katılan ordu mevcudumuz 90 binden daha az olmasına rağmen nasıl 90 bin şehidimiz olmaktadır?

Bugünün nesillerine düşen canı pahasına bu ülkeyi bizlere bırakan, bunun için canından geçen kahramanlarımızın aziz hatırasını, onları tanıyarak, içinde bulundukları zor şartları göz önüne alarak verdikleri destansı mücadeleyi anlayarak yad etmektir.

Bu ülkenin 1. Dünya Savaşına giden sürecini çok iyi öğrenmeli ve öğretmeliyiz. İnanın okudukça atalarımızı daha çok seveceğiz ve bugün yapılmaya çalışanları daha iyi anlayacağız. Zira bugün yaşananlar o günlere o kadar benziyor ki….

Bugüne geldiğimizde karşımıza Halkbank çıkıyor. Elde ciddi hiçbir delil olmadan verilen mahkumiyet kararı. Türkiye ve Türk bankacılık sektörü üzerinde oluşturulmaya çalışılan teröre destek algısı. Emperyalizmi tanımıyoruz. Attıkları her adımın ilerisini hesap ederek attıklarını gözden kaçırıyoruz. Bugün atılan bu adımların yakın gelecekte başımıza bir çorap örmek için kullanılacağı aşikar. Bize düşen devletimize, milletimize güvenmek, destek olmak. Bugünün harekatları bu ve benzeri hamleler. Saldırılara karşı direnç göstermemiz gerekir. Yukarıda ifade ettiğim üzere, 1. Cihan harbi öncesi ve savaş süresince İngiltere tarafından ülkemiz aleyhine yürütülen kara propagandaları bilmemiz gerekiyor. Ermeni soykırımı iddialarından, Halifenin Almanlar elinde esir olduğuna, Hilafetin Araplara ait olması gerektiğinden, İttihatçıların Alman nüfuzu altında olduklarına kadar çeşit çeşit propaganda yapılmıştır. Bunlardan Ermeni soykırımı meselesi gibi bir kısmı ile aradan geçen yüzyıla rağmen hala uğraşmaya devam ediyoruz.

Bu sebeple Halkbank kararı küçümsenecek oyunlardan değildir, ama inanılacak gerçekler de değildir.