Büşra Aksakbağı Ay

Büşra Aksakbağı Ay

Sus,otur,razı ol!

Sus,otur,razı ol!

Partiler mazbata, seçim derdinde iken vatandaş her zaman olduğu gibi geçim derdinde.

Markete, pazara, çarşıya çıkamıyoruz. Her şey ateş pahası…

Son gelen zam haberi ise beyaz etten...

Gelen zamdan çok yapılan açıklama insanın kanını donduruyor.

Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Derneği (BESD-BİR) Başkanı Dr. Sait Koca beyaza ete gelen zam ile ilgili aynen şu açıklamayı yapmış; “Domatesin 10 lira olduğu bir ortamda tavuk etinin 12-13 lira olması çok da yüksek değil.”

Resmen aklımızla alay ediyorlar.

Sanki domatesin kilosunun 10 lira olması normalmiş gibi buna bağlı tavuğun fiyatını da yükseltiyorlar.

Ne domates, ne pırasa ne de tavuğun fiyatı adil değil, kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

Bu durumu eleştirenlere; “soğan, patatese ülke sattınız” diyenler ise en hafif tabirle ahmaktır.

Bırakın artık vatandaşa suç atmayı, hamaset yapmayı, yaftalamayı.

İstediğiniz kadar yaftalayın açık açık söylüyorum;

Siyasetçisinden, stokçusuna herkes binmiş vatandaşın sırtına.

Hatırlarsınız Tarım Bakanı pırasanın 14 liraya çıktığı zamanlarda yapılan zamlarla ilgili “mevsimine göre yiyin” demişti. Pırasa yazın yenilirmiş gibi…

Sözlerini de dinledik, mevsime uygun yiyoruz ama gel gör ki yine hesabın içinden çıkamıyoruz!

*

Çarşıya, pazara yansıyan zamlar ile maaşlara yansıyan zamlar aynı mı?

Tabi ki değil.

Sesini çıkarabiliyor musun?

Tabi ki hayır…

Bu şartlar altında sesini çıkarırsan, işsiz kalırsın.

Sus, otur, razı ol!

*

İşverene de kızmıyorum. Daha doğrusu kızamıyorum.

Asgari ücret enflasyona oranla zamlanırsa buna sigorta bedelleri vs. eklenirse işverende altından kalkamıyor.

Zam yapmazsan işçiler bu ateş pahası hayatla mücadele edemeyecek. Zam yaparsan işveren yeni personel almak şöyle dursun işçi çıkarmaya başlayacak. İşsiz sayısı rekora koşacak.

Bunu yapmazsa personel giderini karşılayabilmek için çalıştığı kalemde zam yapmakta bulacak çareyi. Bu da 7’den 70’e tüm vatandaşa yansıyacak.

Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal hesabı…

*

Herkesin hakkını teslim edelim.

Devlet bazı sektörlerde istihdam için işverene birçok teşvikte bulunuyor. Buraya kadar her şey güzel…

Fakat verdiği bu teşviklerin denetimini iyi yapamadığı için suiistimal ediliyor ve zengin giderek zenginleşirken dar gelirli bu çıkmazda sıkışmaya, boğulmaya devam ediyor.

Teşvikin yanında, denetim de sıkı olmalı.

Ve vatandaş eleştirirken birazda kendine çeki düzen vermeli.

Devleti eleştiriyoruz, fakat küçük bir aralık bulunca kendi çıkarımıza kullanmaktan çekinmiyoruz.

Oysa herkes kendi kapısının önünü temizlese, mahalle tertemiz kalacak. Bunu bir anlayabilsek…

Bu bağlamda sorunlara yüzeysel yaklaştıkça işin içinden çıkamayacağız. Kısa vadeli değil uzun vadeli çözümlere yoğunlaşmalıyız.

*

Amacım kimseye işini öğretmek değil fakat siyasiler artık şu seçim zımbırtısından kurtulup ekonomiye kafa yormaya başlarlar ise birkaç naçizane önerimiz var.

Bir an önce vergi reformuna gidilmeli.

Devlet denetimlerini sıkı tutmak kaydıyla; işverenden aldığı sigorta bedelini en azından bu dönem atlatılana kadar azaltması lazım ki önce işveren rahatlasın sonra işçisini rahatlatsın.

Yapılacak olan teşvikler ve projelerle biran önce köyden kente göçün önüne geçilmeli ve üretim devam ettirilmeli.

Girdi maliyetleri düşürülerek, ihracatı artıracak politikalar uygulanmalı ve bu şekilde hazineye dışarıdan para girmeli.

En önemlisi uzun vadeli yatırımlar için; bilime, teknolojiye ve altını çizerek söylüyorum eğitime hassasiyetle yaklaşmalı.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Aksakbağı Ay Arşivi
SON YAZILAR