Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Şükür kavuşturana

Şükür kavuşturana

Bugün Hıdırellez, yani yazın başlangıcı bana göre mevsimlerin en anlamlısı, en bekleneni. Hurafeymiş, kocakarı inancıymış vb. Hıdırellezi küçümseyenleri umursamıyorum. Her yıl bir gün öncesi akşamdan itibaren ritüelimi yerine getiriyorum.

Büyük bir özenle çizdiğim dileğimi gülün altına bırakıp, Hıdırellez günü güneşin doğuşundan hemen sonra alıp, gelecek Hıdırelleze kadar saklıyorum. Allah’a şükür bugüne kadar ki dileklerim biraz gecikmeli de olsa hep gerçekleşti. Biz dileğimizi yüce Allah’tan dileyip, Hızır Aleyhisselam’ın yardımımıza koşacağına inanıyoruz. Geçen sene yaz mevsimi hem kişisel hem de ülkemiz açısından oldukça kötü geçmişti. Peş peşe yaşanan terör saldırıları, peşine 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi, sürecin artçı şokları, yaraları sarma çabaları falan derken koskoca bir mevsimden hiç bir şey anlayamamıştık. İnşallah bu sene çok daha iyi olacak.

Yaz,  uzun gündüzleri, keyifli ikindi sohbetleri, farklı melankolisiyle büyük dertleri bile önemsiz gösterebilen mevsimdir. Baharla birlikte başlayan diriliş heyecanının ete kemiğe bürünme zamanı, hayırlı işlerin, bereketli adımların atıldığı mevsimdir. Yaz aynı zamanda Ramazan’ı da yanında getirecek. Geçen Ramazan daha dün gibi aklımızdayken, yenisinin gelmesine şurada ortalama yirmi gün kaldı.

Hıdırellez geleneğinin biraz şekil değiştirmiş olsa da günümüzde de aynı şekilde devam etmesi, özellikle büyüklerimizin bugünün önemi konusunu eğlenceli bir şekilde yeni nesle aktarması kültürün korunması bakımından anlamlı. Hıdırellez demek aynı zamanda Hızır Aleyhisselam demektir. Bugünde başrol ondadır. Biliriz ki darda kalmış biçarenin imdadına Hızır Aleyhisselam bir şekilde yetişecektir. Bu noktada geçen yılki Hıdırellez yazımda da paylaştığım, Haşmet Babaoğlu kaleme aldığı anekdota yeniden yer vereceğim;

“Vaktiyle saf biri Hz. Hızır'ı görme derdine düşmüş. Demişler kişu çölü aş, şu şehre ulaş; Hızır da oralardadır! Bizimki çölü geçip bitkin halde şehrin pazar yerine varmış. Karşısına çıkan bir adam onun perişan haline bakıp "Hayırdır" demiş, "nereden gelir, nereye gidersin?" "Hızır'ı arıyorum" cevabını alınca da "İyi de, görünce Hızır'ı tanıyabilecek misin?" diye sormuş. Bizim saf "Vallahi o hiç aklıma gelmedi" demiş. "Üzülme, ben sana tarif edeyim" demiş adam gülümseyerek; "Hızır benim gibi kara kuru bir ihtiyardır." Sonra birbirlerinin aksi yönde yürüyüp gitmişler. Bizimkinin aklı başına gelip Hızır'la karşılaştığını anladığında... Çok geçmiş artık, çok!”

Hıdırellez ve akabinde yaz mevsimin başlaması insanı çok farklı duygulara sürüklüyor, hayatına yeni bir anlam katıyor. Herkesin bu mevsimden beklentisi çok fazla. Yaz  demek deyip boşluk doldurmaya kalksak yüzlerce farklı cümle daha yazılabilir. Ben, yaz demek; insanın aradığı, yıllardır beklediği saadete nihayet kavuşması deyip, bu bahse bu burada nokta koyuyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR