Tersane İstanbul Temel Atma Töreni

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2)- "Şimdi İzmir'in Körfez'ine bakın. Körfez, maalesef kokudan geçilmiyor. Haliç'in eski hali neyse İzmir Körfezi'nin hali de bu. İşte onun için diyoruz ki belediyecilik AK Parti'nin işidir ki biz İzmir'i de al
Tersane İstanbul Temel Atma Töreni

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi İzmir'in Körfez'ine bakın. Körfez, maalesef kokudan geçilmiyor. Haliç'in eski hali neyse İzmir Körfezi'nin hali de bu. İşte onun için diyoruz ki belediyecilik AK Parti'nin işidir ki biz İzmir'i de alalım, orayı da pırıl pırıl hale getirelim istiyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tersane İstanbul Temel Atma Töreni'nde yaptığı konuşmada, projede karşılaştıkları zorluklarla ilk defa muhatap olmadıklarını belirterek, şimdiye kadar ülkenin ve milletin yararına hangi adımı atmışlarsa, hangi projeye "Bismillah" demişlerse burada şahit olduklarının katbekat fazlasını yaşadıklarını söyledi.

Asrın projesi Marmaray'ın engellenmeye çalışıldığını, Avrasya Tüneli'nin daha proje aşamasındayken mahkemeye taşındığını, Yavuz Selim Köprüsü'nden Yeni İstanbul Havalimanı'ndan kendilerini vazgeçirmek için sokak olayları dahil her türlü provakasyonun denendiğini aktaran Erdoğan, bütün bunlarla beraber yılmadıklarını, usanmadıklarını, yollarına devam ettiklerini vurguladı.

Erdoğan, "Atatürk Kültür Merkezi'nin inşallah açılışını yaptığımızda, bunlara biz 'Niye geldiniz?' demeyeceğiz, 'Hoş geldiniz.' diyeceğiz. Çünkü bizim anlayışımız bu. Aynı şekilde Harbiye Kongre Merkezi'nde yine oradaki tiyatro merkezini çok daha büyük olarak yaptık. Orada da biz onlara 'Niye geldiniz? Burada niye siz eser sergiliyorsunuz?' demedik, 'Hoş geldiniz.' dedik. Niye? Bizde dağıtmak yok, bizde toparlamak var. Yani Mevlana'nın anlayışıyla, gel ne olursan ol yine gel, biz böyle diyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerini kötülemek için kurgu, asparagas haberlerden bile medet umulduğunu, sadece yatırımlarda değil, hak ve özgürlükleri genişletme konusunda da benzer bir tavrın sergilendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Her zaman yasakları, baskıları savundular. Darbe ve vesayet odaklarının yanında saf tuttular. Milliyetçi Hareket Partisi ile hayata geçirdiğimiz üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan anayasa değişikliğini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi'ne gittiler. 28 Şubat döneminde meslek liselerinin ve imam hatip okullarının kapısına kilit vuran kesintisiz eğitim düzenlemesine sahip çıktılar. 4+4+4 yasasının iptali için yine soluğu Anayasa Mahkemesi'nde aldılar. Belediyecilerimizin veya belediyelerimizin öğrencilere verdiği bursların iptalinden Anayasa değişikliklerine, Büyükşehir Yasası'ndan yargı reformlarına, Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin inşasına kadar millet, memleket hayrına ne iş varsa, bir yolunu bulup hepsini de sabote etmeye kalktılar."

- "Bunların da ufku, kendi sığ dünya görüşlerinin ötesine geçmiyor"

Erdoğan, "Herkesin ufku denizi kadardır. Bunların da ufku, kendi sığ dünya görüşlerinin ötesine geçmiyor, geçemiyor. Bunlar engellemekten, yıkmaktan, yakmaktan, yasaklamaktan başka bir şey bilmiyor." diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bırakın asırlık, yarım, çeyrek asırlık projeler üretmeyi, yarına dair inanın hiçbir tasavvurları yok. Ne 2023'e dair kanaatleri, ne 2053'e dair hayalleri, ne de 2071'e dair vizyonları var. Yok. Türkiye'yi kalkındırmanın değil, günü kurtarmanın hesabındalar. Sadece rant muslukları kesilmesin, yolsuzluk düzenleri zarar görmesin, kafa konforları bozulmasın diye uğraşıyorlar. Milli irade karşısındaki tutumları da farklı değil. Seçim kazanmanın değil, seçim dönemlerini en az zararla atlatmanın hesabını yapıyorlar. 1994'ten önce İstanbul'da olan, burayı ziyaret eden, İstanbul'da yaşayan kardeşlerim Haliç'in eski halini gayet iyi hatırlarlar. Haliç'i adeta bir bataklık olarak teslim almıştık. Çünkü hayatım benim bu Haliç'in kenarlarında geçti. Haliç'in içindeki o bataklıkları iyi bilirim. Burada üç tane gemi hacizliydi. Ali İpar'a ait üç tane gemi, birbirlerine bağlıydı ve biz o gemilerin arasından sandalla Kasımpaşa'dan Fener'e gidip gelirdik. Zira benim okulum Fener'in üzerinde Çarşamba'daydı. Kasımpaşa'dan oraya gider gelirdik."

O dönem Haliç'in su derinliği 50 santimetrenin altına kadar düştüğü için kayık dahi yüzdürülemez hale geldiğini aktaran Erdoğan, sanayi tesislerinden dökülen ve derelerden taşınan atıkların yol açtığı kirlilik yüzünden Haliç'te suni adacıkların ortaya çıktığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kötü koku sebebiyle bölgeden geçmenin bile mümkün olmadığına dikkate çekerek, "Hele Sütlüce... Sütlüce Mezbahanesi, hatırlarsınız orada kesimler yapılıyordu. Orada her türlü sakatat işlemi yapılıyordu. İşte şimdi bizim Haliç Kongre Merkezi olarak inşa ettiğimiz yer maalesef öyleydi. Ama şu anda burada yapılanlar hangi güzellikleri ifa edecekse aynen Sütlüce Kongre Merkezi'nin olduğu bölgeyi de biz sakatatçılardan aldık bugünkü hale getirdik." diye konuştu.

Pek çok kişinin Haliç'ten umudunu kestiğini aktaran Erdoğan, Belediye Başkanı olduğu dönemde, buranın toprakla doldurularak yeşil alan haline getirilmesini dahi teklif edenler olduğunu ifade etti.

- "Ülkemize ve milletimize kazandırdığımız eserlerle asla yetinmiyoruz"

Erdoğan, "Biz Haliç'i kurtaracağız, yeniden o eski ihtişamlı günlerine döndüreceğiz, burayı tekrar Altın Boynuz haline getireceğiz.' dedik ve kolları sıvadık." diyerek, atık su arıtma tesisleri kurarak, Haliç'e atık su girişini önlediklerini, Haliç'teki balçığı yine bir boru hattıyla bugünkü Alibeyköy'de bulunan Vialand'a taşıdıklarını aktardı.

Derin borularla, İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e günde 260 bin metreküp su taşıdıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Boğaz'ın suyunu oraya taşıdık. Niye? Su devir daimini iyi yapalım, Haliç'teki kokuyu tamamen kaldıralım ve Haliç'i artık balık tutulur, hatta yüzülür hale getirelim. Boğaz'dan Haliç'e deniz suyunu aktarabilmek için 5 kilometre tünel yaptık. Haliç'teki çözünmüş oksijen miktarını artırarak Haliç suyunun yenilenmesi ve biyolojik çeşitliliğin artmasını sağladık. Aşama aşama yaptığımız çalışmalarla Haliç yeniden hayat buldu. Hamdolsun Haliç temizlendi, eski ihtişamına yeniden kavuştu. Şimdi İzmir'in Körfez'ine bakın. Körfez maalesef kokudan geçilmiyor. Haliç'in eski hali neyse İzmir Körfezi'nin hali de bu. İşte onun için diyoruz ki belediyecilik AK Parti'nin işidir ki biz İzmir'i de alalım orayı da pırıl pırıl hale getirelim istiyoruz.

Burada şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum, şayet biz muhalefete göre politikalarımızı belirleseydik emin olun hala Haliç kire, bataklığa, pis kokulara mahkum olurdu. Şayet bunlara kendimizi konumlandırsaydık bugün İstanbul'da hala çöp dağları altında insanlarımız Ümraniye'de olduğu gibi ölüyor olacaktı. Şayet bunların dediklerine göre hareket etseydik ne Avrasya Tüneli ne Marmaray ne Yeni Havalimanı olurdu. İnşallah şimdi Boğaz'ın üzerinde üç katlı bir tüneli de yapacağız. Onu da halledeceğiz. Aynı şekilde ne Bolu, ne Ovit tünelleri, ne de 30 tane yeni havalimanımız olurdu. Şayet biz o malum meslek odalarının baskılarına boyun eğseydik bugün İstanbul hala üç 'Ç' yani çöp, çamur ve çukur ile üç 'Y' yani yokluk, yolsuzluk ve yasaklara esir olurdu. Şayet biz CHP'nin eleştirilerine prim verseydik bugün ülkemiz hala IMF'nin kapısında tefecilere el açıyor olacaktı."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatarak, borcun 2013'ün Mayıs ayında sıfırlandığını ve artık Türkiye'nin IMF ile hiçbir ilgisinin kalmadığını söyledi.

"Şayet biz her meselede ideolojilerin at gözlüğünden bakan bu çapsızları dikkate alsaydık ne Türkiye'yi 3,5 kat büyütebilir, ne ihracatımızı 36 milyar dolardan 170 milyara ulaştırabilirdik." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde ne ülkemizi hızlı tren hatlarıyla, otoyollarla, duble yollarlar, köprülerle ilmek ilmek dokuyabilir, ne de dünyanın en güçlü sosyal devleti haline gelebilirdik. Gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız döneminde gerekse Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığımız sırasında bu kifayetsizleri asla nazarı dikkate almadık. Hiçbir zaman karşımızdakilerin çapsızlığı, vizyonsuzluğu, basiretsizliğinin bizim istikametimizi belirlemesine müsaade etmedik. Ülkemizin ihtiyaçları, milletimizin talepleri doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli planlarımızı yaptık, hamdolsun onları tek tek hayata geçirdik. İstanbul'u ve Türkiye'yi son 17 yılda başarıdan başarıya işte bu şekilde taşıdık. Yaptıklarıyla yetinenler unutmayın düş kuramayanlardır. Mevcutla iktifa edenler geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olmayanlardır. Ülkemize ve milletimize kazandırdığımız eserlerle asla yetinmiyoruz. Geldiğimiz yeri, mevcut konumumuzu asla yeterli görmedik, görmüyoruz."

(Sürecek)

Kaynak: