Doç. Dr. Erdal Arslan

Doç. Dr. Erdal Arslan

“SÖZ VERDİN, SÖZÜNÜ TUT”

“SÖZ VERDİN, SÖZÜNÜ TUT”

Adam dediğin, tarafı belli olmalı.

Hatıra, gönüle göre laf konuşmamalı.

Esip gürlemek kolaydır. Zor olan;  her zaman, her yerde doğru olanı yapmak ve söylemektir.

Ha buradaki zorluk nefsedir ha, yoksa en kolayıdır doğru olanı yapmak.

Bilmek, tatbik ile uygulamak ile olur der büyüklerimiz. Tatbik edilmeyen bilgi insanı cahil eder, kör ve sağır eder, derler.

Bilmesine rağmen doğruyu gizleyen veya doğru olmayanı gördüğü halde buna engel olmak gayesini taşımayanın vay haline.

Birde üstüne üstlük yanlışı yâda yanlış yaptığını bildiği halde yanlış içerisinde olan birilerini övmek yâda beğenmek daha da yanlış olsa gerek.

Ama ne yazık ki günümüzde hâl tam da bu minval üzere.

İnsanın inandığı değerler ki bunun en başında inancı gelir.

Öyle ise kişi inancı üzere mi hareket eder?

Yoksa popüler kültür gereği riya yapıp; ya aslında ben işin gerçeğini biliyorum ama şimdi bunların da gönlü olsun deyip, suya sabuna dokunmadan geçinip gitmeyi kendine yol edinmiş olmayı mı seçer?

Tabi ki asıl olan inancının gereği olanı “akil edip “,”düşünüp” yapmaktır.

Yâda, bu yapılması gereken olmalı.

Kısacık Dünya hayatında ikrar edip iman ettiğimiz hâl üzere olmalı yâda en azından olmaya çalışmalıyız. Elimizden geldiğince münafıklıktan ve bu hâle uyan  vasıflardan uzak durmaya çalışmalıyız.

Her devrin en tehlikeli hastalığı olan  bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu “Allah’ımızın yap dediğini yapıp, yapma dediğini yapmamaktan geçer”.

Birilerine hoş görünmek için doğruyu eğip bükmek yâda eğip bükülenlerden yana yer tutmak doğru olmaz, olamaz.

Benim gönlüm doğru, kalbim temiz yada ben ibadetlerimi her daim yapıyorum  demek bizi kurtarır mı?

Yanlış içerisinde oldukları aşikâr olanların yanında yer alınır mı?

Kişi tarafını seçip, seçiminin gereğini yapmaz mı?

Ses çıkarmamak yâda onların yanışlarına alkış tutmak doğru olur mu?

Doğru olanları, doğruları şimdi konuşup söylemeyeceğiz de ne zaman söyleyeceğiz?

Mezarda mı konuşacağız?

Önce yazdıklarım kendime, sonra yakınımdakilere, sonrasında tüm okuyanlarımızadır.

Rabbim idrak ettirip, gereğini yaptırsın, Elest bezminde verdiğimiz sözü unutturmasın inşaAllah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Erdal Arslan Arşivi
SON YAZILAR