‘Terör toplumun tamamını hedef alıyor’

‘Terör toplumun tamamını hedef alıyor’

Bombalı terör eylemlerinin toplumda travmalara yol açtığını medyanın da buna çanak tuttuğunu ifade eden Psikolog Yeliz Genç Börekçi bu eylemlerin insanların zihninde güvenlik ve adalet düşüncelerini sarstığını ve toplumsal travmaya yol açtığını söyledi.

Travma kavramının artık gündelik konuşmalarda bile sıklıkla geçmeye başladığını söyleyen Uzman Psikolog Yeliz Genç Börekçi “Aniden gelişen, beklenmeyen,  günlük rutini bozan, anlamlandırmakta zorlanılan, kişide panik, kaygı, dehşet yaratan olaylarda, insanın bedeninin ve becerilerinin sınırlarına rastlamasına travmatik yaşantı diyebiliriz. Bir olay, kişinin yaşamını, beden bütünlüğünü, sevdiklerinin yaşamını ve inancını tehdit ediyorsa bu bir travmadır. Bu deprem, sel, hastalık ya da bir yakınını kaybetme gibi doğal yollarla ortaya çıkan bir travma olabileceği gibi cinayet, tecavüz, terör gibi insan eliyle oluşturulan travmalar da olabilir. Travmayı insan eliyle uygulanan ve doğal yollarla yaşanan diye ayırmak tepkilerimizi anlamakta yardımcı olabilir. Örneğin 1999 depreminden sonra mağdurlar çaresizlik, kaygı gibi duygular yaşamış fakat durumu bir yerde kabullenip sosyal olarak kenetlenip birbirini desteklemiş olmalarına karşın terör olaylarından sonra yoğun öfke ve intikam hissine kapılıp kutuplaşmıştır yani farklı travmatik olaylara farklı tepkiler veriyoruz.” dedi.

saldiri--(1).jpg

TERÖR EYLEMLERİ TÜM TOPLUMU HEDEF ALIYOR

Bombalı terör eylemlerinin sadece kurbanları değil tüm toplumu hedef aldığını ve medyanın da bunda çok önemli bir payının olduğunun altını çizen Yeliz Genç Börekçi, “Terör tanım olarak, tehdit ya da eylemle, siyasi, dini ya da ekonomik amaçlar için toplumu korkutma, sindirme ya da çaresiz bırakmayı hedefler. İnsanların zihninde güvenlik ve adalet düşüncelerini sarsar ve toplumsal travmaya yol açar.  Travmanın yaygınlaşması ve şiddetinde medyanın önemli bir payı bulunmaktadır. Araştırmalar gösteriyor ki; terörün amacı medyayı kullanmaktır. Çünkü medya sayesinde insanlar bu olaylardan haberdar olduğu gibi aynı zamanda bu olayları medyanın etkisiyle travmatik olarak deneyimliyor. Bu yüzden abartılı rakamlar, olay yerinden trajik görüntüler insanlara iyi gelmiyor. Kişinin yaşadığı sarsıntının şiddetini artırıyor ve tüm toplumu potansiyel kurban haline getiriyor. Beri yandan bazı kaynakların olayı tam tersi daha küçük gösterme çabası toplumda iyice kafa karışıklığı ve güven kaybına, dolayısıyla kaygıya yol açıyor. Terör eylemlerinden sonra bireyin ihtiyacı, güvenlik ve adalet duygusunun yeniden oluşturulmasıdır. Bunun içinde tutarlı ve güvenilir bilgiye ihtiyaç duyar.” şeklinde konuştu.

saldiri--(2).jpg

TERÖR SALDIRILARI HER İNSANDA ETKİDE BULUNUR

Terör olaylarının her insanda farklı etkiler oluşturabileceğini aktaran Yeliz Genç Börekçi, “Yaşanan terör olaylarından sonra pek çok insanda uyku problemleri, iştah kaybı, odaklanma zorlukları veya kaçınma davranışları ortaya çıkabilir. Bir süre sonra kişi yaşananları anlamlandırdığında, güven duygusunu yeniden tahsis ettiğinde normale dönebilir.  Fakat daha evvel psikolojik rahatsızlık geçirenler, çocuklar, kaygılı mizacı olanlar ya da bu eylemlerde yaralananlar, yakınını kaybedenler gibi risk grubundakiler ilerleyen zamanlarda; olayı zihninde tekrar tekrar yaşama, kabuslar görme, flasback’ler gibi belirtilerle baş gösteren anksiyete bozuklukları yaşayabilirler. Ayrıca travmanın insanda oluşturduğu strese bağlı olarak bağışıklık sistemi etkilenebilmekte, buna bağlı migren, fibromiyalji,  gastrit, hassas bağırsak sendromu gibi nedenleri kestirilemeyen rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmaları son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLAR MEDYANIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN UZAK TUTULMALI

Travmatik olaylardan sonra genelde 3 tip davranış gözlemlenebileceğini de sözlerine ekleyen Yeliz Genç Börekçi, “Bunlar kişinin mizacı, savunma mekanizmaları, olaya ne kadar, nasıl tanık olduğu ya da kurbanlarla kurduğu özdeşime göre farklılaşabilir. Örneğin; Havaalanı çalışanları, havaalanını sık kullananlar, metropolde yaşayanlar özdeşim kurup empati besleyebilirken, daha uzak şehirlerde yaşayanlar hiç ilgilenmeyebilir. Bu birazda kendimizi olayın neresinde gördüğümüze bağlıdır. Travmatik olaylarda yapabileceğimiz en temel şeyler, duygularımız bastırmak yerine ifade etmektir. Konu hakkında konuşmamak; “bu konu hakkında konuşulamayacak kadar kötü” şeklinde düşünmemize yol açar beri yandan olaydan sürekli bahsetmek de olayın etkilerinden kurtulmamızı geciktirebilir.  Özellikle 5 yaşın altında çocuklar bilişsel olarak bu durumu anlamlandıramayacakları için onları medyadan uzak tutmak, daha büyük yaştaki çocuklarla konuşmanın kontrolünü onlara vererek bu olayı konuşmak, bu süreçte sosyal ilişkileri ve desteği artırmak, insan olarak sınırlılıklarımızı ve yaşamın tamamının belirsizliğini hatırlamak bu süreci atlatmakta yardımcı olacaktır.” diye konuştu.

İSMAİL KOÇ 

Kaynak:YENİ HABER