Hakan Çandır

Hakan Çandır

Sosyal medya ve tebliğ...

Sosyal medya ve tebliğ...

Evet; birçok şeyde olduğu gibi burada da DENGEYİ tutturamıyoruz maalesef!

 

Ya toptan reddedip karşıtlar cephesinde ya da toptan kabullenip ipin ucunu kaçıran ve gayeden sapanlardan oluyoruz...

 

Bu işin ortası yok mudur kardeşim?!?

 

Benim baktığım pencereden var gözüküyor ve hatta yaşadığımız bu teknoloji ve iletişim çağında zorunlu bir orta yolu da dayatıyor adeta; iddiası olan insanlara tabi.

 

Bir kere bu teknoloji dalgasına karşı durmamız imkânsız gibi, zira çok derin ve yoğun bir dalga söz konusu. Kaldı ki karşı durmak İslam’ın tebliğ metoduna da ters. Keza İslam, karşı durmak veya devirmekten ziyade dönüştürüp ISLAH etmek üzere hareket etmektedir. O sebepledir, DEVRİM yerine İNKILÂBIN benimsenmesi.

 

Öncelikle mes’ele’nin ayrıntısına girmeden, sanal ortama karşıt olanlara şunu söylemek istiyorum.

 

Kişi, savunduğu tezin yani herhangi bir karşıtlığının altını doldurmalı ve tezi bir kaynaktan beslenmeli ki, o tez nefsimizden hâsıl olmasın! Aksi durumda oradan HAKİKAT sadır olmaz; olsa olsa "BENCE" diye başlayan içi boş cümleler olur. Yani karşıtlığımızın yüzde kaçı nefsimizden, yüzde kaçı hakikatten kaynaklanmaktadır.

 

Bir şey bizim hoşumuza gitmeyebilir ve fakat şartlar o şeye bir çözüm üretmeye zorlayabilir bizi ki, sadece mevcut nesli değil gelecek nesilleri de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmayalım.

 

Bir kere yaşadığımız çağ, teknolojinin olanakları dâhilinde ve GÖRSELLİK marifetiyle kitleleri etkisi altına alan ve yönlendiren bir oluşum içerisinde ve Müslümanlar, çoğunlukla kendi nefislerinden kaynaklan bir karşıtlıktan dolayı bu durumu ISKALAMAK üzereler. Ve bu ıskalamayı da genelde mes’ele’nin menfi misallerini zikrederek yapmaktadırlar. Hâlbuki sûi-misal emsal olmaz. O sebeple bizler, bu vakıaya kendi çizgilerimiz doğrultusunda çözümler üretip, müspet hale getirmek zorundayız.

 

Tamam, bu işin cılkını çıkaranlar çoğunlukta. Adam ne yiyor, ne içiyor, ne yapıyorsa istisnasız her şeyini paylaşıyor! Eğer bunu arada sırada yapıyorsa sorun yok ve gayet normal, zira bu ortamı tamamen ciddiyetle boğmak, ortamın amacına ters olacağı gibi bir noktadan sonra da sıkıcı olmasına sebebiyet verecektir.

 

Lakin bu sanal ortamda bırakın her yenilen, içilen ve gezilen yerlerin paylaşmasını, aileler tüm yaşantısını gözler önüne sermeye odaklanmış durumdalar adeta. Bu da MAHREMİYETİN KATLEDİLMESİDİR ki, bunun hesabı çetin ve zorlu olabilir. Bu durum aynı zamanda büyük bir GÖRGÜSÜZLÜĞÜN de işareti sayılmaktadır. Bu tavır içerisinde olan insanlar farkında olmadan kendi acınacak ahvallerini ortaya koymaktadır ki, asıl GAFLET de bu olsa gerek!

 

Peki; çağın şartlarından kaynaklanan bu vakıayı yani sanal ortamı müspet olarak kullanan ve tebliğe bir fırsat aracı olarak gören kimse yok mu?

Ne demek; tabii ki var ve hatta çok var ama ben sadece bir misali burada zikretmekle yetineceğim. Üstelik vereceğim misal bu işi en ideal yapanlardan ve özellikle GENÇLER üzerinde etki bırakanlardan.

 

Evet; misal vereceğimiz şahıs, Abdullah YILDIZ.

 

Kendisi aynı zamanda Namaz Platformu Sözcüsü yani GENÇLERE yönelik bir oluşumun tam göbeğinde çaba sarf eden birisi...

 

Abdullah Yıldız, çok ETKİLİ ve aynı zamanda DENGELİ bir Twitter kullanıcısı. Öyle ki 200-300 karakterli bir cümleyi 140 karaktere ve hem de son derece özenle sığdırarak mesaj verebilme maharetini gösteriyor. Keza Twitter, Facebook’a göre daha bir pratik zekâ gerektiriyor. O sebepledir ki, ETKİLİ İLETİŞİM açısından daha verimli bir alan sayılmaktadır.

 

Aslında Abdullah YILDIZ, zaten fiili ortamda yaptığı tebliğini, gençlerin yoğun olduğu sanal ortamda da DENGELİ bir biçimde yapmış oluyor.

 

Daha da önemlisi, Abdullah YILDIZ’I muadillerinden ayıran özelliği, GENÇLERİ KAZANMA, ONURE ETME ve DEĞER VERME açısından farklı bir uygulama gerçekleştirmesidir. O uygulama da, Twitter’da TAKİPÇİSİ KADAR İNSANI GERİ TAKİP ETMESİDİR. Bu son derece önemli bir durumdur SANAL ÂLEMDE. Keza BEĞENİLMEK ve TAKİP EDİLMEK üzere kurulan ve BAM TELİ bu olan bir sistemde, önemli ve tanınmış bir kanaat önderinin sizi TAKİP etmesi ve ortaya koyduğunuz müspet marifetleri BEĞENMESİ son derece önemlidir muhatabı açısından, zira asıl bu MANTIK üzerine kuruludur sistem.

 

Dolayısıyla, bırakın hoca, hocaefendi ve önemli bazı şahsiyetlerin buna tevessül etmesini, sıradan insanların dahi birbirlerine yönelik TENEZZÜLSÜZLÜĞÜ söz konusu olduğu bir ortamda, Abdullah YILDIZ’IN, hiçbir ego ve kasıntı yapmadan, son derece rahat ve insanı kazanmak, değer vermek, onure etmek üzere kurguladığı sanal ortam stratejisini takdir etmek lazım.

 

İşte ben de, Twitter’daki bu doğru kurgulanmış etkinliğinden dolayı bir de Facebook sayfası açması konusunda ikna ettim Abdullah hocayı. İlk başlarda tereddüt etse de, yoğun baskılarıma dayanamayarak girmek durumunda kaldı Facebook ortamına ki, iyi de etti kanaatimce, zira Twitter’da kullandığı, insan ve tebliğ odaklı yöntemini burada da uygulama konusunda başarılı olacağına inancım tam idi.

 

Netice itibariyle, gençlik çağımız olan 90’lı yıllarda “BİR TEVHİD EYLEMİ NAMAZ” kitabıyla bizlere YÖN veren, İSTİKAMET çizen Abdullah YILDIZ, bugün de hem fiilen hem de sanal ortamda aynı vazifesini sürdürmekte ve birileri gibi egosuna teslim olmak yerine GENÇ/YAŞLI bütün muhataplarını ONURE ederek DEĞER vermeye devam etmektedir.

 

Dolayısıyla Müslümanlar, çağımızın en ETKİLİ sistemi olan GÖRSEL İLETİŞİM ve SANAL ÂLEME sırtını dönemezler. Bilakis NÜFUZ edip DÖNÜŞTÜRMEK için çaba sarf etmek ZORUNDALAR. Aksi halde, kayıtsız kalarak, görmezden gelerek ve sadece eleştirerek bir yere varamayacağımız gibi, GELECEK NESİLLERİ de KAYBETMİŞ olacağız.

 

Hatta sadece bununla da yetinmemeli, ivedilikle para sahibi iş adamlarının SİNEMA, FİLM ve BELGESEL alanına el atarak kazandıkları paraları, insanları yoğun bir şekilde ETKİLEYEN bu ARAÇLARI kitlelere ulaşmak için TEBLİĞE elverişli hale getirilmesi yolunda harcamaları ELZEM gözükmektedir.

 

Aslında başka bir örneğe gerek yok; sadece Mustafa Akkad’ın yaptığı ve defalarca izlense doyulmayan, ÇAĞRI filmi bile yeterli bir örnek olacaktır, bu mes’ele’nin ne kadar önem arz ettiğinin anlaşılması için. Daha da ötesi ise son yaşadığımız DARBE başta olmak üzere tüm netameli olaylarda bu sanal âlemin ETKİSİ ve YÖNLENDİRİCİLİĞİ tartışılmaz bir HAKİKAT olmuştur ve bu duruma Müslümanlar asla BİGÂNE kalamaz, kalmamalı ve kalmayacaktır da...

 

Vesselam.

 

Blog adresim: kaanbilgekutadgu.blogspot.com.tr

https://twitter.com/kaanbilgekutadg

https://www.facebook.com/kaanbilgekutadgu

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Çandır Arşivi
SON YAZILAR