Tarihi diziler milli ruhu uyandırdı!

Tarihi diziler ve sinema filmlerinin tarih bilincinin oluşmasına olan katkısını Türkiye’nin iki önemli tarihçisine sorduk. Prof. Dr. Ahmet Taşağıl ve Prof. Dr. Ahmet Şimşek’e… Ortak fikir ‘Milli ruhun uyanışında bu tür yapımların büyük katkı sunduğu.'
Tarihi diziler milli ruhu uyandırdı!

Tarihi dizilerin ve sinema filmlerinin tarihe uymak gibi bir zorunluluğunun olmadığını kaydeden Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Ahmet Taşağıl onların tarihi gerçeklikten ziyade birer kurgu ve sanat eseri olduklarını hatırlattı. Özellikle izleyiciyi ekran başına çekmek için ‘Aşk, Şiddet ve Gerilim’ gibi unsurları içinde barındırma zorunluluğu olduğunu söyleyen Taşağıl, Bilim adamları olarak bu yapımları zaman zaman eleştirdiklerini ancak tarihi bilincin oluşması bakımından büyük faydası olduğunu ifade etti.  

2-365.jpg

“BUGÜNE KADAR YAPILMAMASI BİR HATAYDI!”

En son ve çarpıcı örnek olarak Diriliş dizisinin milli ruhun uyanışında çok önemli bir rol oynadığını belirten Ahmet Taşağıl, ‘Türk tarihine bakın, Hunlardan başlayarak yüzbinlerce konuyu rahatlıkla bulabileceğiniz bir tarihe sahibiz. Bugüne kadar yapılsaydı tarihi bilinç için çok önemli bir adım atılmış olurdu. Diziler, sinema filmleri ile çok etkili bir bilinç oluşturulabilirdi. Türk insanı Amerika ve Ameriken tarihini öğrenene kadar kendi tarihini öğrenmiş olurdu” diye konuştu. Aşk ve gerilim olmadığı zaman reytinglerin düştüğünü bu nedenle yapımcıların bu gibi ögeleri kullanmasının doğal bir sonuç olduğunu ifade eden Taşağıl sözlerini şöyle sürdürdü; “Mesela en bariz örneğiyle bir Plevne Savaşı ile ilgili doğru dürüst bir filmimiz bile yok. Bu sadece o günü hatırlatmak için değil ,u bugün ki vatan savunması içinde yapılmalı. Milli ruhu canlı tutacak yapımlara ihtiyaç var. Amerikalılar Rambo ile kendini kurtarmaya çalıştı dünyada. Ama bizde artık yeni yeni milli olmaya çalışıyoruz. Bu hepimiz adına sevindirici. Biz bir çok alanda olduğu gibi Dizi ve sinema sektöründe de milli olmayı başaramadık. Eskiden ara sıra yapılmıştı. Büyük etkisi olmuştu. Milli ruhun ayakta ve canlı tutulması için müthiş bir enstrüman. Bu enstrümanı olabildiğince kullanmalıyız. Çin ve Japonya gibi ülkelerde çok fazla yapım görüyorsunuz. Bizim ülkemizde de olmalı. Milli bilinci artırmak için bu gerekli”

ahmet-tasagil.jpg

“YAPIMLAR, İZLEYENLERDE TARİH BİLİNCİ OLUŞTURDU”

Özellikle dizi filmlerin tarih bilincinin oluşması açısından oldukça olumlu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ahmet Şimşek, tarihçilerin halk ile kuramadığı diyaloğun bu yapımlar üzerinden kurulduğuna dikkat çekti. ‘Bu tip yapımları dün de olumlu buluyordum, bugünde, yarında olumlu bulacağım” diyen Şimşek, halkın genelinde bu diziler ve sinema filmleri sayesinde tarihe karşı bir ilgi ve alakanın oluştuğunu söyledi. Dizi ve filmlerdeki yanlış bilgilerin tarihçiler tarafından eleştirilmesinin haklı yönleri olduğunu belirten Şimşek, bunun tartışmanın farklı bir boyutu olduğunu ve bunu da ihmal edilmemesi gerektiğini kaydetti.

ahmet-simsek-003.jpg

“DİZİLER, HALKTA TARİHE KARŞI MERAK UYANDIRDI” 

Tabanda oluşan tarihe karşı ilgi ve alakadan en çok tarihçilerin memnun olması gerektiğini söyleyen Şimşek, ‘Tarih dizisi izleyip bu noktada merakı uyanan kimseler bir süre sonra tarih ile ilgili şeyler okuma ihtiyacı da hissediyorlar. Yani bu tür yapımlar halkı araştırmaya sevk ediyor. Gerçekte neler olduğunu da merak etmeye başlıyor halk. Lokalde olsa şunu hatırlatmak isterim. Muhteşem Yüzyıl dizisi sürecinde Kanuni Sultan Süleyman, Pargalı İbrahim ve Hürrem Sultan hakkında onlarca kitap yazıldı ve ciddi satış rakamlarını yakaladı bu kitaplar. Çünkü herkes merak etti onları. Yüzyıllar sonra Kanuni’nin oğlunu boğdurduğunu öğrendi insanlar. Taziye ilanı verdiler. Mezarını ziyaret etti. Bu merakı ortaya çıkarabilmek çok önemliydi. Ve bu diziler bunu başardı.’ diye konuştu.

 

“TARİHÇİLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”

Halkın tarihi bu şekilde merak etmesinden tarihçilerin endişe etmesine gerek olmadığını ifade eden Ahmet Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü; ‘Bu noktada tarihçilere düşen o diziler ortaya çıktığında o dönem yada alanla ilgili kitaplarla halkı doğru bilinçlendirmek. O noktada yazılanların çoğunu tarihçiler yazmıyor, piyasa işi kitaplar oluyor onlar. Onlarda tatmin edici olmuyor. İşte bunu eleştirmeli tarihçiler. Tarihçilerimizin kesinlikle popüler dünya içinde yazmaları ve sunmaları gerekiyor. Alanlarında müthiş birikimleri oluşmuş bilim adamlarımızın bu birikimleri kitap yazarak, roman yazarak yada senaristlere danışmanlık yaparak bu sürece katkı sunabilirler. Popüler dünyaya anlatma kaygısı hem halka hem onlara daha fazla değer katacaktır. İşte bu noktada yapılabilecek en güzel hizmet bu olabilir” 

HAYRETTİN ATAK / YENİ HABER