Prof. Dr. Önder Kutlu

Prof. Dr. Önder Kutlu

SEÇMEN İRADESİNE MÜDAHALE TEŞEBBÜSLERİ

SEÇMEN İRADESİNE MÜDAHALE TEŞEBBÜSLERİ

Seçim döneminde ülke siyaseti gene ‘bölünmüş’ vaziyette. Bir tarafta ‘Eski’ dönemin savunucuları olan ve ülke içinde ve dışında ayakları bulunan siyasetçi, medya, iş dünyası, akademisyen ve terör örgütleri, diğer tarafta ise ‘Yeni’ dönem taraftarları olan siyasetçi, medya iş dünyası, akademisyen ve çeşitli toplumsal kesimler.

Bu aslında ‘Eski’ – ‘Yeni’ arasında geçen bir ‘hikaye’. Vatandaş seyrediyor, belli dönemlerde müdahil oluyor, tarafını belli ediyor ama asıl büyük hesaplaşma bu Pazar günü gerçekleşecek. Herkes merakta. Herkes, tarafına göre, sonucu tahmin etmeye çalışıyor.

Ben bütün bu gelişmeleri normal karşılayanlardanım. Bu bir reform, belki kalıp değiştirme süreci. Bu türden süreçlerde dirençler olur, eleştirenler çıkar ama karşısında mutlaka değişimi savunan ve statükonun tadili için tarafını belli edenler de bulunur. Demokrasinin cilveleridir bunlar. Ama yeterki demokratik sınırlar içinde taraf belli edilsin, yeterki o meyanda tepkiler ortaya konulsun.

Bugün maalesef tepkinin o sınırları aştığını söylememiz gerekiyor. TRT teleteks’te dün verilen şu haberlere beraberce göz atalım: Siirt’te taciz edilen Ak Partili 3 kadın; Hüda-Par – HDP kavgası; Siirt’te terör örgütü tarafından kaçırılan 5 kişi; Tunceli – Pülümür’de kaçırılan 5 kişi; Cumhuriyet Gazetesi’nin MİT Tırları ile ilgili yayınladığı fotoğraflar; Doğan Grubunun yayınları; New York Times’ın hükümetle ilgili yaptığı yayınlar; Belçika’da Milletvekili Mahinur Özdemir’in ihracı.

Gündem hakikaten çok yoğun. Bütün bu haberlerin kahramanlarına bakalım, arkasında kimin olduğunu değerlendirelim: HDP, PKK,  Cumhuriyet Gazetesi, Doğan Grubu, New York Times, Paralel medya, Belçika’da bir siyasi parti. Peki, bütün bu kesimleri birleştiren şey ne? Tabii ki Ak Parti düşmanlığı.

Gördüğünüz gibi usulüne göre seçim propagandası yapan siyasi partileri saymadık. Onlar görevlerini yapıyor, yasal sınırlar içinde kendilerine verilen demokratik haklarını kullanıyorlar. Yaptıkları hükümet eleştirileri, kamuoyunun dikkatine sundukları vaatler, iktidar olmaları halinde yapacakları şeyler kendi takdirleriyle seçmene ulaştırdıkları mesajlardır. Vatandaş vaatleri gerçekçi, söyleyenleri mutemet görürse oyunu verir.

Ama anlamadığım Belçika’da bir siyasi partinin yaptığı şey? Türk asıllı bir vekilden saçma sapan Ermeni soykırımı iddialarını tasvip etmesi isteniyor? Milletvekili başörtülü. Üstelik Belçik da dâhil yurtdışındaki Türklerin oy kullandıkları bir dönemde. Fotoğraflarının medyaya yansıyacağını bilmiyor olamazlar. Kanaatim Belçika’daki Türk seçmene ‘başörtüsünü savunan partiye oy verme’ demeye getiriyorlar. ‘Versen bile netice alamazsın’ tavrındalar. Olayı ben böyle değerlendiriyorum.

MİT Tır’ı haberi gene aynı neticeyi almak üzere kurgulanmış. Yayın yasağı olmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devletini ulusal ve uluslararası toplum nezdinde zor durumda bırakmaya matuf bir hareket. Hem de Cumhuriyeti ‘koruyup, kolladığını’ söylen ve ismini de kullanmaktan utanmayan bir gazete tarafından. Hiçbir devlet buna izin vermez. Kendisini güç durumda bırakmaya çalışanlara pabuç bırakmaz.

Taciz edilen Ak Partili kadınlar meselesi ortada. İstenen şey galiba kargaşa çıkarmak. Doğuda, güneydoğuda bu tür olaylar kan davası yapılır. Sütçü İmam neyi temsil ediyor? Siirt milletvekili adayı Prof. Dr. Yasin Aktay’ın konvoyunu taşlayıp da netice alamayanlar, bu defa farklı bir atraksiyona girmişler.

Terör örgütü boş durmuyor: Farklı şehirlerde kaçırılan gençler üzerinden ‘mesaj’ verme derdindeler. O ‘mesaj’ artık muhataplarına ulaşmaz. Bölge halkı huzuru, sükûnu ve refahı tattı. Artık geriye dönüş olmasına izin vermez.

Doğan medya grubu ve NY Times da aynı kategoride değerlendirilmeli. Medya üzerinden Türkiye üzerinde bir algı operasyonu yürütme çabasındalar. Bütün kritik dönemlerde yaptıkları gibi yani. Uluslararası ayağın Siyonizm bağlantısı biliniyor. Ülkemizin kat ettiği aşamayı hem uluslararası toplumun hem de ulusal kamuoyunun gözünden düşürmeye çalışıyorlar.

Bu arada adını zikretmediğimiz çok önemli bir aktör var. Sanırım sizler de merak ettiniz: Bunlardan niçin bahsetmediğimizi düşünüyorsunuz.

Evet ‘Paralel çete’.

Onlar tüm bu gelişmelerin arkasındaki ‘gizli’ unsurlar; mesaj taşıyıcılar; bilgi sağlayıcılar; irtibat mekanizmaları. Hem de yukarıda sıraladıklarımızın hepsinde.

Geçtiğimiz günlerde HDP – Paralel görüşmesi oldu. Doğan Grubu ile zaten müttefikler. NY Times onlarla beraber hareket ediyor. MİT Tırı baskınını onlar yaptı, fotoğrafları da onlar servis etti. Belçika’da da aktifler. Bu bağlantıyı AB aracılığıyla sağladılar. Kimin aktif olduğunu görmek için Zaman gazetesinin Eski AB komiseri yazarına bakın.

Seçim çok kritik. Ama bu adımların hiçbiri millet nezdinde tasvip görmez. İnsanımız şuurlu. İradesine vurulmaya çalışılan ‘prangaların’ farkında. Seçimin demokratik aktörler arasında geçmesini istiyor. Bunlara yaslanmaya çalışanların da farkında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi
SON YAZILAR