Ömer İnal

Ömer İnal

Seçim ve umutlar…

Seçim ve umutlar…

Yaklaşan seçimlerin havası gündemi tamamen sarmış durumda… Gerek Hakan Fidan’ın siyasete yelken açması, gerekse de diğer üst düzey bürokratların vekillik için istifaları önemli başlıklardan…

İktidar partisi, 3 dönem kuralı nedeniyle tecrübeli isimlerin meclis dışında kalmasından dolayı bir sendeleme yaşayacağını öngörenlerin aksine daha güçlü ve dinamik bir kadro ile geleceği görüntüsünü veriyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hakan Fidan’ın vekil adaylığını sıcak bakmadığını açıklamasından sonra, Erdoğan-Davutoğlu arasında bir çatışma görüntüsü çıktı diye sevinenlerin heyecanları ise boşadır zira bu ikili arasında görüş ayrılığı olabilir ama gönül ayrılığı olması söz konusu olamaz…

Bu seçimlerin en büyük merak ve tartışma konusu ise şüphesiz HDP’nin seçimlere parti olarak girmesi… Barajı aşma konusunda sıkıntıları olmadığını çok rahat bir şekilde ifade etmelerine karşın barajın altında kalmaları durumunda ise üstü kapalı olarak çıkacak olayların işaret edilmesi bir hayli ilginçtir…

Özellikle çözüm sürecinin geldiği nokta ortada iken, HDP’nin atacağı adımlar bu bakımdan çok büyük önem arz etmektedir... HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki oy oranına mı sahiplenmeli yoksa en son genel seçimlerdeki oy oranı mı daha gerçekçidir, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur… 

Kürt siyasi hareketinin geçmişte devamlı kapatılan partileri nedeniyle bu konudan muzdarip olmalarına rağmen Ak parti’nin parti kapatmaları zorlaştırıcı Anayasa değişikliği oylamasında karşı tavır almaları gibi, seçimlerde baraj uygulamasından rahatsız olmalarına rağmen, daha demokratik seçim sistemlerine ‘’istemezuk’’ tarzında yaklaşmaları pek anlaşılır bir durum değildir…

Tüm bunlardan yola çıkarak HDP’nin seçimlere parti olarak katılma kararı kendilerince mi yoksa siyaset mühendisliği yapmak isteyen bir aklın ürünü mü olduğu sorusu zihinleri meşgul etmektedir…

HDP seçimlere parti olarak katılma kararı aldıktan sonra nasıl bir siyasi sonuç öngörülmektedir? Seçim sonuçları mevcut siyasi durumu ne derece ve hangi şekilde etkileyebilecektir?

 HDP eğer seçimlerde barajı aşarsa, Doğuda güçlü olan Ak parti’nin oy oranı ve alacağı milletvekili sayılarının ciddi anlamda etkilenmesi sağlanarak ilk olarak ancak tek başına iktidar olacak sayıya ulaşmasının öngörüldüğü; İkinci olarak ise tek başına hükümet kurma sayısının altında bir milletvekili sayısıyla seçimlerden çıkmasının hesap edildiği izlenimi vermektedir…

Nitekim seçimlerde oyunu Selahattin Demirtaş’a vereceğini söyleyen Nazlı Ilıcak, sebebini ise ‘’HDP’nin kazanamadığı milletvekillerinin pek çoğu AK Parti’ye gider. Bir bakarsanız, bu parti, Anayasa’yı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa bile kavuşabilir. Bu da Türk demokrasisi açısından hiç de küçümsenmeyecek bir tehdit arz ediyor’’ şeklinde açıklamıştır…

Bugün, Demokrasi, hak, hukuk diye gürleyenlerin seçimlerde halk iradesiyle iktidara gelip Anayasayı değiştirebilecek güce ulaşmasını tehdit olarak gören bir zihniyet, Anayasaların ancak darbe dönemlerinde yapılabileceğine kanaat getirmiş olmalıdır…

Ana muhalefetin seçimlerde istenilen performansı gösterememesi, yapılan tüm paralel, elips ve çatı formüllerine rağmen halkın iktidara olan rağbetinin önüne geçilemeyişi; gerek İstanbul sermayesi gerek cihangir eşrafını gerekse de sureti haktan gözüken yapıyı başka seçenekler üzerinde yoğunlaşmaya yönlendirmiştir…

Bu sefer yaptıkları hesapla birlikte, söz konusu parti ‘’baraj altında kalırsa yaşanacak olaylar’’ kabilinden sözlerden hareketle, ‘’ülke menfaati’’ boyasına boyanmış propagandayla halkın iradesine tesir etmek istenilmektedir…

Rabbim, ülkemize hizmet etme derdinde olanların yardımcısı olsun…

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi
SON YAZILAR